Solomon’un gidişini, ‘İyi oldu, takımı bozuyordu’ havasına çekme çabaları olsa da, onun eksikliğinin ne denli önemli olduğu Efes karşısında bir kez daha ortaya çıktı. İlk dakikalarda topu pota altına geçirerek kolay skor bulan Fenerbahçe, bu düzeni kritik anlarda bir türlü hatırlayamayınca, ezeli rakibine boyun eğmek zorunda kaldı.
Sanırım uzun Malaga yolculuğu ve uzatmada kaybedilen maçın yorgunluğundan olsa gerek, Efes maça çok tutuk başladı ve ilk periyotta 4 top kaybı birden yaptı. Üstüne üstlük bunların 3 tanesi de rakibin çaldığı toplardı. Efes’in ise top çalma hanesinde kocaman bir 0 vardı.
Ne zamanki ikinci periyotta Ender ile Sinan oyuna girdi, rakip kısalara baskı başladı, Efes de kontrolü eline aldı. İşte o an, Fenerbahçe, Solomon’u çok aradı. 2. periyotta 5 top çalan ve Sinan’ın müthiş enerjisi ile rakibinin boyalı alana yaptığı servislere engel olan Efes, maçı kazanacak havayı yakaladı. Sinan ile birlikte Ender mükemmel oynarken, maçı 17 sayı, 6 asist ile bitiren Rakocevic, farkı yaratanlardı.
Son çeyrekte, 4 kısayla oynayarak rakibin savunmadaki düzenini bozduktan sonra, 4 numarada Nachbar’ı kullanmaya başlayan Efes, bu oyuncunun kendisini savunan uzunlara karşı çabukluğunu değerlendirdi, topu sürekli ona verdi, o da 10 dakikada 11 sayı üretti. Fenerbahçe’de de aslında maça çok iyi başlayan Semih-Oğuz ikilisi vardı, Giricek olumlu işler yapıyordu. Ancak kritik yerlerde onları kullanmak yerine, Greer tek başına kahramanlığa soyununca Fenerbahçe için kazanmak imkansızlaştı. Sarı-lacivertli seyircilerin ilk kez Tanjevic’i istifaya çağırmasının arkasında da büyük ihtimalle, saha içindeki düzensizliğin rolü vardı!