Biraz yüzünüzü dinlendirseniz nasıl olur?
Güven Hokna, ‘Yaprak Dökümü’nden kaçıp ‘Sensiz Olmaz’a sığınmış. Barış Falay, daha kulaklarımızdan Kerpeten Ali’nin sesi gitmemişken ‘Al Yazmalım’ın Cemşit’i olarak çıkıverdi karşımıza. Biraz nefes alsanız, aldırsanız daha iyi olmaz mıydı?
Yüzün eskimesi diye bir şey vardı eskiden. Sık kullanılan bir tabirdi, oyuncunun daha en son oynadığı karakterin toprağı soğumadan yenisiyle seyirci karşısına çıkması pek tercih edilmezdi. Seyircinin kafasını karıştırmamak, daha ötesi içine fenalık getirmemek gerekirdi.
Haftada beş yeni dizinin başladığı günümüzde hiç kalmadı böyle kaygılar. Biten dizinin kadrosu anında 10 ayrı projeye dağılıyor. Hangi kanalı açsan aynı yüzler. Üstelik hemen hemen aynı rollerle. Güven Hokna misal, ‘Yaprak Dökümü’nden kaçıp ‘Sensiz Olmaz’a sığınmış vaziyette. Evin bütün kızları aynı şekilde... Ama tabii onlar en azından yarım sene sabrettiği için şükretmeliyiz.
Barış Falay, daha kulaklarımızdan Kerpeten Ali’nin sesi gitmemişken ‘Al Yazmalım’ın Cemşit’i olarak çıkıverdi karşımıza. Sahiden olmuyor, gerçi zaten dizi de olmuyor. Anlıyorum, yakalanmış bir şöhretin rüzgarını kaçırmamak gibi bir dert var. Ama sizinki hak edilmiş bir şöhretse zaten bir senede kaybolup gitmez, aksine özler insanlar sizi. Buna izin verseniz ya keşke...
Oynadıkları dizi sürerken orada ölüp başka yerde dirilenler sonra... ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’de Vural’ın yasını tutuyorlar, biz Buğra Gülsoy’u ‘Kuzey Güney’de fink atarken izliyoruz. Kendisine hiçbir itirazım yok, yetenekli bir oyuncu ama sahiden biraz nefes alsa, aldırsa daha iyi olmaz mıydı? Aynı şey ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’nin İnci Öğretmen’i Yeliz Kuvancı için de geçerli. Apar topar bir romantik komedimsi olan ‘Seni Bana Yazmışlar’a attı kendini, oldu mu yani?
Acımasız olmak istemiyorum, daha yan roller, yeni parlayan isimler için zamanı yakalamak önemli, biliyorum bir taraftan. Ama artık kendini fazlasıyla kanıtlamış, her işi tutan Nurgül Yeşilçay’ın ekrandan ayrı kalamama halini nasıl açıklayacağız? ‘Aşk ve Ceza’ biteyazdı, hop ‘Sensiz Olmaz’ geldi. Hayır, normal şartlarda bu çapta bir şöhretin yaratması gereken ilgi ve heyecanı yaratmıyor bu birbirini izleyen işler, farkında değiller mi?
Bunun tersini yapanlarsa kazanıyor. Kıvanç Tatlıtuğ’un Behlül’den sonra bir yıl durması, bu arada ‘Kuzey Güney’ için çalışması değil mi, onu bu yılın parlayan yıldızı yapan?
Yakışıklılıkla yetinmeyip iyi oyuncu olmaya yatırım yapan bir başka isim sonra, Kenan İmirzalıoğlu. Ezel’den hemen sonra Mezel olarak çıkamaz mıydı karşımıza? Hem de parasını ikiye katlamış olarak... Ama işte akıllılık etti, kendisini ve seyircisini nadasa bıraktı. Öğrendiğime göre gelecek eylül için Ay Yapım’la anlaşmış, ki bu aynı zamanda bizim ülkemizde bu derece uzun vadeli planlar yapılabildiğini görmek açısından da sevindirici. ‘Ezel’deki düşman-kardeşi Yiğit Özşener’in de muhtemelen aynı projede olacağı söylenmekte.
Toparlarsam, demek istiyorum ki biraz dinlenmekten kimseye zarar gelmez. Ben bu konuda tek bir istisna biliyorum, Fatmagül ile Bihter’i sollayan Beren Saat. Bu da her zaman başına gelmez insanın...
‘In Treatment’ın Türk versiyonu geliyor!
Tutmuş yabancı dizilerin paldır küldür Türkiye’ye uyarlanması her zaman heyecan yaratmıyor bende. Ama biri var ki, sahiden hem merak hem heyecanla beklemekteyim, size de müjdeliyorum: ‘In Treatment’ı bir Türk dizisi yapmak üzere kollar sıvandı. Doğuş Grubu’nun yeni kanalı için hazırlıkları süren dizinin senaryosu, orijinal İsrail versiyonu olan ‘BeTipul’dan uyarlanıyor. Bilmeyenler için, dizinin her bölümü bir terapi seansında geçiyor ve yönetmen Murat Daltaban olacak ki, bu başlıbaşına süper bir haber değil mi? Yaptıklarını yapacaklarının teminatı kabul ederek, DOT gibi bir oluşuma, oradaki heyecan verici oyunlara imza atan birinden beklentimiz yüksek. Dizinin oyuncu kadrosu için seçmelerin sürdüğünü, Amerikan versiyonunda Gabriel Byrne’ün oynadığı doktoru Uğur Polat’ın, onun hocasını da Arsen Gürzap’ın oynayacağını belirtelim. Ve beklemeyi sürdürelim...