Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Aziz Yıldırım, 1998'ten bu yana girdiği bütün seçimlerde oy sayısını artırarak tekrar tekrar başkan seçildi.

Özellikle 2012'deki seçimde hapiste yatarken aldığı 5269 oy 3 Temmuz darbesine verilmiş en büyük cevap niteliğindeydi. Fenerbahçe Genel Kurulu bütün gövdesiyle başkanının arkasında olduğunun mesajını vermişti.

Ancak seçimin fazlasıyla duygusal ortamda yapılması sonuçları üzerinde ikna olmayan, bununla yetinemeyen kesimin argümanları arasındaydı. Bütün yollar yeni bir seçim üzerinde yoğunlaşıyordu zaten.

Haberin Devamı

Aziz Yıldırım Metris'ten çıktığı günden itibaren başlayan kara propoganda özellikle geçtiğimiz yaz aylarında tekrar alevlenen UEFA-CAS cezaları sürecinde tam bir ablukaya dönüşmüş, 2-3 Kasım 2013'deki olağanüstü genel kurul kararı alınmayı zorunlu hale getirmişti.

3 Temmuz, Aziz Yıldırım'ın peşini bırakmıyor; onu Fenerbahçe'den koparmak için elindeki bütün olanakları seferber ediyordu.

Gizli kapaklı, kapalı kapıların ardında her türlü hesap içinde olanlar "şeffaflık" adı altında bir hareket başlatmışlar, herkesin her aklına geleni söyleyebildiği, haber getirdiği, yorum yapabildiği, her türlü iddiayı ortaya koyabildiği, dinleyebildiği, yazabildiği, en mahrem fotoğrafların bile servis edildiği bir ortamda sanki Fenerbahçe'nin bir gizli saklısı kalmış gibi bir söylem geliştirmişlerdi.

Bir diğer vurgu da 3 Temmuz'un esas sorumlusunun Aziz Yıldırım olduğu üzerineydi. Fenerbahçe'nin başına her ne gelmişse Aziz Yıldırım yüzündendi. Bu söylemin seçim argümanı haline getirilmiş olması ise talihsizlikten, bilgisizlikten veya bilinçsizlikten öte bir şey olmalıydı.

Diğer taraftan artık "şu 3 Temmuz söyleminden de kurtulmak, yeni bir sayfa açmak" gerekiyordu.

Aziz Yıldırım olduğu sürece 3 Temmuz hep olacaktı.

Ne demişti filozof; "görünen ile öz aynı olsaydı bilime gerek kalmazdı."

Her zaman işte o görünmeyenin ardında ne var onu merak ederek sorular sorduk, merak ettik. Bize gösterilmeye çalışanın ardında ne vardı?

3 Temmuz'un "temiz futbol dilencilerinin" son iki sezonda yaşanan her türlü hakem hatasını Aziz Yıldırım'a ve 3 Temmuz'a bağlamaları sadece ahlak erozyonu değil aynı zamanda bilinçli bir hareketin parçaları olmalıydı.

Haberin Devamı

Olağanüstü Genel Kurul böylesine bir ortamda hazırlandı, geliştirildi, yapıldı ve sonuçlandı.

9380 gibi çok yüksek bir katılım sağlandı.

Ve bütün seçim kurgusunu 3 Temmuz üzerine kuran Aziz Yıldırım neredeyse %75 ile 6828 oy alarak yeniden Fenerbahçe'nin başkanı seçildi.

Aziz Yıldırım, 3 Temmuz'dan bu yana dik duruşun, sarsılmazlığın, eğilip, bükülmezliğin, kararlılığın, mücadelenin, azmin göstergesi, simgesi oldu.

Fenerbahçelilerin bu kadar güçlü bir şekilde onun etrafında kenetlenmiş olması, inanması, güvenmesinin anlamı da büyüktür.

Aziz Yıldırım bir başkandan fazlası hale gelmiştir; Fenerbahçe İdeolojisi'nin kendisi olmuştur.

Burada ayırt edilmesi gereken tek bir gerçeklik vardır; Fenerbahçe, Fenerbahçeliler nereden ne türden sonuç çıkarsa çıksın Aziz Yıldırım'a inançlarının arkasında olduğunu ilan etmişlerdir.

Aziz Yıldırım'ı bulunduğu yerden indirme hesabı içinde olanların aslında gözden kaçıtrdıkları ve her fırsatta biraz daha sevinsiz hale geldikleri yer burasıdır.

Haberin Devamı

Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe'nin 3 Temmuz'dan kurtulması, temizlenmesi Fenenerbahçelilerin en birincil önemli konusuyken meselenin döndürülüp tekrar tekrar Aziz Yıldırım'a bağlanması burada başka bir hesap olduğunun en önemli ipucu olmaktadır.

Son olarak...

“3 Temmuz ve Fenerbahçe İdeolojisi” isimli kitabımın 219. Sayfasındaki bölümün başlığı 25 Temmuz 2011 günü, 3 Temmuz’un bütün şiddetiyle kendisini gösterdiği bir sırada kaleme aldığım bir yazıya ayrılmıştı.

Fenerbahçe’nin ruhu sizi çağırabilir Sn. Mehmet Ali Aydınlar.

O tarihte henüz ortada ne İnfantino’nun mektupları, ne Duyunu Umumiye müfettişi kılıklı Cornu, Şamipyonlar Ligi’nden men kararı yoktu.

Belirsizlik her yere hakimdi. Safların yeni yeni belirgenleşmeye başladığı sırada o günlerde TFF Başkanı olarak görev yapan Mehmet Ali Aydınlar’ın ne şekilde tutum alacağı, tavır sergileyeceği de çok önemli bir detay olarak merak ediliyordu.

İşte o gün yazdığım satırları bir kere daha tekrar etme, hatırlatma ihtiyacı hissediyorum.

“...Kendisini federasyon başkanlığına götüren süreç Fenerbahçe’den geçmiştir. Fenerbahçe ismi ve markası ile ba­şarısını parlatmıştır. Fenerbahçe, yandaşı olsun karşıtı olsun bugün birçok kişiye meşhur olma imkânı vermiştir. Mevki, para sağlamıştır.

Hiç kuşkumuz yoktur ki Sn. Aydınlar’ın maddi zenginliği Fenerbahçe’den kaynaklanmamaktadır. Ancak Fenerbahçe ismi olmasaydı Aydınlar da bugün o koltukta oturamazdı.

Bugün geldiği yer itibarıyla Fenerbahçe’ye bir şeyler borçlu olanların da bu benzer görevi üstlenmeleri de önemlidir, bek­lenmelidir.

O kaotik ve katastrofik sürecin hemen arifesinde, Fenerbahçe’nin olası düşürülme kararının öncesinde hiç za­man geçirmeden istifasını verip, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün bu zor günlerinde toparlayıcı bir kişi olarak artık kongre neye karar veriyorsa görev almalıdır.

Çünkü yeni durum ister istemez yönetim mekanizmasını ve organlarını da etkileyecektir.

İyi bir Fenerbahçeli olarak Sn. Aydınlar’a yakışan bu olur.

Sn. Mehmet Ali Aydınlar bundan on sene sonra her şey değiş­tiğinde Fenerbahçe’yi dipten çıkaran mı yoksa dibe yuvarlayan adam olarak anılmasını ister, buna şu günlerde karar verecektir.” (3 Temmuz ve Fenerbahçe İdeolojisi – S.219-222)

Fotoğraf: Emre Kapukaya

http://twitter.com/uzaygokerman