06.10.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
Bir olmazsak bir bir gideriz.” Tıpkı uğurladığımız yüzlerce hatta binlerce kadın gibi... Songül Öden’in bir bedende yedi kadına hayat verdiği oyunu “
Lâl Hayal”, o kadınların hikayesini yedi farklı karakterle anlatıyor bize. Uniq Hall’de ikinci sezonunu açan oyun, erkeğin kadına olan şiddeti ile kadının kadına yaptığı psikolojik şiddeti ve toplum baskısını yüzümüze vuruyor. 75 dakika boyunca duyduklarımız, gördüklerimiz o kadar tanıdık ki etkilenmemek elde değil. Emine Bulut’un haykırışını kulaklarımızda çınlatarak sona eren oyun, suskunluklarımızla yüzleştirmesiyle de görülmesi gerekenlerden... Bir olmazsak bir bir gideriz.” Tıpkı uğurladığımız yüzlerce hatta binlerce kadın gibi... Songül Öden’in bir bedende yedi kadına hayat verdiği oyunu “Lâl Hayal”, o kadınların hikayesini yedi farklı karakterle anlatıyor bize. Uniq Hall’de ikinci sezonunu açan oyun, erkeğin kadına olan şiddeti ile kadının kadına yaptığı psikolojik şiddeti ve toplum baskısını yüzümüze vuruyor. 75 dakika boyunca duyduklarımız, gördüklerimiz o kadar tanıdık ki etkilenmemek elde değil. Emine Bulut’un haykırışını kulaklarımızda çınlatarak sona eren oyun, suskunluklarımızla yüzleştirmesiyle de görülmesi gerekenlerden...
“Lâl Hayal”, geçtiğimiz günlerde ikinci sezonunu açtı. Yeniden izleyici karşısına çıkmak neler hissettiriyor?
Çok heyecanlı. Uzun zamandır görmediğim ve çok sevdiğim bir akrabamı görme sevinci gibi... Oyunda bazı değişiklikler yaptık. Müzik, dans gibi unsurları revize ettik. “Lâl Hayal”i herkes görmeli. Meslek hayatımda yapmaktan her bakımdan büyük bir mutluluk duyduğum en kıymet verdiğim işim. Söylemek istediklerimi söylediğim, insana olan inancımı, hayal kırıklıklarımı ve isyanımı anlattığım işim. Ve “Lâl Hayal” oyununda herkesin aynada kendine bakacağı bir alan var, ben dahil.
“Başkalarının cümleleriyle hayatlarını yaşıyorlar”
“Bir olmazsak, bir bir gideriz”, oyunun en çok dikkat çeken sözlerinden...
Vicdansızlık ve haksızlık konusunda bir olmazsak bir bir gideriz. Empati yoksa dünya yok olmaya mahkum. Dünyanın ilacı empati. Herkes bir başkasından şikayet ediyor ama kendi cehennemini kendi yaratıyor. Kurban olmuş birinin cellat olması an meselesi... Bir olmayı kendine benzeyenle birlik olmak gibi algılıyor dünya. Bir olmak hakikat ile kardeşlik ettiğinde anlamlı olur. Sadece sana benzeyen topluluğun yanlışının üzerini doğru diye kapatarak olmaz. Yeryüzündeki insan kardeşinin acılarına, haklı isyanına ve karşılaştığı haksızlığa omuz vererek olur.
Instagram hesabınızda “İyi, dürüst, ahlaklı taklidi yapanlardan çok sıkıldım. Yorucu değil mi kendin olmayan birini oynamak bir ömür…’’ şeklinde bir paylaşım yapmıştınız. Etrafınızda çok mu böyle insanlar?
Senin, benim, hepimizin etrafındalar... Dünya, Türkiye her yer böyle insanlarla dolu maalesef... İçselleştirmeden, düşünmeden, başkalarının cümleleriyle hayatlarını yaşıyorlar. Kutsal kitaplardan alıntılar yapıp, iyilikten bahsedip kendine benzemeyeni ayrıştırıyorlar. Herkes Mevlana, herkes Shakespeare. Adaletten bahsedip terazisini kırıyorlar. Sözlerin benim için hükmü yok. Sahada görelim kimin kim olduğunu ve söylediklerini ne kadar uyguladığını...
Ablalalarınız ve annenizle büyümenizin iyimser olmanızı sağladığını söylemiştiniz. Bu iyimserlik hali devam ediyor mu?
Tabii ediyor. İmkansızlıklar ve yoksunluklardan el ele çıkmanın kendisi bir mucize. Ben her şeyin ve herkesin severek iyi olacağını biliyorum. Bunu bilmek insanı umutlu ve iyimser yapıyor, kendimden biliyorum.
“O kadınlar hayatımın kahramanı oldu”
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu İnsani Yardım Programı sözcülüğü yapıyor, Suriyeli kadınlara destek oluyorsunuz. Bugüne kadar pek çok hikayeye tanıklık etmişsinizdir...
Benim için çok anlamlandırdığım bir süreç oldu. Bir gazete haberinde sayfayı hızlıca çevirdiğinde farkında bile olmadığın birçok isim hayatımın kahramanı oldu. Bu oyunu yapma kararı almama bu süreçte gördüğüm kadınlar ve çocuklar sebep oldu. Bir gün herkesin başına içinde olmak istemeyeceği bir şey gelebilir. İnsan içinden “eğer onun durumunda ben olsaydım” diye geçirirse insan olmuş demektir. Bana bunları hatırlatan paha biçilmez bir süreç, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ile yaptığım çalışmalar.