Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cebinde hukuk diploması ve avukatlık lisansı, elinde gitarı var.. Hem rock müzik yapabiliyor, hem de evrensel hukuk konusunda entellektüel tartışmalara girebiliyor.

Slaven Bilic hukuk ve müzik konusunda para kazanabileceği halde kariyer için başka bir alanı seçmiş... Profesyonel futbol oynamış, Premiership’te top koşturmuş. Başarılı bir antrenörlük geçmişine sahip olmuş. Özellikle Hırvatistan Milli Takımı’nın başındayken Türkiye’ye karşı dramatik bir maç kaybetmiş (2008 Avrupa Futbol Şampiyonası)), sonra bir play off eşleşmesinde Türkiye’yi saf dışı etmiş (2012 Avrupa Futbol Şampiyonası).. Kulüp kariyerine bakıldığında Lokomotiv Moskova’da başarılı olduğu söylenemez. Lig dokuzunculuğu ne onun ne de Ruslar’ın kabul edebileceği bir dereceydi.

Haberin Devamı

Slaven Bilic, iki yıl önce işte bu tabloyu ardında bırakarak Beşiktaş’a geldi. Heyecanlı, derin bir felsefe sahibi, samimi ve sevimli bir adamdı. Beşiktaş’ın stat inşaatı dolayısıyla “yuvasız kuşlar gibi” çıktığı yolculuklarda en güvenilir yoldaşlardan biri oldu. Saha kenarındaki kulübenin önünde ayakta durup vücut diliyle gerilen, coşan, öfkelenen, tartışan ve bu nedenle hakemler tarafından sık sık tribüne gönderilen bu adam için “kendini yönetemiyor” demiştim. Kendini yönetmeye başladı. Yine de dürüst ve güzel adamdı. Şu Süleyman Seba sezonunun birer puan aralıklarla sıkışan şampiyonluk yarışını, öteki iki meslektaşı (Hamza Hamzaoğlu ve İsmail Kartal) ile birlikte kirletmeden, germeden taşımaya çalıştılar. Ama Bilic meslektaşlarından geride kaldı, yarışı ilk kaybeden o oldu.

Şimdi geriye dönüp baktığımda, ligin ilk yarısında 38 puan toplayan Beşiktaş’ın ikinci yarıda oynanan 15 maçta güç halle ancak 28 puan kazanabildiğini görüyorum. Rakipleri ivmelenip (Galatasaray 35/Fenerbahçe 31) Şampiyonlar Ligi biletlerini kestirirken Beşiktaş lig üçüncülüğüne demir atmış, son üç maçta kaybettiği 7 puanla hayal kırıklığı yaratmış durumda.

Seni özleyeceğiz

UEFA Avrupa Ligi’nde çeyrek finale kadar yükselip Club Brugge karşısında yaşattığı büyük hayal kırıklığından sonra futbolcularıyla birlikte ligde gösterdiği performans Bilic adına gerçekten yürek yakıcı.

Haberin Devamı

12 gün önce ligde liderlikle gururlanan Beşiktaşlılar, arada koşulan sıkıştırılmış “tırmanma etabı”nda 7 puan kaybettiler. Galatasaray’la oynanacak derbinin de anlamı havaya uçtu.
Slaven Bilic’in hayatını zenginleştiren, değerli kılan hukuk ve müzik alanındaki derinliğine karşılık “Keşke işini - antrenörlüğü - de iyi yapsaydı” diyenler var... Sert bir değerlendirme. Ama çok da haksız sayılmazlar.

Bilic derbileri kazanamadı. Beşiktaş’a liderlik heyecanını aşıladı, şampiyonluk sevincini sunamadı. Elindeki futbolculardan yüzde yüz verim aldığı da söylenemez. Bazılarını kazanırken çoğunu kaybetti.

Özetle Bilic’le vedalaşma zamanı geldi. Teşekkürler, yolun açık olsun Bilic... Güzel adamdın... Seni sevdik, özleyeceğiz. Başka takımlardaki başarını gözleyeceğiz!

Yeni hoca ve transfer

Beşiktaş’la Bilic, beklendiği gibi vedalaşırsa, Beşiktaş için en önemli sorun yeni teknik direktörün belirlenmesi olacak. Bildiğim kadarıyla Başkan Orman, sezon içinde Mircea Lucescu ile iki kez görüşmüş... Bu seçeneğe itiraz etmem. Lucescu hem deneyimli, hem de Beşiktaş’ı, rakiplerini ve Türkiye’yi iyi tanıyor. Antrenörlük kariyerinin en olgun döneminde Beşiktaş ondan yararlanabilir.

Haberin Devamı

Ama başka yabancılara yönelmek Beşiktaş’a yol ve zaman kaybettirecek rizikolu bir arayış olur. Türkiye’yi ve Süper Lig’i tanımayan bir hocanın başarı şansı kısıtlı. Beşiktaşlı bazı yöneticilerin Mustafa Denizli, Ertuğrul Sağlam ve Şenol Güneş alternatiflerini de tartıştığını duyuyorum. Bence en gerçekçi arayışlar buradadır.

Öte yandan transfer de Beşiktaş için en sıkıntılı işlerden biri. UEFA ile yapılan anlaşmaya göre oyuncu satmadan yenisini almak mümkün değil. İzleme komitesi ile menajer tavsiyeleri de yöneticileri yanılgıya düşürebilir. Sivok, Atiba gibi oyuncuları kadroda tutmak, genç ekibin bütünlüğünü bozmadan iyi bir hazırlık planlaması yapmak gerek.

Finalde ilk Türk takımı

Berlin’deki Barcelona-Juventus Şampiyonlar Ligi finalinde Cüneyt Çakır düdük çalacak. Bahattin Duran, Tarık Ongun yardımcılıklarını, Hüseyin Göçek ve Barış Şimşek 5. ve 6. hakemlik görevlerini üstlenecekler. Maçın dördüncü hakemi İsveçli Jonas Eriksson... Bu gurur finalinin yanisi şu: Şampiyonlar Ligi finaline (tek yabancıyla) çıkan ilk Türk takımı hakemlerimiz oldu. Bu yıl ligimizde hatalarıyla başımızı döndüren Türk hakemlerinin, uluslararası arenada başımızı dik tuttuğunu da unutmayalım. Bu arada... Serdar Çakır’ı da kutlayalım. Keşke her baba böylesine kendini aşan güzel evlatlar yetiştirse. Ne mutlu sana!

KINAMA

Feribotta Emre Belözoğlu’na küfür ve hakaret edenleri, hır çıkaranları en yalın biçimde kınıyorum. Önüne ardına mazeret katmadan, çamura yatmadan!