Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yabancı futbolcu sınırlaması kalktı ya, gazetelerde her sabah yeni bir transfer bombasıyla gündemin peşine düşüyoruz.

Samuel Eto’o’dan Ronaldinho’ya Robin Van Persie’den Lukas Podolski’ye kadar adı ünlenmiş bir yığın futbolcu, Türkiye’de “piyasa” yapıyor.

Elbette küresel futbol kültüründe alışmamız gereken bir durum. Hatta bu kültüre hazırlıksız yakalanarak bir şok yaşadığımız, bir sürü darbe yediğimiz de bilinen bir gerçektir. 14 yabancıya kadar kapıları açan yeni statüden sonra transfer defterinin kapağı hep dünya atlası ile açılıyor. Kamerun, Brezilya, Danimarka, İsveç, Norveç... Haritaya parmağınızı rastgele basın, en azından niyet ve pazarlık aşamasında bir sürü futbolcu bulacaksınız.

Haberin Devamı

Yabancı futbolcuların Türkiye’yi tercih etmesinde elbette önemli bir cazibe var: Yüzde 15 vergi oranı. Avrupa ülkelerinde yüzde 43 ile 56 arasında değişen oranlar, Türkiye’de basit bir KDV hesabına iniveriyor. Kaldı ki o vergilerin de futbolcular tarafından değil, kulüpler tarafından ödendiğini de iyi biliyoruz.

Transfere 100 milyon

Bu yıl transferin görünüşe göre en “hovarda” diyebileceğimiz kulüp Fenerbahçe. Sarı - lacivertliler, Başkan Aziz Yıldırım’ın aylar önceden hazırlandığı belli olan yeni stratejik planlamasıyla transfere 100 milyon TL. ayırmış durumda. İhtiyaca göre bu bütçe artabilir. Eski - emektar futbolculara yol gösterilirken, Danimarkalı Kjaer için Lille’e 7 milyon 650 bin Euro bonservis parası ödenecek. Kendisine verilecek para tartışmalı. 4 yıllık kazancı da hesaplandığında Fenerbahçe’ye maliyeti 70 milyon TL olacak.

Fenerbahçe’nin Portekizli Nani’yi de Manchester United’den kadroya katma hesapları yaptığını dikkat alırsak, “çılgın bir zenginlik”le karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz.

Galatasaray’a dönersek... Dursun Özbek’in inşaata ve betona dayalı projeleri var. Bunlardan otel projesi Galatasaray’a 5 milyon dolar getirecekmiş. Hasnun Galip’te dikilecek yeni bina da hediye kutusundaki bir başka proje. Ama tasarılardan gerçeklere bakarsak... Galatasaray emektar kaptanı “Reyiz”e, yani geçen yılın yarısını kadro dışında yaşayan Sabri Sarıoğlu’na 4.8 milyon TL. garanti olmak üzere iki yıl için yaklaşık 12 milyon liralık bir imza attırdı. Sabri’yi severim. O’nun “Galatasaray’ın ruhu” olduğuna inanırım. Kulübünde son imzayı attığını düşünürsek, ölçülemeyecek değerdeki ruhun iki yıllık bedeli yine de bana “çılgın” rakamlarla görünüyor. Galatasaray Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan katılarak en az 20 milyon Euro’yu kasasına koyacak. Yani şimdiden “zengin” sayabiliriz onu. Ama çilek - milek hesabına girmeden sadece şu Sabri imzasıyla “zengin bir çılgınlık” gösterisine hazır olmamız gerektiğini söyleyebilirim.

Haberin Devamı

Eli kolu bağlı

Çılgın zenginlerden akıllı yoksula, Beşiktaş’a dönelim... Fikret Orman ve arkadaşlarının eli - kolu UEFA tarafından bağlanmış durumda... Bonservis ücreti ödeyerek transfer yapmaları, ancak futbolcu satışından elde edebilecekleri bonservis gelirine bağlı. Kısacası, Demba Ba ve Gökhan Töre’nin satışı gerçekleşirse, o parayı akıllıca kullanıp piyasaya girebilir Beşiktaş. Bir de şöyle bir durum var: Bu iki futbolcu “satılık mal statüsünde” vitrine konmuş durumda. Oysa Beşiktaş’la bir sorunları yok. Satılmadıkları takdirde, kendilerini “iade gazete” gibi değersiz hissedebilirler. Şenol Hoca, bu hissin ortadan kalkması için dikkatli olunmasını bekliyor. Beşiktaş 1 sağbek, 1 stoper alacak, kalecilerin durumuna da bakacak. Fizik sorunları yoksa Tolga da Cenk de devam edecek. Aksi halde yerli bir kaleci bakılacak. Akıllı ve ölçülü bir anlayış.. Çünkü Beşiktaş’ın “çılgınlık” şansı yok... Hem de hiç yok!

Haberin Devamı

Karşıyaka’da İzmir’in gülü

Gazeteciliğin ilk yıllarında merhum Özden Alpdağ ve Oktay Köse ağabeylerle aynı sokakta, Alaybey’de otururduk. Karşıyaka’nın havasını da insanlarını da çok severim. İzmir içinde ayrı bir İzmir’dir Karşıyaka...

Türkiye’de gerçek anlamda spor kulüplerini sayarsanız, ilk sıralara Karşıyaka’yı koymanızı da öneririm. Basketboldan futbola, yüzmeden yelkene kadar gönüllü komiteler ve sponsorlarla İzmir’in sesini duyurur Karşıyaka!

Pınar Karşıyaka, Dixon ve Palacios... İnanç, Erkan, Soner, Barış, Strawbery ve ille de Coach Ufuk Sarıca’dan oluşan bir başarı öyküsü yazdı. Basketbol Türkiye Ligi’nde 28 yıl aradan sonra ikinci kez şampiyon oldu... Ufacık bütçeyle devleri yenip bu işin sadece para olmadığını anlattılar cümle aleme!

Şimdi sırada EuroLeague var. Karşıyaka ve İzmir bunu hak ediyor... Olmazsa üzülürüm ve Lavtacı Hristo’nun sitem dolu şarkısını söylerim!