Gündem ‘Dolaylı bir af yoluna gidildi’

‘Dolaylı bir af yoluna gidildi’

18.08.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Düzenlemeyi Milliyet’e değerlendiren hukukçular, uygulamanın darbe girişimi sonrası cezaevlerinde artan kalabalığa tedbir amacı taşıdığını söyledi.

‘Dolaylı bir af yoluna gidildi’

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer, Türkiye’de uzun süredir cezaevleri doluluğu konusunda çeşitli şikâyetler olduğunu belirterek, “Bu konuda bazı çözümler zaten aranıyordu. Ancak 15 Temmuz darbe girişiminden sonra çok yüksek sayıda tutuklamalar söz konusu oldu. Böyle olunca zaten cezaevi doluluğu sorunu yaşandığı için çok daha katlanılmaz hale geldiği anlaşılıyor. İster adına af diyelim ister demeyelim aslında dolaylı bir af yoluna gidildi” dedi.

Haberin Devamı

Sözüer, bazı suçların hariç tutulduğu düzenlemeyle ilgili şunları söyledi: “Düzenleme her zaman olduğu gibi ‘Bazı suçlar var, bazıları neden yok?’ tartışmalarına yol açacaktır. Terör suçları, kasten öldürme doğal ama özel hayatın gizliliği var ama diyelim ki gasp suçu niye yok tartışmaları olacaktır. Çok zorunlu bir duruma geldiği için yapılmıştır. Bu tür düzenlemeler bir gün yapılır ama tartışması 15-20 yıl sürer. 1999 yılında ‘Rahşan Affı’ çıkmıştı. AYM onu iptal etmişti. Uygulamadaki sorunları en az 10 yıl devam etti. Bu nedenle düzenlemeler ister istemez uygulama sorunları getirecektir. Belki de ileride bir AYM kararıyla istisna tutulan suçların affa dahil olduğunu göreceğiz.”

‘Boşaltma yöntemi’

Haberin Devamı

Ceza hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen, düzenlemede kamuoyunun vicdanını zedeleyen suçların dışarıda kaldığını belirterek, “Düzenleme ‘Rahşan Affı’nda olduğu gibi cezanın bir kısmının silinmesi bir kısım insanın dışarı çıkması şeklinde olmadı. Bakanlar Kurulu bu konuda, ‘Suçu özendiremeyiz, caydırıcılığı daha da olumsuz hale getiremeyiz’ diyerek cezaevlerinde 38 binlik bir boşalmaya yol açacak. Bu şekilde cezaevlerinin doluluğunun önüne geçilmeye çalışıyor. Ancak cezaevlerinin doluluğunun önüne geçilmesi bu şekilde olmaz. Esas siz suçları önleyeceksiniz, bir tedbir olan tutuklulukları uzatmayacaksınız. Bana göre bu düzenleme tümüyle cezaevlerinin kalabalığını azaltma, boşaltma yöntemidir” diye konuştu.

‘Topluma kazandırma’

İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Durmuş Tezcan, bir takım suçların ayrı tutulduğu düzenlemeyle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu genel bir düzenleme değil, toplumu rahatsız etmeyeceği düşünülen suçlarla ilgili. Denetimli serbestlik demek cezasız kalmak anlamına gelmez. Bu kimseler denetimli serbestlik kuralları içinde hareket edecek. Topluma kazandırılması için birtakım kurslara gitmeyi kapsayan bir uygulama bu. 15 Temmuz sürecinde çok sayıda tutuklama olunca ve devam edince cezaevi kapasiteleri yetmeyebilir. Belli oranda toplumu rahatsız etmeyen suçlar bakımından denetimli serbestlik yoluyla bu kimseler dışarıdan topluma kazandırılsın anlayışı var. Denetimli serbestlik modern infaz yöntemlerinden biridir. Sıkı bir uygulaması olursa bu düzenlemenin faydası olabilir. Cezanın amacı öc almak değil, topluma kazandırmaktır. Bu düzenleme aftan ziyade kimselerin topluma kazandırılması gerekliliği için kullanılmalı.”

Haberin Devamı

‘3 temel sorun’

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu böyle bir düzenlemede üç sorunun öne çıktığını belirterek, şöyle devam etti: “İlki, böyle bir düzenlemenin OHAL KHK’sı ile değil, ancak bir kanunla yapılabilecek olmasıdır. İkincisi, Olağanüstü hal, Anayasa’nın 120’nci maddesi gereği, ‘Şiddet eylemlerinin yaygınlaşması’ gerekçesi ile ilan edilmiş olup erken tahliye ile bu neden arasında konu yönünden bir örtüşme bulunmamakta. Üçüncüsü de şu açık çelişkidir; bu denli geniş kapsamlı tahliyenin hapishanelerde yer açmayı amaçladığı açıktır. Bu da, suç ve ceza politikasını gözden geçirme gereğini gündeme getirebilir. Ama burada dikkat çekilmesi gereken asıl sorun, adil yargılama yükümlülüğünün yaşamsal özelliğidir. Darbe girişimcileri için gündeme gelen adil yargılanma hakkının gerekleri üzerinde durmak yerine, bir yandan idam cezasını gündeme taşırken, erken tahliye yoluyla hapishaneleri boşaltmak, çelişkidir. Oysa, adil yargılanma hakkı, özgürlükler hukukunun temel taşı olup bunun sonucu olan yaptırımın demir parmaklıklar ardında uygulanmasıdır.”

Haberin Devamı

Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu ise “OHAL KHK’si ile İnfaz Kanunu’nda denetimli serbestlik süresinin iki yıla çıkarılması, darbe girişimi sonrası terörle mücadelenin gerekli kıldığı bir konu değildir. Bu nedenle kanunla düzenlenmesi daha uygun olurdu” dedi.