Ümit Avcı

Ümit Avcı

umit.avci@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Efes Pilsen dün kazanmak için hiçbir şey yapmadı. Uzun süredir iplerin, sadece Rakocevic’in eline bırakılmasının sancısı, dün fazlasıyla yaşandı. Hücumdaki tek opsiyon olarak kabul edilen Rako, sakatlığı nedeniyle sahaya çıkamayınca, temsilcimiz 3 periyotta rakip potaya sadece 37 sayı bıraktı. Maç sonlarını Rako’nun kötü oynadığından şikayet eden bizler, Efes’in bu düzende o yoksa maçın sonunu bile göremediğini anladı. Bunun sorumluluğu da bir takımı bir oyuncuya bu denli mahkum edenlerde olmalı!
Türkiye Kupası’ndan erken elenmesinin, belki de bu maç iyi olacağını düşünüyorduk. Çünkü Efes’in gece-gündüz Real’i çalışacağını, deplasmanda elinden kaçırdığı rakibine Sinan Erdem’de üstünlük kurarak lider olacağına inanıyorduk. Ama bırakın Real‘i ezberlemeyi, 15 günlük arada sadece 1 maç yapıldığı için neredeyse basketbolun unutulduğuna şahit olduk!
Hafta sonunu 3 maç yaparak geçiren Real Madrid karşısında tempoyu yükseltmesini bekleğimiz Efes Pilsen, bunun tam tersini yapıp, uyku modunda hücumlar yapınca, rakibinin ribaunt üstünlüğüne engel olamayıp, özellikle ikinci hücum şanslarını kendilerine sununca tüm maç Real’in kontrolünde geçti. Zaman zaman yapılan pres, Ender’in 26. dakikada hatırlanması (!) gibi etkenler de temponun yükselmesine engel olurken, ilk çeyreğin sonunda Kerem Tunçeri’nin girişiyle birlikte hareketlenen takım da, periyot arası ve Messina farkına kurban oluyordu.
Sonuçta Efes çok kötü oynadığı bir maçta sahasında farklı mağlup oldu. Şimdi her şey Siena maçına bağlı. İlk maçta çok farklı kazanılacak bir maç 2 sayıyla bitmişti, temsilcimiz yine kazanmalı.
Kötü günler geçiren Siena karşısında deplasmanda, galibiyet isteğimiz olur mu? Olur...
Peki bu oyunla olur mu? Olmaz!