14.02.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
Bünyamin Aygün-Azez-Suriye
Suriye-Türkiye sınırındaki Halep’e bağlı Azez kasabası kırsalında insanlık dramı yaşanıyor. Suriye ordusu, PYD, IŞİD ve Rus savaş uçaklarının bombardımanından kaçan binlerce kişi zeytin bahçelerine kurdukları derme çatma çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. Milliyet, Halep’in kuzeyinde yer alan Azez kasabasına bağlı Burakatı, Savran ve Kızılmezra gibi köylerden kaçan Suriyeliler’in yaşadığı insanlık dramına tanık oldu.
‘Güvencemiz Türkiye’ydi’
Kızılmezra köyünden kaçarak Türkiye sınırına 5 kilometre uzaklıkta kendi çadırlarını kuran beş çocuk annesi Saba Muhammed (27), köylerinin yıllardır çok kez el değiştirdiğini ancak bu kez durumun çok farklı olduğunu söylüyor. Daha önce olduğu gibi köylerinin geri alınacağını düşündükleri için ilk başta Türkiye’ye geçmediklerini ancak şimdi kapıların tamamen kapandığını belirterek, “Dünya bizi görmüyor, güvencemiz Türkiye’ydi onlar da kapılarını bize kapatmış. Kamplarda da yer bulamadık. Bize bir çadır verdiler, biz de bu zeytinliğe gelip çadırımızı kurduk. Tarlanın ortasındayız. Burada ne su var, ne tuvalet. Her taraf çamur, yürümemiz bile mümkün değil. İnsan değil hayvan gibi yaşıyoruz. Yanımızda getirdiğimiz bulgur, domates ve zahter ancak dört gün yeter. Önce Allah’a sonra Türkiye’ye yalvarıyoruz bize yardım edin” diye çağrıda bulundu.
Gözyaşlarıyla hüsranı anlattı
Utangaçlığı yüzüne, bakışlarına vuran Yusuf ailesinin en büyük kızı 17 yaşındaki Mirfet ise, doktor olmak isterken şimdi hayatta kalma mücadelesi verdiklerini anlatırken gözyaşlarına hâkim olamıyor. Genç kız, “Allah çok büyük, çocukluğumda ne hayaller kurmuştum ama şimdi ölmemek için ot kaynatıp yiyoruz. Buraya gelirken kalp hastası olan ninem belinden sakatlandı yürüyemiyor. İnşallah savaş erken biter” diyor.
‘Kapıları son kez açın’
Babüsselam Kampı’nın 7 kilometre ilerisinde bir tarlaya kurdukları çadırda yaşayan Muhammed Yasin de yedi kişilik ailesiyle dört gün önce Tel Rıfat’tan kaçıp buraya gelmiş. Yanlarına sadece bulgur ve patates alabildiklerini, yiyecekleri erken bitmesin diye günde bir öğün yediklerini söyleyen Muhammed Yasin, bir haftalık yiyeceklerinin kaldığını ifade ediyor. Türkiye’nin kapıları bir an önce açmasını isteyen bir başka Suriyeli Ali Zeyno da yaşadıklarını ve isteklerini şöyle dile getiriyor:
“Yedi ay önce Halep’ten kaçtık. Sistemli bir şekilde sınıra doğru sürüldük ve bizim için büyük ülke olan Türkiye’ye sığınmak zorunda kaldık. Ama artık geçemiyoruz çünkü kapılar kapanmış. Türkiye bizim için umudun kapısıydı. Esad ve Rusya acımadan bizi bombalıyor ama insaflı Tayyip Erdoğan bize sahip çıkıyor. Ona bir kez daha yalvarıyoruz, kapıları çocuklarımız ve kadınlarımız için son bir kez açsın.”
Ölüme terk edildik
Tel Rıfat’ın PYD tarafından kuşatılmasından sonra Rus uçakların ağır bombardımanına maruz kaldığını ve apar topar kaçtıkları için yanlarına sadece Zahter ve salça aldıklarını anlatan Ali Haydar ise, “Burada açlıkla baş başa bırakılıp ölüme terk edilmiş gibi hissediyoruz. Büyük bir kıtlıkla karşı karşıyayız. Türkiye’den gelen yardım kuruluşları bize ekmek veriyor ama çok sınırlı. İnsanların açlıktan ölebileceğine burada şahit oluyoruz. Henüz bir hafta oldu biz buraya geleli ama aylar öncesinden gelenler var, çoğu bakımsız ve sağlıksız. Bu şekilde nereye kadar dayanırız bilemiyoruz. Dünya bizim bu uğradığımız zulme karşı sesiz kalırsa yakında bir bir ölülerimizi buraya gömerler” diye konuşuyor.