Ümit Avcı

Ümit Avcı

umit.avci@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fenerbahçe Ülker belki de serinin en önemli maçını oynadı. İlk maçı farklı kazanan sarı-lacivertli ekibin, aynı tarifeyi yine uygulaması, rakibinin umutlarını azaltacak, üzerindeki baskıyı artıracaktı. Skora baktığımızda bunu başardı Fenerbahçe; ‘ben çok daha hazırım’ mesajını verdi rakibine... Ancak özellikle 2 ve 3. çeyreğin ilk bölümündeki Galatasaray direnci de sarı kırmızılı ekibin kendi sahasındaki maçlara, ilk iki maçtaki skoruna bakmaksızın hazırlanmasını sağlayacaktır.
Maçın başındaki düzen tam Fenerbahçe’nin istediği gibiydi. Shumpert-Lavrinoviç eşleşmesinde, ABD’li oyuncu çabukluk avantajıyla bulduğu bomboş şutları değerlendiremiyor, Lavrinoviç ise fizik üstünlüğünü kullanarak, takımını hücumda sırtlıyordu. Oyunu boyalı alana yıktığında farkı artıran Fenerbahçe’nin alan savunmasına dönen Galatasaray’a karşı Jasikevius ile art arda üçlükler bulması, ilginç şekilde dış atışlara bel bağlamalarına ve düzenden çıkmalarına yol açtı.
Galatasaray 4 kısaya dönerken, Spahija rakibin düzenine ayak uydurmayıp, dış şutu riske etti; hedefi boyalı alan üstünlüğünü daha çok hissettirmekti. Ancak Fenerbahçe topu içeriye geçirmekten çoktan vazgeçmişti!
Riske edilen dış şutlara iki maç sonra (!) Haluk cezayı kesmeye başlayınca, sarı-kırmızılılar devreyi önde bitirdi.
Ancak, Fenerbahçe’ye karşı oynuyorsanız, oyunun her anında bire bir savunmayı iyi yapmanız gerektiği gerçeğini ortaya çıkaran, 2. yarının ortalarında Ukiç-Tomas ikilisi oldu. Galatasaray savunmasının potaya yaklaşmasını mükemmel değerlendiren ikili, 5’te 5 üçlükle kontrolün tekrar takımlarına geçmesini sağlarken, taraftarın coşkusuyla savunma temposunun da artmasına katkıda bulunuyordu. Çok büyük efor sarfettiği ve şut da soktuğu dönemde sadece 5 sayı öne geçebilen Galatasaray ise, rakibinin bu bombardımanı karşısında bir kez daha geriye düştüğünde ‘teslim bayrağını’ çekiyor ve kendi evindeki maçları düşünmeye başlıyordu.