Ekonomi Dört tekerlekli 'gelecek'

Dört tekerlekli 'gelecek'

02.04.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Dört tekerlekli 'gelecek'

Dört tekerlekli gelecek


Levent Köprülü / Otokolik

       Bir zamanlar dörtlü flaşörü olan otomobiller parmakla gösterilirdi. Fasılalı silecek ise sadece lüks modellere has bir özellik olarak kabul edilirdi. Neredeyse bir kamyonunkine yakın ağırlıktaki direksiyonu çevirmek, kas sahibi olmayı, sıkışık cam kolları ise dikkat dağıtmayı gerektiriyordu.
       Tek hava yastığına burun kıvırdığımız, ABS'yi aksesuardan saymadığımız, uzaktan kumandasız otomobilimizi kahyalara bile beğendiremediğimiz şu günlerde, teknolojinin nimetlerini sürücülere sunmaya çalışan otomotiv mühendislerinin ABD'deki kongresi, beklentilerimizin bir kat daha artmasına neden oldu. 1300'den fazla mühendis ve kuruluşun katıldığı konferans, "Adamlar yapıyor birader!" nidalarını hakedecek ürünlerin buluşma noktasıydı. Neler mi vardı? Hadi, ısırılacak parmaklarımızı hazırlayalım...
       Alman Bosch'un geliştirdiği yeni iletişim sistemleri, sürücüye, birkaç kilometre ötedeki tehlikeleri haber verirken, TRW şirketinin "adaptive cruise control"ü, yol ve trafik durumuna göre otomatik olarak aracın hızını düşürüp, öndekilerle güvenli mesafede yolculuk edilmesini sağlıyor. Geliştirme aşamasındaki bir sistem, sürücüye ilerideki yolun kuru mu, buzlu mu, yoksa ıslak mı olduğunu söylerken, bir başkası da, sizin yerinize sağı - solu kontrol edip tehlikeli mesafede yaklaşan bir otomobil olduğunda sizi uyarıyor.
       Siemens'in hazırladığı sistem de sürücüyü parmak izi, video görüntüleri veya hangi dilde olursa olsun sesinden tanıyarak, aracının "davetsiz misafirlerce" kullanılmasını hemen hemen imkansız hale getiriyor. Sistem, parmak izini tanıdığı sürücüye bir başka "sevimlilik" yaparak, tercih ettiği koltuk pozisyonunu ya da vites değiştirme alışkanlıklarını "hatırlıyor", bu işlemleri otomatik olarak hallediyor.
       Ford'un üzerinde çalıştığı "üst düzey sürüş yardımı" sistemi ise, birçok kişi tarafından "otomobilden indirilecek" cinsten! Bu alet, sizin ruh halinizi gözden geçirerek, otomobili doğru dürüst kullanıp kullanamayacağınıza, hatta sürüş esnasında telefonla konuşup konuşamayacağınıza dahi karar veriyor. Kısacası biriyle kavga edip bindiyseniz, arkadaşlarınıza farkettirmeseniz bile, otomobile yutturamıyorsunuz...
       Daha neler var neler? DuPont'un şimdilerde Ford'un büyük hacimli motorlarına takmaya başladığı, ağırlıktan tasarruf amaçlı naylon manifoldtan tutun da, aynı şirketin, devrilme anında araçtaki insanların dışarı savrulmasını ve hırsızların kırarak soymasını engelleyen yeni camlarına kadar birçok şey... Mesela BMW'nin, Faurecia şirketiyle ortak, Z8 ve Z3 modellerine takmaya başladığı, yolcu hava yastığının düşük şiddetli kazalarda açılarak, özellikle çocuklara zarar vermesini önleyen sistem gibi. Sistem, kotluğa yerleştirilen algılayıcının, ağırlıklara göre koltuğa neyin (çocuk mu, yetişkin mi?) oturtulduğuna karar vermesi prensibiyle çalışıyor. BF Goodrich'in "güzelliği" ise, hava yastıklı emniyet kemeri. Yani, normal zamanda yumuşak bir emniyet kemeri görüntüsündeki bu sistemin içinde, "kar gibi bir baloncuk" saklı!
       Eh, bu kadar teknoloji yeterli... Sizi, koltuk kafalıklarına entegre edilmiş hoparlörler ya da en küçük bir engelle karşılaştığında aracın kapı ve camının kapanmasını durduran akıllı "tarayıcı"dan bahsederek sıkmak istemiyorum! Belki başka zaman...

