Bertan Kaya

Bertan Kaya

bertan.kaya@hotmail.com

Tüm Yazıları

Seyit Mehmet Özkan

Kimilerine göre çılgın bir spor adamı. Kimilerine göre ise Türk futbolunun kurtuluşunun, hatta yükselişinin öncüsü.

Bana göre ise bir futbol adamından ötesi, bir yönetim ve strateji dehası. Neden mi? Anlatayım.

Geçtiğimiz hafta Altınordu Futbol Kulübünü ziyaret ettim. Kulübün tarihi, tesisleri, ilkeleri, hedefleri, futbolcu yetiştirme modeli, antrenman sistemi, gelir modelleri ve diğer pek çok konu ile ilgili kulübün İcra Kurulu üyesi ve kulüp iletişim sorumlusu sevgili Ali Ergöçmez'den bilgi aldık. Kulübün vizyonu, planları ve geleceğe yönelik yatırımları hakkında da bilgilenmiş olduk.

Haberin Devamı

Tüm bu gelecek hayalleri çerçevesinde şekillenen vizyon ve planların mimarı Türk Futbolu için büyük bir şans olan Seyit Mehmet Özkan. Daha küçük yaşlarda aşık olduğu futboldan, aile baskıları nedeniyle uzak kalmış ve aktif olarak oynayamamış ancak kendisine daha küçük bir çocukken büyük bir hedef koymuş; "ben bu ülkede çocukların özgürce ve baskıdan uzak top oynamasını sağlayacağım. Onlara keyif alacakları şekilde top oynatacağım".

Büyümüş, çok önemli okullardan mezun olmuş, aldığı eğitim, babasından kazandığı beceriler ve iş disiplini, geliştirdiği yetenekler ve risk alma becerisi ile iş hayatında çok başarılı olmuş. Kendi kurduğu ve büyüttüğü şirketini kurumsallaştırmış, tıpkı bugün Altınordu'da yaptığı gibi sistem ve düzene oturtmuş ve kendisine küçükken verdiği sözü tutmak için futbol dünyasına girmiş.

Önce bir futbol projesi olarak Bucaspor ile başlamış. Kafasında tamamen yerli futbolcu yetiştiren bir "futbolcu fabrikası" kurma fikri var. Bucaspor'a önemli yatırımlar yapmış, iyi bir ekip ile kolları sıvayarak hayalini gerçekleştirmeye çalışmış. Bu gidilen yolda Salih Uçan'ın yetiştirilmesi ve satışı ile erken bir başarı sağlanmış. Ancak Seyit Mehmet Özkan'ın bir şartı var. Kazanılan paraların belirli bir bölümünün tekrar altyapıya harcanmasını talep etmiş. Buca yönetimi kabul etmemiş. Bu fikir ayrılığı, fiziksel ayrılığa dönüşmüş. Başkan, alacağı yüklü bir miktar borcu bırakarak, karşılığında 80 genç futbolcunun hakları ile kulüpten ayrılmış ve sevgili Ali Ergöçmez'in ifadesi ile "sıfır tesis, on taraftar ve seksen küçük ve genç futbolcu" ile Altınordu'yu kurmuş. Bucaspor'dan alacağı öyle büyük ki, o dönemki yönetim Başkan'ın bu 80 gencin alıp gitmesine üzülmemiş bile. Oysa o gençler arasında Çağlar'lar, Cengiz'ler ve diğerleri var.

Haberin Devamı

Altınordu Futbol Kulübü

2012'de başlayan Altınordu macerası önce ne tesislerle, ne parayla, ne futbolcularla, ne de başarı hedefleri ile başlamış. Önce ilkeler ortaya koyulmuş. Bunlar arasında en önemlileri "iyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu". yetiştirmek, sadece yerli ve genç kaynaklar ile sportif mücadele vererek yabancı oyuncu olmadan yarışmak, başarıyı tamamen yerli kaynaklar ile yakalamak, Türkiye'nin ve dünyanın futbolcu fabrikası olmak, kulüp değerlerini yaşatmak ve her ne pahasına olursa olsun dürüst yarışmak. Kulübün vizyonu, misyonu, değerleri ve hedefleri internet sitesinde mevcut. Bakmanızı öneririm.

Altyapı modeli olarak Dortmund, Hoffenheim ve Atletico Bilbao gibi modeller incelenmiş. Elbette oradaki sistemler birebir örnek alınmamış; Türk kültürü, örf, adet ve gelenekleri ile kendine özgü unsurlar da dahil edilerek, özgün bir "Altınordu Modeli" üretilmiş. Bu model, Çağlar, Cengiz, Barış, Berke, Erce ve daha nice genç yeteneği kazandırmaya odaklı, sistem ve insanı en uygun şekilde harmanlayan bir mükemmellik modeli.

Haberin Devamı

Başkan Seyit Mehmet Özkan'ın bir prensibi var. Satılan her futbolcudan elde edilen gelir, yine kulübe ve gençlere yatırıma aktarılıyor. Kulübe tesis, sporcu hastanesi, ekipman, teknoloji, uzmanlık hizmeti alımında, gençlerin yurt dışı turnuvalara götürülmesinde kullanılıyor.

Bir piramit şeklinde tasarlanmış olan yetenek kazandırma modeli ile Futbol Okulları, Futbol Okulları Elit Gruplar, Futbol Eğitim Kurumu, Futbol Meslek Okulu ve Hazırlayıcı Takımlardan oluşturulan U8'den U19'a kadar takımlar oluşturuluyor ve gençler piramidin en altından en üstteki A Takıma kadar uzanarak, yetenek havuzunda en tepeye kadar çıkabiliyor. Elbette her aşamada Türkiye'nin dört bir yanında yetenek izleyen ve kulübe kazandıran muhteşem scout ekibi de, havuzun devamlı yetenekler ile dolmasını sağlıyor.

