Aldatılmış, ağlatılmış, onuru kırılmış bir kadının yapabileceği kötülüklerin sınırını kestiremeyebilirsiniz. Kim bilir bu tema etrafında kaç roman, kaç öykü, kaç oyun, kaç senaryo yazılmıştır... Hem de ne kadar eski zamanlardan beri. Euripides’in M.Ö. 5’inci yüzyılda yazdığı ‘Medea’, bunların ‘pir’lerinden biri. O kadar da güçlü bir metin ki, defalarca izlesen yine kanın donuyor.
Konusunu hatırlayalım önce: Medea, aşık olduğu Iason için evini, yurdunu terk etmiş bir kadın. Bir gün kocası onu terk ediyor. Kral’n kızıyla evlenmek için. Medea’nın da ağzına bir parmak bal çalarak, “Hepimiz için yapıyorum, oğullarımızın geleceği için, onlara soylu kardeşler vermek için” vs.
Ali Kaptan’ı aratmıyor
Yetmiyor, Medea’yı da Kral’ın emriyle ülkeden sürdürmeye kalkışıyor. Bir tehdit oluşturmasın saadetleri için diye. Bugünün verileriyle konuşursak, Ali Kaptan’ı aratmıyor, Iason’un hainlikleri de. Gelgelelim, Medea bir Cemile değil, bir an parlayıp çakıyı rakibesinin karnına sokmak yerine oturup plan yapıyor. Ve çiftin mutluluk planlarını yerle bir ederken, kendisini de ölümcül bir acıya mahkum ediyor. Ne gam, intikamını almış oluyor.
İzlediğim son ‘Medea’, çiçeği burnunda bir tiyatronun, Biteatral’inki oldu. Bir kere, kurulan her yeni tiyatronun bir müjde olduğunu hatırlayarak ve onlara uzun ömür dileyerek başlamalı söze. İşleri çok zor olacak, kuşkusuz. İlk oyunlarını Gürcü yönetmen Zurab Siharulidze sahneye koymuş. Ayşe Lebriz Berkem, Berk Yaygın, Gizem Erdem ve Damla Ekin Tokel oynuyor.
Biteatral’in ‘Medea’sı, 2 bin 500 yıllık mesafeyi yok eden, olan biteni bugünün insanına çok yakın gelecek şekilde anlatan bir yorum. Karşınızda bir kadın intikam uğruna evlat katili olmayı göze alırken, kanınız donsa bile, anlıyorsunuz. Tamam, bir zamanlar böyle bir cinayet pek de marjinal kaçmazken (Kutsalımıza dokunmak istemem ama Osmanlı dahil pek çok imparatorlukta evladını kesen kesene), çok şükür bugün daha ‘az sıradan’ bir olay bu, ama sonuçta duygu aynı. Tezahürü farklı.
Neticede, aşk, nefret, intikam gibi çağlar ve sınırlar üstü duyguları bir buçuk saate sığdıran bir oyun ‘Medea’. 31 Ocak’ta Oyun Atölyesi’nde izleyebilirsiniz, sonra kim bilir ne zaman.
Bir sözüm de Talimhane Tiyatrosu’na. Mekana bir ısıtma sistemi kurmayı düşünseler iyi olur, tiyatro uğruna donmayı göze alacak çok fazla tiyatrosever yok memlekette.
İstanbul akşamlarına ‘Sam Yeli’
Daldan dala atlamayı, her konduğu dala yakışmayı beceren nadir isimlerden biridir Şevval Sam.
Ama onu ilk ‘Sek’ albümünde dinlediğimden midir, ben en çok Türk musikisi dinlemeyi severim kendisinden. O yüzden bu haberi özellikle paylaşmak istedim. Şevval Sam, bu perşembe İş Sanat’ta ‘İstanbul Musikisi’ programının üçüncüsünü gerçekleştirecek İncila Bertuğ ile birlikte. Kaçırılmaz!
Bir kaçırılmaz Sam haberi daha: Ailenin ‘rocker’ı, Leman Sam’ın büyük kızı Şehnaz Sam da, cuma gecesi Beyoğlu Mask’ta konser verecek. Müziğe davulcu olarak başlayan Şehnaz Sam’ın ‘Aşka Düşer’ albümünü edinmenizi, kendi şarkılarını ve muhtelif ‘cover’ları onun şahane yorumuyla dinlemek için de cuma gecesi Mask’ın yolunu tutmanızı öneririm. Bakarsınız bir sürpriz olur, Leman Sam’ı da görüverirsiniz sahnede.
