Banvit’in bir maç önce yaptığı hücum hamlesine karşı Oktay Mahmuti, gerekli önlemini almıştı. İlk 5’te sahaya sürülen Göksenin’in görevi; Barış Ermiş’e yapacağı baskı ile rakibin tempo bulmasını önlemekti. Daha çok kenardan gelişine ve oyunun seyrini değiştirmesine alıştığımız Shumpert da bu kez maça başlayan 5’te yer alıyor ve Charles Davis’in coşmasına izin vermemek için çalışıyordu. Bu iki oyuncu da, savunmadaki görevlerini başarıyla yerine getirerek, rakibe coachlarının hazırladığı mesajı, daha ilk çeyrekte iletiyordu. Ancak bu planlanan hamlelerin dışında, ilk periyotta planlanamayacak kadar yüzdeli (10’da 9 iki sayı, 3’te 2 üç sayı) hücum eden Galatasaray, daha ilk periyotta maçı kendisine kazandıracak farkı yakalıyordu.
Böylesine sert iki takımın mücadelesinde elde edilen 12 sayılık farkın ne kadar önemli olduğu, Galatasaray’ın hücumda tıkandığı anlarda daha çok anlaşılıyor, zaman zaman yakalanan Banvit serileri, farkı azaltsa da, bir türlü üstünlüğü ele geçirmeye, hatta maçı ortaya getirmeye bile yetmiyordu.
Farkın azaldığı anlarda ise sahneye muhteşem bir gün geçiren Shumpert çıkıyor, rakip savunmanın her hamlesini etkisiz hale getiren yumruğu vuruyor, Banvit’in şutörlerinin de etkisiz günlerinde olmasıyla rakibe göz açtırmayan alan savunması da giderek sertleşiyordu.
Şimdi Galatasaray çok büyük bir avantaj yakaladı. Yarın sahasında kazanması, finalde Fenerbahçe’nin karşısına çıkması anlamına geliyor. Banvit’in şansını devam ettirebilmesi içinse, rakibinin dünkü ‘kısa mesaj’ına karşı, vereceği yanıt, önem kazanıyor!