Lütfen kızmayın

       Daha bu köşede ilk defa buluşmamızda, böyle bir başlık kullanmak istemezdim. Ancak aklıma takılan ve sizinle paylaşmak istediğim konu için "Bu da nereden çıktı?" diyerek "zap" yapmanızı arzu etmediğimden bu başlığı uygun gördüm. Konumuz ise Anadol.
       Hani, ailemizin ilk otomobili, şoförlüğümün temellerinin atıldığı araç olduğu için söylemiyorum ama, Anadol, ben gibi birçok kişinin hayatının belli dönemlerine konuk olan bir "şahsiyet." Türkiye'nin ilk seri üretim yerli otomobili olduğunu, hikayesini kenara bırakırsak, tarihteki yerini almış bir marka. Ancak, o zamana göre sadece Türkiye'de değil, Avrupa'da bile birçok ilke imza atmış bu markaya sanki biraz haksızlık edilmiş gibi geliyor.
       İnterneti fazlaca karıştıran biri olarak ona sadece İngiliz Reliant'ın sitesinde ve otomobil ansiklopedilerinin fihristinde rastlayabilmek biraz içimi burktu. VW Fan Klübü'nün bile kurulabildiği ülkemizde, orijinalliği bozulup, bir biçimde sebze hallerine ya da çöplük mahallerine düşmüş o masum Anadolları gördükçe düşünmeden edemiyorum.
       Halen birkaç şanslı örneği orijinal şekilde "klasik" olarak saklanan model model Anadolların sayısı artsa, onlar için bir kulüp kurulsa diyorum içimden. Hele de sadece 100 - 400 tane üretilen STC veya Böcek modellerinin, ortadan yok olup uçtuğunu düşündükçe...
       Otomobil sevgisinin ve bilincinin giderek arttığı ülkemizde (bu başlangıç, bir bitirme ödevinden alınmamıştır), tıpkı dünyada olduğu gibi, belirli markalar, hatta modeller için (VW kulüplerini hatırlatmıştım) özel dernek veya kulüp benzeri oluşumlar başlasa... Mesela Anadol gibi, bazı özel markaların sahiplerinin üye yararlanabileceği, araçlarıyla ilgili bilgi ve parça alışverişi yapabileceği, bilmeyen veya hakkında önyargılara sahip olanlara açıklamalarda bulunacak bir internet sitesi oluşturulsa... Mutlu kalın, otomobilinizle kalın!

Yolların azgın Cobra'sı

       Ford'un Özel Otomobiller Takımı (SVT), uzun mesailerinin sonucu tornasından "çılgın" bir efsane çıkartıverdi: SVT Mustang Cobra R. Mustang'in daha güçlü ve alımlı bir versiyonunu hazırlayan bu özel bölüm, sekiz silindirli 5.4 litre motor hacmine sahip, 385 beygirlik bir otomobil meydana getirmiş. 0'dan 100 km'ye 5 saniye dolaylarında tırmanan bu canavar, halen standart olarak satılan Mustang modellerinden daha iyi bir yol tutuşa kavuşturulmuş. Süspansiyon sistemi elden geçirilip, özel spoiler kiti ile bu gücün daha ehlileştirilmesi sağlanmış. Son sürati 270 kilometrenin üzerinde olan bu adeleli Mustang'i yakalamak oldukça zor olacak. Zira, üretim adedi, şimdilik 300'le sınırlandırılmış...

Önce Japonya, sonra Avrupa

       Sürekli bir model yenileme hareketi içinde olan Nissan, Avrupa'da ürettiği Almera modelini tazelemişti. İngiltere'deki fabrikasında ürettiği Almera'nın beş ve üç kapılı versiyonlarıni piyasaya süren Nissan, şimdi aynı modelin yenilenmiş dört kapılı sedan modelini hazırlamaya girişti. Tıpkı hatchback versiyonları gibi 1.5 ve 1.8 litrelik benzinli, 2.2 litrelik motorları kullanacak Almera Sedan'ın, 1.8 motorlu versiyonunda otomatik vites seçeneği de yer alacak. Avrupa'da 2001 yılında piyasaya sürülmesi beklenen Almera Sedan, önce Japonya'da üretim bantlarına çıkacak. Önümüzdeki ay Türkiye'de de piyasaya çıkacak Almera'nın sedan kardeşini görmek için, önümüzde uzun bir süre var anlayacağınız...

