Polemikleri sevmem. Konunun aslından sapıp küçücük detayları pireden deveye döndürerek sporun sorunlarını kişisel soruna çevirerek düelloya tutuşanlardan değilim.
O nedenle Sevgili Ercan’ın (Güven) “Ergin Ataman’dan Milli Takım Antrenörü olmaz!” ana fikri ile yazdığı yazıya saygı duyuyorum, ama katılmıyorum.
Milli Takım’ın her zamandan daha çok Ergin Ataman’a ihtiyacı var. Şaka değil, üstüne para vererek elde ettiğimiz Wild Card’la 30 Ağustos’ta başlayacak Dünya Şampiyonası’na katılacağız.
Yıllar sonra -nihayet- Tanjeviç’ten soyutlanmış bir kadro ile, yepyeni oyuncularla yeni bir yol arayacağız.
Ergin Ataman, bu ülkenin yetiştirdiği önemli değerlerden biri. Enerjisini, bilgisini, hırsını, tutkusunu ve vizyonunu görmek bizim, göstermek de onun hakkıdır.
Bu haktan kirlenmiş ve örselenmiş “ezeli rekabet” uğruna vazgeçemeyiz. Ne biz, ne de o!
Basketbolun “öksüz final” dışında da sorunları var.
Milli Takım ilk kez Hido’suz bir kadroyla devler arenasına katılacak. Hidayet Türkoğlu o buluşmada olmayacak.. Son Avrupa Şampiyonası’na “Tanjeviç’le gidilmemesi” gerektiğini uygun bir dille ilgililere anlatmış... Dikkate alınmamış. Oradaki hayal kırıklığı ve başarısızlık kendi üstüne yıkılınca kırılmış. Kimseyle kavga etmeden, Milli Takım kariyerini sonlandırma kararı almış. Bu konuda geri adım atmak istemiyor. 15 yıllık hizmetinin yeteri kadar takdir edileceğine inanıyor.
Enes Kanter sıkıntısı
Hido’nun kopuşundan başka sıkıntılar da söz konusu...
Örneğin Enes Kanter...
NBA’de Utah Jazz formasıyla çok başarılı bir sezon geçirdi. 18 sayı attığı 7.4 ribaund ortalaması yakaladığı bir sezon. Sonra İstanbul’a geldi. Geçen ay İstanbul’daydı. Kimseyi arayıp sormadı. Ergin Ataman’ın menajeriyle haber gönderip konuşma isteğini de yanıtlamadı. Amerika’ya döndü. Sağ dizindeki menisküs yırtığı yeni bir teknikle ameliyat edildi. Tarafsız otoritelere ve Utah Jazz yöneticilerine göre iki hafta içinde iyileşip antrenman yapabilecek. Ama doktoru, 6-8 haftalık bir iyileşme dönemi öngörüyor ve Dünya Şampiyonası’nı “atlaması” gerektiğini söylüyor.
Ergin Ataman, daha önce de açıkladığı gibi Milli Takım’ın kapısını herkese açık tutan bir teknik adam... Ancak kimseye yalvarmak durumunda olmadığını da ısrarla vurguluyor. Bu konuda Enes’in daha net ve açık bir tavır takınması, twitter’la sıkça sergilediği tuhaflıkları bırakması gerekiyor. Ataman’a göre 6 hafta Enes’in iyileşmesine yeter. Sonraki iki haftada Milli Takım’a katılıp İspanya’daki şampiyonada yer alabilir. Bekleyelim, görelim.
Milli Takım 10 Temmuz’da toplanıp Dünya Şampiyonası hazırlıklarına başlayacak. Kadroda muhtemelen Ömer Onan olmayacak. Kerem Gönlüm olacak. Ender Aslan’ın sakatlığı sürerse emektar Kerem Tunçeri’ye davet çıkabilir. Efes Pilsen’in 19 yaşındaki yıldız adayı 2.01’lik Cedi Osman da ilk kez A Milli Takım’da yer alacak. Milli Takım kadrosunu önümüzdeki hafta TBF’nin açıklaması bekleniyor.
Türkiye’nin C grubunda çetin rakipleri var. Dominik Cumhuriyeti, Finlandiya, Yeni Zelanda, Ukrayna ve ABD... O rakiplerin arasından bir yol bulup ilerlemek, her şeyden önce yaz sıcağında her türlü kızgınlıktan ve kırgınlıktan arınıp “serinlemeye” bağlı. Ataman, ülkenin basketbolcularına “Haydi bir araya gelelim, eğlenelim!” mesajı veriyor.
Onca gerilimden sonra biraz ortak heyecana ve eğlenmeye gerçekten hepimizin ihtiyacı var!
36 takımla Dünya Kupası
Brezilya’daki Dünya Kupası maçlarını izlerken farklı düşüncelere kapılıyor insan... Örneğin, bir takımın kaderinin 1 maçta yok olup gitmesi can sıkıyor. Sürprizlerin can acıttığı bir turnuva bu. Geçmişte 32 takımlı organizasyon önerilerine büyük tepki gösteren FİFA, bugün de 36 takımlık Dünya Kupası tartışmalarından uzak duruyor. Büyük kulüplerin de bu görüşlere kapalı olduğunu biliyorum.
Yine de tarihe bir not düşelim: FİFA 4 wild card’la takım sayısını 36’ya çıkarabilir. 6’şarlı 6 grupta oynanacak 12’er maçla ilk turda 72 maç seyrederiz. İkinci tura yine 16 takım (İlk 2 ve en iyi 4 üçüncü) yükselir. Toplam maç sayısı 88 olur.
Peki bu kadar maç için zaman yeter mi ? İşte en zor yanı da bu... En az 1,5 ay lazım. Belki başka formüller denenir. Denenmeli!
Yeniden yargılanma üzerine
İstanbul Barosu Spor Hukuku Komisyonu Başkanı Alpay Köse’ye sordum son kararı.
Özetle şunları açıklıyor:
1. Yargıtay kararından sonra yeniden yargılanma kararı alınması, ancak yeni deliller dolayısıyla mümkün olabilir. Fenerbahçe, Karabükspor maçıyla ilgili yeni deliller sunacak. Yargılamanın bu maç üzerinde yoğunlaşması beklenir.
2. Tapelerin delil olarak kabul edilmemesi sonradan çıkan bir yasa ile kesinleşti. 16. Ağır Ceza’daki ilk yargılamada tapeler, kabul edilebilir delil statüsündeydi. Ceza Hukuku’nda delilin sonraki durumu dikkate alınmayabilir.
3. Trabzonspor Kulübü, 13. Ağır Ceza’nın kararına itiraz ettiği için davaya 14.
Ağır Ceza Mahkemesi bakacak.
4. İç hukuktaki yargılama ve hükümlerin İsviçre Federal Mahkemesi’ni etkilemesi yüksek bir olasılık değildir.
Ben de derim ki: Sabredip bekleyelim.. Bu bekleme sürecinde sessiz ve sakin olup yargıyı dıştan etkileyecek eylem ve söylemlerden uzak duralım.. Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım, hukuk mücadelesinde önemli bir ilerleme sağlamıştır. Yanlış tutum ve davranışlarla geriye düşmemek gerekir. Sorumluluk hepimize ait.