Çeyrek final derbisi tüm sezonun özeti gibiydi. Beşiktaş’ın boyalı alana gömülüp, rakibi dış şuta zorlaması, Fenerbahçe’nin baskı altında oynayacağı düşünüldüğünde doğru bir karardı. Yani strateji yine doğru hazırlanmıştı.
Rakibin farkı yükselttiği anlarda panik yapmamak ve maçı bırakmamak da siyah-beyazlılar’ın ‘asla pes etmeme’ özelliğinin sahaya yansımasıydı. Can ve Ersin’in sakatlığında yerli rotasyonu çok daralan ve maçın büyük bölümünü yine 5 kişiyle tamamlayan Ergin Ataman, hangi rakibi, hangi 5’le yeneceğini çok iyi bildiğini bir kez daha ispatladı. Efes maçında fazla süre almayan Bonsu, Fenerbahçe serisinin tamamında sahadaydı, o maçın yıldızı Erceg dün kısıtlı dakikalar aldı. Yani yine sahada rakibe göre 5 vardı. Bu da Ataman’ın ustalığı...
İlk devre boyalı alanı 26’da 16 ile kullanan, baskı yapan ve rakibi 8 top kaybına zorlayan Fenerbahçe yine istikrarsızdı. 3. çeyrekte bir tane bile boyalı alan sayısı yoktu Fenerbahçe’nin; Ergin Ataman’ın tuzağına düşüldü, sürekli dış şut düşünüldü. Baskı da bırakılmıştı. Sebep, enerjiyi son çeyreğe saklamak olsa, doğru bir hamle denebilirdi ama, Spahija hâlâ baskıyı saklıyor olmalı! Bu da coachun sezon boyunca yaptığı tercih yanlışlarının uzantısıydı.
Son çeyrekte Bogdanovic dış şutu riske eden Beşiktaş’a karşı art arda 4 üçlük attı. Ancak bu şutların da spontane hazırlandığı, son 5 dakikada topun Bogdanovic’e değmeyişiyle anlaşıldı. Yani Fenerbahçe bireysel çabalarla bir yere geliyor ama ne yapması gerektiğini yine bilmiyordu. Takımı yönetmesi beklenen Ukic ile Emir de eli adeta yanan Bogdanovic’i görmezden gelip, potayı dövmeye başlaması da, oyun kurucu konusunda sıkıntının göstergesi, sezonun da bitişiydi.
Bu maç sezonun özetiydi. Daha çok hak eden takım, yarı finale yükseldi.