Bu da el yapımı NAOMI

       Podyumların ünlü modelini hepimiz biliyoruz. Onun hayranları daha iyi bilirler, anlatacak söz bulunmaz... Ancak "kul yapısı" olanı için izin verirseniz biraz bilgi verelim. Bu yılki Cenevre Otomobil Fuarı'nda sergilenen Calibur Naomi, top modelin aksine Japonya'dan çıkmış. Toshihiko Ohno adlı otomobil sevdalısı bir girişimci tarafından üretime hazırlanan Naomi'nin tasarımı da, yine aynı kişiye ait. Bu Naomi'nin "kaç beygir" olduğu veya "kaç km. hız yaptığı" konusunda bilgim yok. Ancak Japonya'da birçok ödül kazanmış ve okullarda tasarım dersi vermiş Ohno'nun, bu araçlardan sadece 20 ya da 30 tane üretmeyi planladığını söylemekle yetineceğim. Hangisinin daha çekici olduğuna ise, varın, siz karar verin!

Ralliseverlere özel bir site

       Türkiye'yi, otomobil programlarıyla TRT televizyonunda tanıştıran Canajans, bu kez ralli tutkunları için yepyeni bir internet sitesini kullanıma açtı. "www.olipsmotorspor.com" adresinden ziyaret edilebilecek olan sitede, NTV'de yayınlanan "Olips Motorspor" programının haber içerikleri yer alırken, program içeriğinden mpeq görüntülere de ulaşılabilecek. "Yarış Günlüğü" bölümü ise, deyimi yerindeyse, yarışları parkurdan takip edemeyen ralliseverlere hizmet ediyor. Burada tüm motorspor aktivitelerinin yer aldığı sezon yarış takvimi, Türkiye Ralli Şampiyonası kapsamındaki tüm yarışların sonuçları ve klasman durumu ile ilgili bilgiler bulunabilecek. Hatta bazı sonuçlar, parkurda yarış devam ettiği sırada bile anında yayınlanabilecek. Sitenin en ilgi çekici bölümü ise, Canajansın elinde bulunan 3000 kasetlik motorsporları görüntülerinin, e - mail aracılığı ile ziyaretçilere sunulması. Şimdilik Türkiye Ralli Şampiyonası başlamadığı için yarış bölümlerini boş görebilirsiniz. Ancak özellikle Nisan'dan itibaren bu siteyi ihmal etmeyin...

Yarış pistlerine Viagra takviyesi

       Piyasaya çıktığından bu yana tartışmasız erkeklerin en çok konuştuğu ilaçlardan biri haline gelen Viagra, yarış pistlerinde de boy göstermeye başladı. Amerika'nın en fazla rağbet gören otomobil sporlarından olan NASCAR'da mücadele eden Eel River Racing takımı ile anlaşan Viagra'nın üreticisi Pfizer, 27 numaralı Pontiac'ın 2000 sezonundaki sponsoru oldu. Pfizer, ayrıca NASCAR tutkunu erkekleri sağlık konusunda bilgilendirmek amacıyla bir seri konferans programı da hazırladı. Bu mavi, gri renkli Pontiac'ın sürücü koltuğunda oturan Jeff Fuller, anlaşma sonrası yaptığı açıklamada, Viagra gibi güçlü bir destekle başarılar elde edeceğini belirterek, "İyinin en iyisi ile yarışıyorum. Bu, her sürücünün arzuladığı birşey. Sezonda diğer rakiplerimle daha iyi şartlarda mücadele edecek ve bazı yarışlarda ilk sıraları zorlayacağız" diyordu. Ancak anlaşılan işler pek de umduğu gibi gitmedi ve Viagra desteği de, Fuller'ın pistlerde başarılı olmasına yetmedi. Zira Fuller'ın, sezon başından bu yana aldığı en iyi derece 22'ncilik!

Şimdi aracımıza bağlanıyoruz!

       Dünyanın en büyük ticari araç üreticilerinden MAN, geçtiğimiz hafta düzenlediği bir organizasyon ile, yeni piyasaya süreceği TG - A serisi araçlarını, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu yedi ülkede aynı anda, canlı yayında tanıttı. MAN Almanya tarafından Münih Olympia Halle'de başlatılan tanıtım gecesi, uydu aracılığıyla naklen Türkiye, Fransa, İngiltere, İtalya, Fas ve Polonya'da da gerçekleştirildi. Türkiye'de İstanbul CNR Dünya Ticaret Merkezi'nin 1 numaralı salonunda 500 davetlinin katıldığı gecede 45 dakikalık canlı yayının ardından, MAN Türkiye'nin ürettiği araçlar tanıtıldı. Uzun yol taşımacılığı için geliştirilen ağır tonajlı TG - A serisi araçlar, 310'dan 460 beygir gücüne kadar değişen, en son çevre normuna (Euro - 3) sahip motorlarla donatılmış. 80 bin kilometrelik servis periodları ile bakım maliyetini de düşüren MAN, bu araçların, "Trucknology" diye adlandırdığı yeni neslin ilk temsilcileri olduğunu belirtiyor.