Nefes nefese giden final serisinde iki takımın da yaşadığı sakatlıklar, art arda gelen hastalıklar, kadroların giderek dağılması nedeniyle olmalı ki, ilk üç çeyrekte adına yakışmayan bir maça tanık olduk. Özellikle 'şampiyonluğu kutlamaya gelen, salonu balonlarla süsleyen' Fenerbahçe Ülker, konsantrasyondan o kadar uzaktı ki, hem yapmış oldukları hücum tercihleri, hem de çok kritik anlarda boş turnikeleri bile sayıya çevirememeleri maça kafa olarak hazır olmadıklarının göstergesiydi.
Bu dağınıklık, serinin daha önceki maçlarında topu boyalı alana geçirdiği anda çok etkili olan Fenerbahçe'nin, mağlup olduğu karşılaşmadaki düzenine dönmesine ve art arda dış atışlara yönelmesine de neden olunca Galatasaray istediği tempoya ulaştı.
Bütün hücum düzenini ikili oyunlara bağlayan Galatasaray, Tutku ve Haluk ile bu sistemi mükemmel uygulayarak, sürekli Andriç'i topla buluşturması sonucunda sürekli maçta kalmayı başardı.
Son çeyrek ise gerçekten final gibi geçen bir 10 dakikaydı. İki takım da işin gittikçe kritikleştiğini anlayınca savunma sertliğini artırdı, hücumları daha dikkatli yapmaya çalıştı. Bu dakikalarda da oyun kurucuların kararları ön plana çıktı. Fenerbahçe Ukic ve Preldziç'in 'kahraman olmak' amaçlı zorlamalarına teslim olurken, karşılarında düzenden hiç çıkmayan ve kendisine söylenenleri harfiyen yaptığı gibi, kritik kararları da mükemmel veren bir Tutku Açık vardı.
Spahija’nın kritik kararı
Fenerbahçe Ülker'in guardlarının kötü olduğu bir günde rakibin düzenine ayak uydurarak ısrarla 4 kısalı sistemde kalması da maçın kritik kararlarındandı. Spahija nedense, 4 faulle oynayan Andric'in bulunduğu boyalı alana yüklenmek yerine, 4 kısayla bir türlü hücum edemediği alan savunması karşısında top çevirmeyi seçti. Bu düzen de maçı Galatasaray'a getirdi. Bitime 24 saniye faul yapılır-yapılmaz tartışmasına girmiyorum, bu herkese göre değişiyor. Ancak 48 saniye hücuma kalkan Fenerbahçe Ülker'in, madem son hücumda faul yapmayacaksa, neden 24 saniyeyi sonuna kadar kullandığını da merak ediyorum!
Galatasaray, bu galibiyet ile inanılmaz bir başarıya daha imza attı. Bu noktaya kadar geldiği için övgüler yağdırdığımız sarı-kırmızılı ekip, daha fazlasını da yapabileceğini gösterdi. Belki seride hâlâ gerideler ama, özgüven ve rahatlık konusunda öne geçtiler.