Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

14 yaşındayken hamile kalıp çocuğunu evlatlık vermiş, ondan sonraki yaşamında yıldan yıla katılaşmış, hiç kimseyi sevmemeyi, hiçbir şeye sahip olmamayı seçmiş
50 yaşlarında bir kadın, Karen (Annete Bening).
Doğar doğmaz evlatlık verilmiş, gerçek anne babasını hiç arayıp sormamış, kendisine bir aile kurmayıp yalnızlığı seçmiş, hırslı, başarılı bir avukata ve ‘acımasız’ bir genç kadına dönüşmüş
Elizabeth (Naomi Watts).
Ve de kocasına bir çocuk ‘veremediği’ için kendisini eksik hisseden, bu duygusu çevresindekiler tarafından da beslenen, bu nedenle çareyi evlat edinmekte bulan 20’sinde bir kadın, Lucy (Kerry Washington).

Annelik hakkında her şey
Bu üç kadının ‘annelik’ duygusunun karanlık dehlizlerinde kesişen yollarına, başka anneler, çocuklar da eşlik edince ortaya gerçek bir melodram çıkıyor. Ama sağlam bir hikayesi, mendil ıslatmaktan başka bir gailesi, söyleyecek sözü olan bir melodram: ‘Anneler ve Kızları’ (Mother and Child).
Gabriel Garcia Marquez’in oğlu (acaba kendisi isminin başından ayrılmayan bu sıfattan memnun mudur?) Rodrigo Garcia’nın yazıp yönettiği film, ‘annelik’ kavramını enine boyuna düşünmemize neden oluyor. O size en yakın kişiyi (annenizi ya da çocuğunuzu) aslında hiç tanımıyor olabileceğinizi, ne kadar konuşursanız konuşun söylenmemiş ne çok söz kalabileceğini ve tabii anneyle çocuğun göbek bağıyla mı yoksa ‘birlikte geçirilmiş zaman’la mı birbirine ait hale geldiğini...
Zaten o kadar çok çeşitli anne - çocuk modeli var ki filmde, bir tanesi bir yerinden illa ki sizin anneniz oluyor, kaçınılmaz olarak. Ve sonuçta bir erkek gözünden, son derece etkileyici bir dizi kadın öyküsü izlemiş, annelik meselesine kafa yormuş olarak çıkıyorsunuz sinemadan.
Bir melodramdan her şeyin tatlıya bağlandığı, herkesin dönüp dolaşıp ‘ait olduğu’ yere ulaştığı rahatlatıcı bir ‘Hollywood finali’ bekleyenleri ise uyarmak isterim; daha ‘gerçekçi’ bir öykü var karşımızda. En az hayat kadar da sert üstelik.

Haberin Devamı

Bu diziye dikkat!

Annelik hakkında her şey

‘Yaz ekranı’ndan fazla bir beklentim olmamıştır hiçbir zaman. Zira izleyicinin zekasına zaten fazla güvenmeyen televizyoncular, bilhassa yazın ekran karşısına geçenleri iyice akıldan yoksun kabul ediyorlar bana göre.
Fakat bu yaz bir sürpriz çıktı karşıma: Fox’un yeni dizisi ‘Çakıl Taşları’. Daha fragmanlarıyla “Bak bana” diyen bir hali vardı zaten, ki bunda Umut Kaya’nın ‘Mor Yazma’ şarkısının payı inkar edilemez. Zaten dizinin Kaya’ya ait müzikleri baştan sona çok başarılı.
‘Çakıl Taşları’, gençlik dizisi diye sunulsa da aslında dört başı mamur bir komedi. Baş kahramanlarımız, üniversite sınavını kazanamamış, bir ‘tutunma yolu’ arayan beş genç insan. Fakat bunlardan ikisi, Ekrem (Ümit İbrahim Kantarcılar) ile Cenker (Özgün Karaman) bu ‘tutunma yolunu’ başkalarını kazıklayıp kurs parası temin etmekte bulunca, bir şekilde kaderleri bağlanıyor.
Neticede, bu iki uyanık kafadar, sınava üç kurban; Sevil (Türkü Turan), Ayçin (Melike Emiroğlu)ve Cihan’la (Kaan Yılmaz) birlikte hazırlanmak durumunda kalıyorlar. ‘Koç’ları da, esasen dershane aleminde bir efsane olan alkolik Neşet Hoca (Hakan Gerçek ne kadar iyi).
‘Çakıl Taşları’, bu beş çocuktan yola çıkıp dalga dalga açılan son derece sağlam yan hikayelere sahip. Ve şahane oyunculara. Bir kere, Ekrem’in evi tam bir şenlik. Ablası Nisanur (Eylem Yıldız) ile annesi Hüsna’nın (Ayşenil Şamlıoğlu) nasıl şahane bir ikili olduğunu anlatmak mümkün değil. Her sahneleri ayrı alem. Buna bir de otoriter hacı dede (pek özlediğimiz Yılmaz Gruda) eklenince tadına doyulmuyor o evin.
Reha Erdem’in ‘Kozmos’unda da bayıldığımız Türkü Turan’ın yakın geleceğin yıldızlarından olacağı kesin. Onun anne - babasında Ayşe Tunaboylu ile Bülent Bilgiç, diğer ailelerde Nazlı Tosunoğlu, Hakan Bilgin, Asuman Dabak, Serhat Özcan... Hepsi çok iyi. Ayrıca Cihan’ın abisini oynayan Çağrı Şensoy’a dikkat.
Ekranlarımızda ender rastladığımız türde, izleyeni salak yerine koymayan espriler ve olaylar için senaryo yazarları Nükhet Bıçakçı ile Aylin Alıveren’i, son derece genç ve dinamik rejisi için yönetmen Çağatay Tosun’u kutlamak lazım. Bu akşam üçüncü bölümünü izleyeceğimiz ‘Çakıl Taşları’ yazın ve kışın dizisi olacak gibi görünüyor.