Gündem 19’un sırrı

19’un sırrı

24.04.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Çanakkale Muharebeleri’nin 100. yılında; “Mustafa Kemal Atatürk Çanakkale’nin Komutanları 100.Yıl” başlığını taşıyan özel bir çalışmaya imza atıldı.

19’un sırrı


Eski Milli Savunma Bakanlığı Arşiv Müdürleri’nden emekli Albay Sermet Taktak’ın 5 yıl süren uğraşları sonucu hazırlanan 380 sayfalık kitapta ilk kez Çanakkale ve İstiklal Savaşı’na katılan 195 komutanın fotoğraf ve biyografisine yer veriliyor.
Taktak’ın çalışmasında en dikkat çeken bölümleri ise Mustafa Kemal Paşa’nın Çanakkale cephesinde çekilen fotoğrafları oluşturuyor. Milli Savunma Bakanlığı, Askeri Müze, Harp Akademisi, Askeri Müze Kütüphanesi, TSK Fotofilm merkezi ve Anıtkabir Komutanlığı arşivlerinde 5 yıl boyunca araştırma yapan Taktak, Çanakkale’de çekilen Atatürk fotoğraflarında Mustafa Kemal Paşa’nın yanında olanların kimliğini ortaya koyuyor. Taktak, Atatürk’le ilgili ilginç bir bilgiyi de aktarıyor:
“Çanakkale Savaşları’na katılan komutanlar arasında rütbe ve kıdem sırasına göre Albay Mustafa Kemal 19’uncu sırada bulunuyor. 19 Rakamı, Atatürk için özel bir sayı. Atamızın Samsun’a çıktığı tarih de 19 Mayıs.”

Ceset kokusu
Kitapta, 08 Ağustos 1915’te Anafartalar Grup Komutanlığı’na atanan Mustafa Kemal Paşa’nın o günlerde bizzat kaleme aldığı notlarına da yer veriliyor. Atatürk, eski Türkçe ile kaleme aldığı ibretlik notlarında, Anafartalar Grup Komutanlığı’na doğru yola çıktığı sırada karşılaştığı hazin manzarayı anlatıyor. Mustafa Kemal; savaş meydanında olması gereken askerleri uykuda yakaladığını, komutanların her şeyden habersiz olduklarını belirterek şunları aktarıyor:
“Grup karargahına gidişimi anlatmadan geçemeyeceğim. Çünkü bende, buna dair kalan hatıranın ruhi, ahlaki ve vatani açılardan, yalnız Osmanlı tarihi için değil genel tarih içinde ibret veren yönleri vardır. 08-09 Ağustos saat 23.30’da, gecenin karanlığında 19’uncu Tümen karargahından hareket ettim. Arıburnu mıntıkasının ateş hattında ve o hatta bitişik karargâhlarda yaşayanların teneffüs ettikleri hava, insan cesetlerinin kokusuyla kimyevi özelliğini kaybetmiş bir havaydı.”
“Güzergahımızda önce Matik Deresi’nde 5’inci Tümen karargahına rastladım. Bu Tümenin 14. Alayı, Ağıldere mıntıkasında baskına uğramıştı. Diğer birlikleri, düşmanın Kanlısırt’ta yaptığı gösteriş hareketinin etkisiyle oraya getirilmişti. Tümen komutanı, kurmayı ve bütün karargâhı burada ne yapıyordu? Vatanın bağrına hançer saplandığı sırada, emrinde bulunan Tümeniyle muharebe meydanında bulunması gereken bu komuta heyeti burada nasıl işsiz bırakılmıştı? Sonra bu karargahı Anafartalar sağ kanadına getirerek harekete geçirdim.”

‘Wilmer Bey uyuyordu’
“Anafartalar Grubu Karargahı olarak belirlenen Çamlıtekke’ye ulaştım. Karanlığın gittikçe yoğunlaştığı bir dere… Hayat belirtisi olacak ne bir ışık ne bir ses… Herkes derin uykuda! Etrafa seslendik! Gecelik entarisi ile çadırından çıkmış bir şahıs seslenerek cevap verdi. Burasının ne olduğunu sordum. Wilmer Bey’in karargahı olduğunu söyledi.
Beni komutanın yanına götürmesini istedim. Kim olduğumu bilmeyen şahıs bu işi zahmetli gördü. Eliyle karanlıkları göstererek işaretle yetinmek istedi, zorladım. Bizi Wilmer Bey’in yattığı barakamsı bir odanın yanına götürdü. Wilmer Bey uyuyordu. Kurmayı Haydar Bey’le görüştüm. Anafartalar Grubu Komutanının karargahının nerede olduğunu sordum. Cevaben:
Bugün buradaydı; fakat sonra eliyle kuzeyi göstererek şu istikamette bir tarafa naklettiler, Gümbürdek Bayırı civarında bir dere…”

“Her şeyden habersizlerdi”
“Daha fazla beklemeye zamanım yoktu. Hemen gösterilen istikamette yürüdük. Karanlığın izin verdiği ölçüde hayvanlarımızı sürüyorduk. Gece saat 01.30’da Gümbürdek Bayırı’nın bir buçuk kilometre güneyinde bir yerde Anafartalar Grubu karargâhını bulabildim. Grup Kurmay Başkanı Hayri Bey ve bütün kurmaylar gelişimi bekliyordu. Derhâl Hayri Bey’e ‘Düşman nerede, kuvvetini anlayabildiniz mi?, 7’nci ve 12’nci tümenler şimdi nerelerde ve ne durumda bulunuyorlar?, 3. Grupta tümenlere verilen en son emir nedir?’ suallerini yönelettim. Hayri Bey, sorduğum soruların hiçbirinde beni açık şekilde aydınlatamadı.
Derhal bütün kurmay subayları çağırdım ve hepsinden tümenlerin nerelerde ve nerelere taarruz etmek için emir aldıklarını bilip bilmediklerini sordum. Her biri bir dereceye kadar bilgi verdi. Bu anlatılanlardan birliklerimizin durumunu açık olarak öğrenmek mümkün olmadığı gibi, düşman hakkında da hiç bilgi verilmiyordu.”