Beşiktaş’ın gölge savunmasının büyük maçlarda sıkıntı olacağı bir kez daha ortaya çıktı. Fenerbahçe’den 100 yiyen siyah-beyazlılar, Galatasaray’a da 96 sayı şansı tanıdı. Aslında Beşiktaş için, rakibin Can’dan yoksun sahaya çıkışı büyük bir avantajdı. Çünkü Can’ın guard pozisyonundaki yükselen formu sarı-kırmızılı ekibe, Jasaitis-Rancik-Wilkinson üçlüsünü mümkün olduğunca fazla sahada tutma şansı tanıyordu. O olmayınca Washington sahada daha çok bulunuyor, baskı ile onu kontrolden çıkarmak kolay oluyordu. Ancak Beşiktaş bırakın baskıyı, ilk yarıda şutlara el bile kaldırmadı! Yine atarak kazanmayı denedi, ilk çeyrekte üçlüklerde sıfır çekince, kontrolü rakibe verdi.
2. yarıda Engin ile arka arkaya gelen sayılar Beşiktaş’ı öne geçirse de, aslında o dakikalardaki koz, yeni transfer Likholitov ile Fletcher’ın savunmadaki gayretleriydi. Onlar birlikte oyunda iken 5 sayı öne geçmeyi de başaran Beşiktaş, 36. dakikada bu ikilinin yerlerini Cevher ve Baxter’a bırakmasıyla yine ‘savunma-ma’ya geçti. Rancik ve Wilkinson, Baxter’ın karşısında devleştikçe devleşti, kümede kalma yolunda büyük bir engeli daha kayıpsız geçti.
Oyuncularına taktik kadar müthiş bir inanç da veren Cem Akdağ’ı kutlamak lazım. Sadece 7 kişiyle oynasa da takımını çok iyi yönetti, Washington kontrolden çıktığı anda, sorumluluğu Evren’e verdi.
2. tebrik Evren’e. Hem rakibin en önemli silahı Chatman’i çok iyi savundu, onu 7 top kaybına zorladı, hem de kritik anlarda nefis penetreleri ile takımını rahatlattı; zoraki geçtiği oyun kurucu pozisyonunda da 11 sayı, 9 asisti ile yıldızlaştı. Galatasaray’da süre alan 7 oyuncunun 6 tanesinin çift haneli rakamlar üretmesi, ‘Litvanyalı yıldız’ Jasaitis’in attıklarının yanında 10 ribaunt, 3 top çalmalık mücadelesi bu takımın kümede kalma ihtimalini benim gözümde oldukça kuvvetlendirdi.