Gündem Batı Trakya Türkü asimilasyona direndi

Batı Trakya Türkü asimilasyona direndi

10.12.2017 - 01:30 | Son Güncellenme:

Yunanistan’daki Batı Trakya Türk Azınlığı’nın sorunları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Gümülcine ziyaretiyle yeniden gündemde öne çıktı.

Batı Trakya Türkü asimilasyona direndi

Yunanistan, uzun yıllar Batı Trakya’daki Türk varlığını zayıflatmak için asimilasyon ve göç etmeye zorlama politikalarını yaşama geçirdi.

Haberin Devamı

150 bin Türk

Batı Trakya bölgesi Gümülcine, İskeçe ve Dedeağaç olmak üzere üç ilden oluşuyor. Yunanistan’ın sistemli baskı politikaları sonucu, Dedeağaç ilinde yaşayan Türklerin sayısı, parmakla sayılacak kadar azaldı. Türk nüfusu, Gümülcine ile İskeçe’de yoğunlaşıyor. Bugün bu iki ilde yaklaşık 150 bin Türk’ün yaşadığı tahmin ediliyor. Yunanistan, Türk kitlenin asimilasyonunun zor olduğunu gördüğü için bu politikasının yanında yıllardır göç ettirme politikasına da ağırlık verdi. Baskı politikasında; eğitim, dini kurumlar, sosyal, kültürel ve ekonomik araçları kullandı. Türk azınlığının haklarında, Lozan Antlaşması ile 1913 Atina anlaşması iki önemli hukuki metni oluşturuyor. Ancak Yunanistan, uygulama ile bu antlaşmaları sürekli deldi. Yunanistan’ın Türklere yönelik baskı politikalarını ve haklarını tanımama uygulamalarını şöyle özetleyebiliriz:

Haberin Devamı

Kitaplar engellendi

Antlaşmalar gereği Batı Trakya’da Türklerin eğitimi için ilkokul düzeyinde azınlık okulları bulunuyor. Bu okullarda bazı dersler Türkçe bazı dersler de Yunanca veriliyor. İlk yıllarda bu okullara Türkiye’den öğretmen ve ders kitapları gönderiliyordu. Ancak Yunanistan, Türkiye’den kitap ve öğretmen gönderilmesini engelledi. Azınlık okullarında uzun yıllar bazı dersler boş geçti. Ayrıca biri İskeçe’de biri Gümülcine’de iki azınlık lisesi de bulunuyor. Eğitimle ilgili engellemeler, çocuklarının geleceğini düşünen ailelerin buradan göç etmelerindeki etkenlerden birini oluşturdu.

Tarlası alındı

Batı Trakya bölgesi bilinçli olarak geri bıraktırıldı. Çoğunluğu çiftçi olan Türkler üzerinde farklı araçlarla ekonomik baskı uygulandı ve refah düzeylerinin Yunanistan ortalamasının çok altında kalmaları sağlandı. Türk esnaf ise sürekli ceza tehditi altında tutuldu. Bazı dönemlerde, insanların evlerinin akan damını onarmasına bile ceza kesilerek, farklı baskı metodları uygulandı. Ayrımcılık yapılarak Türklerin kamusal alan içinde çalışmalarına izin verilmedi. Farklı gerekçelerle zaman zaman tarlaları ellerinden alındı.

Başmüftü atanmadı

Haberin Devamı

1913 Atina Anlaşması ile Batı Trakya Türklerine dini ve özel medeni hukukları açısından müftülük teşkilatlanması hakkı verildi. Müftüler; evlenme, boşanma, nafaka ve miras konularında yetkili olacaktı. Gümülcine, İskeçe ve Dimetoka’da üç müftülük kurumu tesis edildi. Bu müftüler, Türk azınlığının oyları ile seçilecekti. Ancak Yunan yönetimi, 1980’li yıllardan itibaren seçilen müftüleri tanımamaya başladı. Yerlerine ise atama yaptı. Ancak Türk halkı bu atanmış müftüleri tanımadı. Antlaşmaya göre üç müftünün üzerinde bir başmüftü olacaktı. Başmüftü, üç müftünün seçtiği üç aday arasından Yunan makamları tarafından atanacaktı. Ancak Yunan yönetimi, bugüne kadar başmüftü ataması yapmadı. Bunun söylenmeyen nedeni ise Batı Trakya Türklerinin birleştirici bir önderinin ortaya çıkması ihtimaline dayalı endişeydi.

Türk diye hapis

1989’da Sadık Ahmet ile Ahmet Faikoğlu bağımsız milletvekili seçilerek parlamentoya girdi. Bunun üzerine Türklerin bağımsız milletvekili seçememeleri için ülke genelinde bütün adaylara yüzde 3 seçim barajı uygulamasına gidildi. Batı Trakya’nın efsanevi liderlerinden Sadık Ahmet, Selanik Cezaevi’ne gönderilirken, “Türk olduğum için hapse gönderiliyorum. Burada Türk olduğumu ve öyle kalacağımı tekrar ediyorum” demişti. Sadık Ahmet’in hayatını yitirdiği trafik kazasıyla ilgili şüpheler hala aydınlığa kavuşmadı.

Haberin Devamı

Uzun yıllar Bulgaristan sınırındaki dağ köyleri bölgesi komünist tehdit bahanesiyle, “Yasak Bölge” ilan edilerek, Türkler ile Pomak halkının kaynaşmaları önlenmek istendi.