Gündem BU YAPI NASIL GÖRÜLEMEZ?

BU YAPI NASIL GÖRÜLEMEZ?

31.07.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

‘Fetullahçılar herkesi aldattı’ diyen Zübeyir Kındıra, ‘1999’da bir gazeteci olarak devletin arşivlerinde bu örgütün gerçek yüzünü gösteren belgeleri bulabiliyorsam yetkililer bunu nasıl görmez ve kandırılırlar?’ diye konuştu

BU YAPI NASIL GÖRÜLEMEZ

Zübeyir Kındıra, 1979 yılında girdiği Polis Koleji’nin ardından Polis Akademisi’ne devam etti. Ancak 4’üncü sınıf öğrencisiyken akademiden atıldı. Daha sonra gazetecilik yapmaya başlayan Kındıra, kolej ve akademi yıllarında Gülen grubunun faaliyetlerine dair gördüklerini ve yaşadıklarını kitaplaştırdı. ‘Fetullah’ın Copları’ adlı kitabı bu alanda yazılmış ilk ve en detaylı kitaplardan biri oldu. Kındıra, 15 Temmuz’u ve ‘FETÖ’ yapılanmasını Milliyet’e değerlendirdi.
AVCI VE UZUN MASUM DEĞİL
“Hanefi Avcı, Sabri Uzun, Emin Arslan gibi bugün FETÖ’ye bayrak açtığını, mücadele ettiğini söyleyerek ahkam kestiğini söyleyen adamlar, zamanında FETÖ’nün şakirtlerini kendi personelleri olarak göreve getirip yıllarca koruyup kollayıp at koşturmasına göz yummuş, desteklemiş insanlar. Makam uğruna bunları görmezden gelmişlerdir. Atatürkçü çocuklara ‘deli’, bunlara ‘namaz kılan, dindar, veli’ demişlerdir. Her üçüne de tek tek sordum. Her üçü de kandırıldık ‘bilmiyorduk, kandırıldık, bunlar PKK’dan daha tehlikeliymiş, geç anladık’ dediler. Ama pişman olmaları suçlarını affettirmez.”
ÜLKÜCÜ’YE PKK’LI DEDİLER
“Başka tarikatlardan, dini gruplardan olanları bile okullardan attırdılar. Her yöntemi kullandılar. Mesela ülkücü kökenli bir arkadaşımın dosyasına PKK’lı notu düştüler. Hepsini okuldan attırdılar. Son dönemde tek tek yapmalarına da gerek kalmadı. Listeler halinde kendilerinden olmayanları tasfiye edip kendi adamlarını yerine getirdiler. Ama öncelik her zaman kendi cemaatleriydi. Hükümete değil cemaate hizmet ediyorlardı. Erdoğan bunu fark ettiğinde ‘kandırıldım’ dedi. Fakat 17-25 Aralık olayı olmuştu. Bundan sonra Erdoğan, emniyetteki Fetullahçı gücü kırmaya çalıştı. Ancak at izi it izine karıştığı için tam olarak bu gücü kıramadı.”
‘MASUM BİR HAREKET’
“Ecevit, dine saygısından dolayı Gülen’in faaliyetlerini masum bir hareket olarak yorumladı. Özellikle yurt dışındaki okulları yararlı bulduğunu söylemişti. Ecevit dürüst bir adam, karşısındakileri de öyle zannetti. Oysa bunlar herkesi aldattı. Erdoğan’ın aldatılması durumu ise daha farklı. 1999’da bir gazeteci olarak devletin arşivlerinde bu örgütün gerçek yüzünü gösteren belgeleri bulup yayımlayabiliyorsam, devletin tüm istihbarat birimlerini yöneten bakanlar, başbakanlar nasıl görmezler de kandırılırlar?”
DERHAL GERİ GETİRİLMELİ
“Önerim, zamanında ‘komünist’ şu bu diyerek teşkilat dışına itilenler, derhal göreve başlatılarak bu mücadelenin onlara bırakılmasıdır. Bu işi en iyi onlar yapar. Çünkü gerçek polis bilgisine sahip insanlar bunlar. Dışarıda FETÖ’nün gazabına uğramış, diş bileyen yüzlerce gerçek polis var. Eğer AKP ve Erdoğan bu mücadeleden galip çıkmak istiyorsa, FETÖ mağduru, Atatürkçü, vatansever, ülkücü ve AKP’li olmadığı için tasfiye edilenleri derhal iş başına getirmeli ve evrensel hukuk ilkelerini işletmelidir. Ayrıca başka bir güce ihtiyacı yok.”
Saldırıya uğradı
Kındıra, önceki gün Bodrum’da bir grubun yumruklu saldırısına uğradı. Kındıra, “Taşeron bir grup güya restorana saldırmak için gelmiş gibi yaparak bana saldırdı. Ciddi şekilde darp edildim. Savcılık soruşturuyor” dedi.
‘1970’ten bu yana polis teşkilatında örgütlüler’
Bu yapı içerisinde ‘abi’ sıfatını alan bir polis memurunun baş komisere talimat verebileceğini belirten Kındıra şöyle devam etti:
“Cemaate önceden girmiş orada ‘abi’ sıfatını almış biri, emniyet teşkilatında polis memuru olsa bile bir baş komisere bir emniyet müdürüne bile talimat verebilir ve de vermiştir. Kaldı ki ‘polis imamı’ da bir sivildi. Bu TSK’da da diğer birimlerde de böyle.
Çünkü örgüt hiyerarşisi her şeyden önce gelir. ‘Bu darbe girişimi henüz sorularla dolu. Tam olarak ne olup bittiğini bilmiyoruz. Sadece sonucu tartışıyoruz. Arkasında kimlerin olduğunu bilmiyoruz. Gülen örgütüne mensup isimlerin bu darbe girişimi içinde yer aldıklarını biliyorum.
Daha önce FETÖ iddiasıyla görevden alınan ve Fetullah’ın elemanı olduğunu bildiğim, kitaplarımda isimleri de geçen 5-6 kişinin EGM İstihbarat Dairesi’ne giderek oraya el koymaya ve işi idare etmeye çalıştıklarına dair somut bilgilerim var.
1970’ten bu yana poliste örgütlüler. Önce eğitim kurumlarında, sonra personel birimlerine yerleştirdikleri ‘şakirtler’ vasıtasıyla her yeri kontrol ettiler. Sonra operasyonel birimlere yerleştirdiler. Hakkari’den Kapıkule’ye kadar, uyuşturucu trafiğinin kontrol edildiği bütün illere Fetullahçı emniyet müdürleri atanmıştır. Hükümet bunu çok sonra fark etmiştir.
İstihbarat Daire Başkanlığı neredeyse 30 yıldır Fetulllahçı polisler vardır. Buna da dönemin hükümetleri çanak tutmuştur.
Turgut Özal’dan bu yana Ecevit dahil herkes destek vermiştir.
Mesut Yılmaz ve Çiller daha yoğun olarak destek vermiştir.
En yoğun desteği de AKP hükümetleri döneminde aldılar.”