Bilal Meşe

Bilal Meşe

bmese@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bazı deyimlerimiz vardır, güne dair gelişmelere ‘ışık’ tutar. Örneğin, ‘çizmeyi aşmak’ gibi... Yetkili olmadığı konularda ahkam kesenlere hep bu deyişi anımsatırız.
Futbolda ikinci baharını yaşayan, hatta Beşiktaş’ta yeniden doğan Mario Gomez... Kişiliği, futbol kalitesi tartışılmaz. Eee bir de gol kralı... Gomez, Beşiktaş’ın yıllardır aradığı forvet tipidir. Kartal’ın 7 yıllık şampiyonluk hasretini bitirmesine, attığı gollerle müthiş katkı yapmıştır, yadsıyamayız. Ancak başarıyı bir kişiye endekslemek de futbolun ruhuna terstir, bunun da altını çizmeliyiz.
Mario Gomez disiplini ve profesyonelliği ile örnek bir krampondur, eyvallah... Ne var ki, Gomez’in takımda kalıp, kalmayacağı henüz netlik kazanmadı. Alman oyuncunun, “Başkanla konuştum, Şampiyonlar Ligi’nde oynayacağımızı ve yatırım yapılması gerektiğini söyledim. Gelecek sezon planlaması ve transfer politikası beni tatmin ederse, burada kalma konusunda iyimserim” şeklindeki sözleri hem yadırgandı, hem de tepki aldı.
Bu söylemler ülkemizde karşılık bulmayabilir, doğaldır... Ne var ki, Gomez’in bunları söylerken kötü niyetli olduğunu asla düşünmüyorum. Kadronun Devler Ligi için yeterli olmadığını cümle alem biliyor! Yani; kaliteli transferler şart, aksi taktirde o kulvarda başarıları yakalamak hayalden öteye gitmez. Beşiktaş’ın bu kadrosu iç hatlarda hep zirveye oynar, ya Şampiyonlar Ligi’nde? Alman oyuncuyu bu iyi niyetli geleceğe dönük düşüncelerini söylemesi hiç de ayıplanacak bir şey değil.
İşin özeti, iyi bir profesyonel olan Gomez’in niyeti başkan ya da teknik adamın işine karışmak değil... Özgür ortamda herkes düşüncesini ortaya koyabilir. Gomez de bunu yaptı. Yani, Devler Ligi’nde misafir değil, kalıcı olma adına söylemlerdir bunlar.
Gelelim, kalıp kalmayacağına... Anımsayın, Gomez, Kartal’a kanat çırparken, eşini çok zor ikna etmişti. Bildiğim kadarıyla şimdi eşi İstanbul’dan ayrılmak istemiyor, hatta direniyor!
Haa giderse ne olur? Başkan Orman ve teknik direktör Şenol Güneş’in mutlaka B planı vardır, onu devreye sokarlar. Burası Beşiktaş, bir Gomez gider, bin Gomez gelir! Kişisel düşüncem kalırsa iyi olur. Çünkü taraftar bağrına bastı, seviyor, tepeden - tırnağa golcü, takımla uyumu müthiş, Ümraniye’de çevresine pozitif enerji yayıyor.

Haberin Devamı

Geçmiş olsun Rado
Rıdvan kardeşimin rahatsızlığını İngiltere’de öğrendim, çok üzüldüm. Rado’nun birçok oyuncu gibi bende özel yeri vardır. Rado güçlüdür, öyle kolay, kolay pes etmez. Onun yeniden sağlığına dönmesi için dualarımızı eksik etmeyeceğiz. Geçmiş olsun, acil şifalar dilerim kardeşim...

Haberin Devamı

Orman ve Güneş
İnönü Stadı’nda önceki gün Başkan Fikret Orman ve Şenol Güneş ile buluştuk. Kimse kusura bakmasın, o mabedin adı gönlümde hep İnönü Stadı olarak kalacak. Çünkü orada 43 yılım geçti. Zaman tüneline girdim, acı-tatlı anılarımla dopdolu koca yıllar film şeridi gibi gözümün önünden, akıp gitti. Çıraklık ve ustalık dönemlerim hep o mabedde gerçekleşti.
Neyse duygusallığı bir yana bırakalım, Başkan Orman ve Güneş hocam ile buluşmamıza gelelim. Bizim kulvarda yarış hiç bitmez, hep ipi göğüslemek için uğraş veririz. Bazen geri kalırız, bazen rakiplerimize fark atarız.
Dile kolay 7 yıllık bir özlemi söz konusuydu Beşiktaş’ın... Şampiyonluğunu ilan etmesine karşın Kartal, yazılı ve görsel medyada hep zirvede... Doğal... Kendi kulvarlarında fark yaratan, çoğuyla omuz-omuza çalıştığım meslektaşlarımın yaptığı özel işleri de keyifle okuyorum, düşüncelerine, ellerine sağlık, hepsini kutluyorum.
Bizler de bir şeyler üretmenin heyecanıyla Başkan Orman ve Şenol Güneş’i o anlamlı kupayla birlikte, kol-kola, omuz-omuza görüntülemek istedik. Sağolsunlar, kırmadılar, geldiler. İnönü’deki tarihi buluşmayı sayfalarımıza taşıdık. Bu oluşumda emeği geçen takım arkadaşlarımız usta objektif Doğan Çil, Cengiz Malgır ve çıraklıktan ustalığa emin adımlarla yürüyen Serdar Sarıdağ’ı da kutluyorum.
Biz de ‘gözlemci’ olarak yerimizi aldık, karelere girdik... En çok dikkatimi çeken Başkan Fikret Orman ve Şenol Güneş’in birbirlerine davranış biçimleriydi. Birbirlerine saygıları, sevgileri ve sarılmaları müthiş ‘dostluk’ içeriyordu. Göstermelik değil, buram buram samimiyet kokuyordu. Bu tablo çok hoşuma gitti. Belli ki, Akaretler-Ümraniye hattında da müthiş bir takımdaşlık, sevgi-saygı, güven ve en önemlisi dostluk var. Bu anlamlı şampiyonluğun şifreleri de burada yatıyor zaten, fazla söze gerek var mı?