12 Dev Adam, madalyaya giden yolun ilk durağı olan Ankara’ya görkemli bir şekilde veda etti. 4’te 4 yapan ve liderliği garantileyen millilerimizin son maçı da 4. sırada yer alması kesinleşen Çin ile olunca nasıl bir maç izleyeceğimiz az çok şekillenmişti.
İki takım da bir sonraki maçı düşünerek vites küçültme yoluna gidip daha az süre almış oyuncularla maça girince aradaki kalite farkı da kendisini çok net şekilde gösterdi. Zaten fark açıldıkça açıldı, herkes maçı izlemeyi bıraktı, son çeyrekte taraftarlar takımı liderliğe taşıyan ama dün forma giymeyen Ömer Onan’ı, Ersan’ı, Kerem Gönlüm’ü, Tunçeri’yi de tezahüratlarıyla ayağa kaldırdı. Hava öylesine sıcaktı ki Ankara’da, Türkiye’de 6. yılını geçiren coach Tanjevic de ilk kez bütün salon tarafından tezahüratlarla onurlandırıldı. Yani sözün özü takım İstanbul’a ‘ŞAMPİYON’ gibi uğurlandı.
Dünün en güzel anı, maç sonunda Kerem Tunçeri’nin artık simgeler arasına girecek marşı eline mikrofonu alarak, tüm tribünlere söyletmesiydi. Salondaki herkes ‘Dağ başını duman almış...’ diye çığlık çığlığa marş söylerken, coşku da giderek arttı. Şimdi yapılması gereken aynı coşkuyu İstanbul’a da taşımak, çünkü taraftar arkasında olduğunda bizim takımımızın neler yapabileceği çok net ortaya çıktı.
Ankara’da zaman zaman hatalar yapıldı, zaman zaman presin dozu arttı, bazen rakiplere boş şut imkanları da tanındı, bazen top kayıplarımız vardı. Bunlar saha içinde olabilecek hatalardı, eksikliklerdi. Bir tek şey hiç ama hiç eksilmedi. O da kazanma isteği, her top için yerden yere atlama azmi ve bu ülkeye madalya kazandırma hevesinin sahaya yansıyan muhteşem görüntüsüydü. Haydi 12 Dev...