‘Canlı’nın etkisi internette yok!

Geçen yıl sanat hayatı, ABD Başkanı Barack Obama’dan aldığı National Medal Of Arts ödülüyle onurlandırılan Meredith Monk, bu akşam Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde konser verecek. Garanti Caz Yeşili konserleri kapsamında sahneye çıkacak olan 73 yaşındaki Monk, 1960’dan beri farklı sanat dallarında üretim yapıyor ve en iyi müzisyenler arasında gösteriliyor.

- Çok yönlü bir sanatçısınız. Besteci, performans sanatçısı, yönetmen, vokalist, film yapımcısı ve koreograf... Her iş bir diğerini mi tetikledi?
- Çocukken pek çok alana ilgim vardı. Annem şarkıcıydı, büyükbabam da öyle; yani müzik hayatımın fazlasıyla içindeydi. Bir sürü şeye giriştim. Sanırım bir noktada, 19-20 yaşlarımdayken hayatımdaki bu çok yönlülüğü bir araya getirmem gerektiğini anladım. Biri derinlemesine insan sesiyle uğraştığım şarkı söyleme; diğeri de, performansla, filmlerle müziği hareketle bir araya getirmek, görsellik vermek. Bunlar uğraştığım iki ana dal diyebilirim.

- Obama size ABD’de sanatta başarı için verilen en yüksek şeref olan National Medal of Arts nişanını takdim etti. Ne hissettiniz?
- Büyülüydü. Obama çok kibar, samimi ve nazikti. Dünyanın farklı yerlerinde sahneye çıktığım onca yıldan sonra gerçek bir dünya sanatçısı olduğumu hissettim.

- 60’lar ve bugünün performans sanatları arasındaki fark ne?
- İnsanlar bugün sahip olduğumuz teknolojide bedensel, insani performans sergilemenin yolunu arıyor. Canlı performansın sizde bıraktığı etkinin yerini internet üzerinden alamazsınız. Canlı bir performansta sanatçı ve izleyici arasındaki enerji geçişi insan olduğumuzu hatırlamamızı sağlar.

‘Her şey hızlı tüketiliyor’

- Günümüz müzik endüstrisiyle ilgili ne düşünüyorsunuz? Sizce müzik endüstirisinin bazı adımları üretilen müziğin kalitesini etkiledi mi?
- Bugün sektör çok farklı bir yönde gidiyor. Hâlâ CD yapmaya devam ediyorlar; çünkü CD yalnızca müziğin ses kalitesiyle ilgili değil, aynı zamanda albümün kapağı, yazıları, görselleriyle bir bütün olarak kalıcılık değeri taşıyor. Bugün internet sayesinde müziğe her yerden ulaşabilmek bir açıdan güzel ama her şey çok hızlı tüketiliyor. Her şeye her an erişebilmek tabii ki güzel; ama bu yüzden biraz da işin derinliğini ve odaklanabilmeyi, sanatın ne kadar cesur olabileceğini unuttuğumuzu düşünüyorum. Yine de, ne kadar teknolojik ya da sektörel değişiklik olursa olsun, insanlar hâlâ harika müzik yapmaya devam ediyor. Müzik ne olursa olsun müzik olmaya devam edecek, bundan eminim; çünkü bence insanı müzik yapmaya, müzisyen olmaya iten kendisinden daha da büyük bir enerji. Müzik nefes almak gibi ve hepimizin de buna ihtiyacı var.

‘İstanbul’un o sihrini duydum’

- İstanbul konserinde bizi neler bekliyor?
- Yıllardır Türkiye’ye gelmek istiyordum ama ne zaman planlasam her seferinde bir şey çıktı. İstanbul’un sihirli bir yer olduğunu ve Türk insanının sıcakkanlı olduğunu duydum. Sonunda göreceğim için çok mutluyum. İstanbul’da vereceğim konserde daha çok vokale ağırlık vereceğim. Piyano çalıp bazı farklılıklar katacağım.