Ali Tufan Koç

Ali Tufan Koç

alitufankoc@gmail.com

Tüm Yazıları

Türk erkeğinin dünyasında modaya pek yer yok. Kendine iyi kötü bir tarz, el yordamıyla da 1-2 alışveriş adresi benimseyip defileye gitmeden, “Yeni trend neymiş?” diye meraklan-madan bir ömür geçirebilir


Şehrin tüm kadınları, İstanbul Fashion Week’in yorgunluğunu üzerinden atmadan, 15 Eylül’deki Vogue Fashion Night Out için şimdiden paçaları sıvamış, alışveriş çılgınlığı için geri sayıma başlamışken erkek cephesinden bir astronot konuşuyor: Geçen ay, Marie Claire dergisinden bir mesaj: “Bu sezonun trendlerini erkeklerin gözünden yorumlandığı bir haber hazırlıyoruz. Sezon koleksiyonlarını sizinle paylaşsak bizim için yorumlar mısınız?” “Emin misiniz? Kadın modasından filan anlamam ben.” defansıma karşılık “İşte tam olarak istediğimiz de bu! Erkek bakışı” şeklinde gelen kontraatak karşısında savunmasız kaldım. Görüş aldıkları erkeklere maskülen, fetiş, kürk gibi başlıklar ve bu başlıklarla alakalı yorum yapmaları için defilelerden kareler yollanıyor. Yeni sezon defilelerden kareler önümde, “Bu fotoğrafta ne görüyorsun? Sana ne hissettiriyor?” gibi sorular kafamda, olayın benim açımdan psikolog seansında fotoğraf analiz etmeden pek bir farkı yok.
Fetiş modası mı dediniz? “Erkek gözünde fetiş seksiliğinin de bir sınırı var. Bu yılki fetiş modasına eklenen biraz şeffaflığa bolca kayış/bağcık unsuruna itirazım yok. Fetiş objesi olmak için ille de tasma misali boyna bağlanan aksesuarlara, teninizi kızartacak kayışlara dolanmanıza gerek yok.
Giymesi/çıkarması zor, beş düğümlü-10 kayışlı kıyafetler yerine yalın ama siyah renkte dar kombinasyonlar her daim daha seksi. Puantiye için “Erkek gözüyle puantiye, hiçbir his/heyecan yaratmayan, algıda seksilikten yoksun bir moda kavramı. Hangi erkek, kocaman, renkli bir benekten ibaret bir kız arkadaş ister?” gibi teknik moda bilgisinden yoksun yorumların devamını bu ayki Marie Claire dergisinde bulabilirsiniz.

Haberin Devamı

Meraklanmadan bir ömür
Türk erkeğinin dünyasında modaya pek yer yok. Kendine iyi kötü bir tarz, el yordamıyla da 1-2 alışveriş adresi benimseyip defileye gitmeden, “Yeni trend neymiş?” diye meraklanmadan bir ömür geçirebilir. Her Istanbul Fashion Week’te ortaya çıkan fotoğraf belli: Defilelerde erkeğin yeri yok.
Moda sektöründe çalışan, defileleri takip etmek işinin bir parçası olan tasarımcı, editör, fotoğrafçı, blogger, styling uzmanları dışında kişisel ilgi ve alakasından ötürü moda haftasını takip eden yok. Aynı durumda Vogue Fashion Night Out için de geçerli. Kadınlar şimdiden plan program halinde. Kredi kartları boşaltılmış, mağazalar saptanmış, “Kaçta nereye gidilecek?”lere çoktan karar verilmiş. Sanırsınız istikamet alışverişe değil harbe. Erkek cephesinde yine tık yok. Oysa çoğu erkek mağazasında da çeşitli indirimler, havalı etkinlikler mevcut.

Haberin Devamı

Futbola karşı moda
Şehirli modern Türk erkeğinin kız arkadaşına “Ben modadan anlamam kızım” demesinin, kızın “Aşkım ne buluyorsunuz futbolda? Çok sıkıcı” demesinden bir farkı yok. Intelligent Life dergisi bu ay erkeklerin hayatını kurtaracak bir yazı derlemiş: ‘A man’s guide to a woman’s wardrobe’. Erkekler için kadın gardırobunu anlamanın inceliklerini anlatan yazıda, uç örnekler de mevcut: Kendisine modanın Lady Gaga’sı diyen Japon Vogue’un moda direktörü Anna Dello Russo mesela. Milano’da, biri kendisine diğeri kıyafetlerine, iki daire tutmasını erkek DNA’sıyla çözmek zor.
Makalenin yazarı Luke Letich, “Erkek için spor ne demekse kadın için de moda o” diyor. Spor yaptıkça, kaslandıkça kendini daha erkeksi hisseden erkek ve alışveriş yaptıkça, daha şık ve alımlı giydikçe kendini daha kadınsı hisseden kadın. Yazıda “Kadın kim için giyinir?” sorusuna 70’lerin pin-up kızı Britt Ekland’ın sözüyle verilen göreceli bir yanıt var: “Eve geldiğimde ilk çıkardığım şey ayakkabılarım. Yanımda bir erkek varsa son çıkardığım şey ayakkabılarım.” Ekland’ın “Erkekler, topuklu kadınlara bayılır” sözünden anlıyoruz ki kadınlar her zaman kendileri için giyinmiyor. Kadın-erkek ilişkilerinin tuzu biberi tartışmalar genelde aynı:
“O elbiseye bu kadar para verilir mi?”, “Akşam maç var, plan yapamayız.”, “Ne olur, benimle alışverişe gelsen?” Çözüm belki de şu: Kadın ve erkeğin, birbirlerinin dünyasına daha içten, daha samimi ilgi göstermeleri. Kadının spor; erkeğin moda dünyasındaki varlığı ve ilgisi arttıkça söz konusu kategorize etmeler, yaftayı yapıştırıp isim koymalar daha da seyrekleşecek.