Kusursuz bir vizyon ve çok iyi tasarlanmış bir model.

Geçen sene yabancı sınırlaması tartışılırken, tüm spor medyası yabancı sınırı olmasın diye hep bir ağızdan koro olarak yabancı isterük diye bağırırken, pek çok spor yazarı beni eleştirirken, ben köşemde bu konuda 3 yazı yazmış ve yabancıya hayır demiştim. Altınordu modelini örnek göstermiştim. Futbolumuzun çıkışının bu olduğunu ortaya koymuştum.

Zaman beni nasıl da haklı çıkarttı.

Çağlar Söyüncü Bundesliga'dan Premier Lig'e transfer olurken, Altınordu'ya da müthiş bir para kazandırıyor. Barış ve Berke'den elde edilen gelirler ile Erce'den elde edilmesi beklenen gelirleri de toplarsanız, Altınordu bu sene müthiş bir gelir elde etmiş olacak. Sonrası mı? Tabi ki bu gelir Başkan Seyit Mehmet Özkan ve CEO Barış Orhunbilge tarafından yine yatırıma yönlendirilecek. Çünkü Altınordu gençlere yatırım dışında farklı bir ajandası olmayan tam bir eğitim kurumu. Sırada dünyanın en büyük sporcu hastanesi yatırımı var. Altınordu'da kazanılan hiç bir kuruş kasada durmuyor, sürekli yatırım yapılıyor.

Üstelik de kulüp yayın, stadyum, ticari ürün gelirleri olmadan, sadece futbolcu satışları ve Başkan Özkan'ın hibe ettiği kaynaklar ile dönüyor. Muazzam tesisler, lojmanlar, teknolojik araç ve ekipmanlar, kulüp personelinin maaşları, A takım ücretleri, transferler, seyahat ve turnuvalar, okullara yapılan yardımlar, tüm diğer sabit kıymet yatırımları vs. düşünülünce, başarının büyüklüğü de ortaya çıkıyor.

Bu bir para değil, yürek ve cesaret meselesi diyor Sayın Başkan.

Şimdi bu vizyonun ne derece önemli olduğu dört büyüklerin borç batağına düşmesi ile anlaşıldı. Önce Fikret Orman, sonra da Ali Koç Türk futbolunun çıkışının gençlerde olduğunu, genç futbolcu yetiştirme ve satmanın en önemli yönetim vizyonu olduğunu gördüler.

Türkiye'nin Altınordu'su

Altınordu kendisine hedef olarak 2020'de Süper Lig'de olmayı, 2023'te ise tamamen öz kaynakları yani kendi yetiştirdiği futbolcuları ile Avrupa'da oynamayı koymuş. Bu hedefler tutacak mı zaman gösterecek ama Altınordu ortaya koyduğu vizyon ile daha şimdiden, 2018 yılında bir dünya kulübü olacağına dair sinyalleri ortaya koyuyor. Kalpleri kazanıyor.

Bu takım yüzde yüz yerli ve milli. Bu nedenle de sloganı Türkiye'nin Altınordu'su. Sanıyorum ki Türkiye'de tartışmasız olarak herkesin gönlünü fetheden kulüp oldular. Çünkü bizim geleceğimizi yetiştiriyorlar. Çünkü bir futbol kulübünden çok öteler. Bir eğitim kurumu demek daha doğru olur.

Türkiye'de kim hangi takımı tutarsa tutsun, belki de ikinci takımı Altınordu olmalı.

Türkiye bir futbolcu yetiştirme ülkesi olmalı diye yazdım belki de 10 defa. Türkiye'nin spor ekonomisi açısından çıkışı burada. Eğer Altınordu gibi projeler çoğalır ise, petrole ihtiyacımız kalmaz. Sadece futbolcu ihraçları ile ekonomimize büyük bir katkı sağlarız.

Altınordu bu sebeple çok ama çok doğru bir proje.

Bu Güzel Projeye Sahip Çıkalım

Ancak tıpkı güzel ülkemiz gibi bu projenin mimarları da yalnızlar. Desteğe ihtiyaçları var. Seyit Mehmet Özkan ve son derece özverili ekibinin Türk futbolseverlerinin ve 81 milyon insanımızın desteğine ihtiyaçları var. Bu yolda kiminin mali, kiminin manevi desteği gerekiyor. Mali destek derken de Sayın Başkan asla futbolun ruhunu ve romantizmini zedeleyecek, kulübü bağımsızlığından edecek büyük sponsorluklar peşinde değil. Gönüllü, küçük, sevgiyle yapılan katkılar gerekiyor.

Tam bu noktada benim aklıma kulübün 2018-2019 formaları geliyor. Su, ateş ve hava temalı muhteşem formaları var bu sezon Altınordu'nun. Yerli değerleri, gençlere güveni, geleceğe yatırımı, futbolun romantik yönünü, saflık iyilik ve temizliği, dürüstlük ve ülke sevgisini, sporun birleştirici gücünü ve sevgiyi sembolize eden Altınordu'nun bu muhteşem tasarımlı formaları sizce de iyi bir başlangıç olmaz mı?

Belki de destek amaçlı alınacak her forma, yeni bir Çağlar, yeni bir Cengiz demek olacak. Sizce de bu fabrikanın bacalarının tütmeye devam etmesi ve ülkemizin gururu olması harika olmaz mı?

Not: Benimle iletişimde kalmak için twitter dan takip edebilirsiniz. https://twitter.com/bertankaya