'İlgiye alışmaya çalışıyorum'

Ekranların sevilen dizisi ‘No: 309’da Nergis karakterini canlandıran Pelin Uluksar, ilk projesiyle adından söz ettirmeyi başardı. Sokakta artık tanındığını söyleyen oyuncuyla, mesleğini, hayallerini ve özel hayatını konuştuk.

- Nergis karakterinin size getirisi neler oldu?

İlk projem ve en büyük kazancım tecrübe oldu. Çok şey öğrendiğimi düşünüyor ve görüyorum. Yönetmenimden, oyuncu arkadaşlarıma kadar herkesten ne kapabilirim diye olabildiğince dikkatli gözlemliyorum.

- İlk dizinizde bu kadar parlayacağınızı tahmin ediyor muydunuz?

Oyunculuk anlamında yolun çok başındayım. Sevilmek, beğeni almak çok mutlu ediyor. Eğer parlamak olarak adlandırıyorsanız mutluluğum ikiye katlanır.

- Sette çok kadın oyuncu var. İlişkileriniz nasıl?

Kadın oyuncunun fazla olması enerjiyi gerçekten yükseltiyor. Kamera arkasından oyuncu kadrosuna kadar dünya tatlısı bir ekiple çalışıyoruz. Bunun için çok mutluyum.

- Kendinizi ekranda nasıl görüyorsunuz?

“Bu ben miyim?” diye geçiyor içimden. Kendimi izlerken daha çok eleştirel gözle bakıyorum. Daha iyi nasıl yapabilirim ya da acaba şöyle mi oynasam diye sürekli düşünüyorum.

- Eğer ilk dizinizde iyi reyting alamasaydınız veya başarılı olmasaydınız oyunculuğa küser miydiniz?

Asla... Ama nedenlerini her şeyden önce kendimde arar, daha iyi olmak için neler yapabileceğimi programlamaya çalışırdım.

- Oyunculuktaki hayalleriniz neler?

Dram oynamak istiyorum. Dönem dizisinde rol alıp, tarihte iz bırakmış insanların hayatını canlandırmak isterim. Ayrıca bir müzikal içinde de yer almak hayalim.

- İmkansız aşk yaşayan birini canlandırıyorsunuz. Sizce öyle bir aşk var mı?

Aşk, her türlü zorluğun üstesinden gelebilme sanatıdır ama günümüzde maalesef çok farklı dinamikler nedeniyle bu mümkün olamayabiliyor. Hep söylediğim gibi, aşk, ‘sen ve ben’ değil de ‘biz’ olmayı gerektiriyor. Bu duyguyu yakalamak gerçekten çok zor.

- Diziye başladıktan sonra hayatınızda değişiklikler oldu mu?

Açıkcası hayatımda bir şey değişmedi. Dizi sonrası neler olacağını şimdiden kestirmek zor ancak, elbette iyi bir projede devam etmek isterim.

- Sokağa çıktığınızda tanınıyor olmak nasıl bir his?

İşte bu çok enteresan. İlgiye alışmaya çalışıyorum. İnsanların sizi sevmesi, beğenmesi çok güzel bir duygu. Sizi sevenlere karşı bir sorumluluğunuz oluyor. Bu sorumluluğun da en iyi şekilde yerine getirilmesi gerektiğine inanıyorum.

- Dizide çok deneyimli oyuncular var.

Bu projeye sıcak bakmamın en önemli nedeni de kadronun büyük bir kısmının deneyimli ve profesyonel oyunculardan oluşmasıydı. Bu benim için ciddi bir deneyim. Onlardan çok şey öğreniyorum.

- Boş olduğunuz günlerde neler yapıyorsunuz?

Doğrusu dizi başladığından bu yana çok fazla boş vaktimiz olmuyor. Fırsat bulduğumda dinlenmek, kitap okumak ve sessizlik içinde olmak istiyorum. Modum düştüğünde kaçış rotam evim olur. Onun dışında arkadaşlarımla görüşüp, biraz nefes almaya ve sanatsal etkinliklere zaman ayırmaya çalışıyorum.

‘Öğrenmenin sonu yok’

- Oyunculuk için geç kaldığınızı düşündüğünüz oldu mu?

Hayır hiç böyle düşünmedim. En ideal zamanda başlangıç yaptığımı düşünüyorum.

- İyi bir oyuncu sizce nasıl olmalı?

Oyunculuk eğitiminin yanında her konuda fikir sahibi olmalı, okumalı ve araştırmalı... Hiçbir zaman oldum dememeli. Daima öğreneceğimiz şeyler olduğu gerçeğini unutmamalıyız. Ben işimi severek ve isteyerek yapıyorum, bunun için de çok mutluyum.

- Bu mesleği seçmenizdeki faktörler nelerdi? Ailenizin yönlendirmesi oldu mu?

Sanata değer veren ve bol okuyan bir ailede büyüdüm. Ailem beni hep sanata yönlendirdi ve destek oldu. Düzenli olarak tiyatro, bale ve opera temsillerine giderdik. Çok etkileniyordum ve hep sahnede olmayı hayal ediyordum. İlkokulda bale ve tiyatro eğitimi almaya başladım. Bir dönem piyano ve resim eğitimi aldım. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda şan eğitimi, Müjdat Gezen Tiyatrosu’nda diksiyon eğitimi aldım. Şimdi de Yeditepe Üniversitesi’nde burslu olarak tiyatro okuyorum. Eğitimime devam edeceğim, öğrenmenin sonu yok.