16.08.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
İSTANBUL DHA
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından düzenlenen “İstanbul’un Afetlere Hazırlık Çalışmaları Çalıştayı” başladı. Açılışta konuşan AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu, tek başına AFAD olarak “Türkiye, İstanbul afetlere hazır mı?” sorusuyla muhatap olduklarını belirterek, “Bu soru tek başına AFAD’ın cevaplayacağı bir şey değil. İstanbul’da yaşayan her bir bireyden, her bir kurumdan, kamu kurumundan, özel sektörden hep beraber ortak cevaplamamız gereken bir soru” dedi.
Güllüoğlu, 25 milyonluk nüfusu barındıran Marmara Bölgesi’nin ekonomik, kültürel ve tarihi sermaye gibi birçok sermayeyi barındıran bir coğrafya olduğuna dikkati çekerek, “Bu coğrafya afetlere açık bir coğrafyadır. Can kaybı ve yaralanma açısından en korktuğumuz tabiat olayı olarak başta deprem geliyor” ifadelerini kullandı.
44 bin bina yıkılacak
Çalıştayda bir konuşma yapan AFAD Deprem Dairesi Başkanı Murat Nurlu, AFAD’ın İstanbul için hazırladığı depremle ilgili acil durum senaryosundan bahsederek, “Bizim için afet yönetiminde en önemli olan en kötüye hazırlanmaktır. Bizim yapmış olduğumuz senaryoya göre İstanbul’da Marmara Denizi’nde Kuzey Anadolu fayının ortasında meydana gelebilecek 7.5 büyüklüğündeki bir deprem sonucu İstanbul kent merkezinde yaklaşık 26 ile 30 bin arasında vatandaşımız hayatını kaybediyor. Yaklaşık 50 bin vatandaşımız ağır yaralı olacak 44 bin 802 binamız yıkılacak. Açıkta kalacak insan sayısı 2 milyon 374 bin. Biz en kötüye göre hazırlıyoruz. Bunlar İstanbul için verdiğim değerler. Marmara Bölgesi’nde olacağı için genelde 28 bin, 30 bine yakın bir can kaybımız söz konusu. Yaklaşık 2 milyon 600 bin vatandaşımız açıkta kalmış olacak” diye konuştu.
Nurlu, deprem sonrası oluşacak tsunaminin etkilerinin de yaşanacağını ifade ederek, Marmara Bölgesi’nde 214 tane deprem gözlem istasyonu olduğunu söyledi.
İBB ve AFAD’ın organize ettiği çalıştayda, afete dirençli kent planlama yaklaşımı, afet kültürü farkındalık ve medya, toplumsal afet kültürü oluşturma eğitimi, farkındalık çalışmalarının önemi ve farklı afet kültürü oluşturmada paydaşların, medyanın katkısı, afetlerde ekonominin sürdürülebilirliği, ulaşımın planlaması, risk azaltma çalışmalarında ortak akıl, doğal ve kültürel mirasın korunması konuları tartışılıyor.
Türkiye ve istanbul afetlere hazır mı?
AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu, AFAD olarak müdahale konusundaki kapasitemizi 1999 yılına göre çok ileriye taşıdık, çok iyi bir yere geldik. Ancak afet yönetimi dediğimiz şey sadece arama, kurtarmadan ibaret değil. Afet yönetimi birlikte çalışmayı gerektirir. Bugünden dantel gibi öreceğiz biz bu çalışmayı ki, en sonunda istediğimiz yere varabilelim” dedi.
Hemen öğrenilecek
Bölgede farklı özelliklerdeki sismometreler sayesinde, meydana gelebilecek depremin büyüklüğünü, yerini ve etkisini 17 Ağustos’taki gibi saatler sonra değil hemen öğrenebileceklerini belirten Murat Nurlu, buna göre can kaybı ve hasar tahmini belirlenerek kriz yönetiminin devreye gireceğini kaydetti.
‘7.7’ye bile varabilir’
Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Başkanı Jeolog Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “Yabancı ve yerli yer bilimcilerinin ortak fikri; gelecekte Marmara Denizi içerisinde 7’den büyük bir deprem olabileceği ve beraberinde yıkıcı bir tsunami dalgası oluşabilir. En kötü senaryoya göre deprem büyüklüğü 7.7’ye bile varabilir” dedi.
İBB ve AFAD tarafından düzenlenen “İstanbul’un Afetlere Hazırlık Çalışmaları Çalıştayı”na Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Başkanı jeolog Prof. Dr. Şükrü Ersoy da katıldı. Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Ersoy, “Ülkemiz ekonomik anlamda gelişmiş bir ülkedir. Sadece bilime dayanarak, depremle, tsunamiyle, sel ve heyelanlarla, küresel iklim değişikliğiyle baş edebiliriz. Buna inanmalıyız. Ülkemiz için gerekli olan tek şey saygıdeğer yöneticilerimizin göstereceği siyasi irade ve desteğidir. Yapılanları övmek elbette yapacaklarımız için önemli bir motivasyon kaynağıdır. Ama bu çalıştayın amacı yapılanları övmek değil, geleceği tesis etmek için, daha iyiyi ortaya koymak için eksikleri bulmaktır” diye konuştu.
Ersoy, olası İstanbul depremine dikkat çekerek, “Yabancı ve yerli yer bilimcilerinin ortak fikri; gelecekte Marmara Denizi içerisinde 7’den büyük bir deprem olabileceği ve beraberinde yıkıcı bir tsunami dalgası oluşabilir. En kötü senaryoya göre deprem büyüklüğü 7.7’ye bile varabilir. Elbette ülkemizde büyük deprem oluşturabilecek pek çok fay kuşağı bulunmaktadır. Ama nüfus, yapı, finansal yoğunluk açısından Marmara’yı daha çok konuşmamız gerektiği bir gerçektir. Bu yüzden Marmara’daki deprem sorunu bir milli güvenlik sorunu gibi el alınmalıdır” dedi.
Ersoy, ilklim değişikliğine dikkat çekerek, “Değişime bağlı olarak yaşanan aşırı kış ve yaz koşulları, şiddetli fırtına ve hortumlar, sel ve su baskınları, heyelan ve toprak kaymaları artık şehirlerimizde sıkça yaşanan sıradan olaylar haline gelmiştir. Bunlar doğal değil, insan kaynaklı şehir afetleridir” şeklinde konuştu.
İZMİR'DE DEPREM GERÇEĞİ
Bornova Belediyesi ve Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, 17 Ağustos Depremi’nin 19’uncu yılında, deprem öncesinde alınması gereken tedbirleri hatırlatmak ve vatandaşları bilinçlendirmek amacıyla Bornova Kültür Merkezi’nde ‘Deprem Gerçeği ve İzmir’ konulu bir panel düzenledi.
Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Sinan Can Öziçer, 17 Ağustos 1999 depreminde insanların ihmaller nedeniyle hayatlarını kaybettiğini belirterek, “Bize düşen deprem öncesi, deprem anı ve sonrasında yapacaklarımızı planlamak” dedi. Jeofizik Mühendisi Doç. Dr. Mehmet Utku ise İzmir diri fay hatlarının envanterinin çıkarılması, nokta bazında da yapı ile yer uyumunun sağlanması gerektiğini söyledi. İZMİR AA