Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Özellikle bizim televizyon dizileri arasında, biraz alışılmışın dışında bir absürd komedisi olunca, nasıl algılanılsın bilinemeyen, ‘Aldatmayı yüceltiyor mu n’apıyor?’ diye sorgulanan ‘Koca Koca Yalanlar’, her bölümde biraz daha oturarak ekranın en özgün projelerinden biri haline geldi. Ben, öncelikle üç benzemez kadının arkadaşlığına bayıldığım için izliyorum. Bir kere üçü de farklı şekillerde güçlü kadınlar.

Selen Uçer’in oynadığı Nilgün, evde müthiş dominant bir tip, kocasını bir bakışıyla ve elindeki bahçe makasıyla hizaya getiriyor. Herhalde yakında Şahin’inin (Ferdi Sancar) pek sadık olmadığını da fark edecek. Pelin Öztekin’in hayat verdiği Canan, zaten yalnız başına çocuk büyüten, bir de kuaför dükkanı işleten, bastığı yerden ses getiren, oturaklı bir kadın. Bir Müjgan (Evrim Alasya) vardı saf saf Ahmet’inin (Hakan Yılmaz) yalanlarını dinleyen, o da bir uyandı, pir uyandı. Şu an evliyken, özgüvenini kıran ne varsa üzerine giden, ilk defa hayatta sadece kendine güvenen bir kadına dönüşmesini izliyoruz keyifle.

Haberin Devamı

BU DİZİNİN RENGİ BOZULMASIN

Özetle, ilk günlerde yazıldığı gibi, aldatan erkekleri korumak şöyle dursun, bir hayli ‘feminist’ mesajları olan bir dizi, ‘Koca Koca Yalanlar’. Kadınlar kız kıza çıkıp eğleniyor, sevgili veya koca bulmak için değil, kendi kendilerine dans etmek için gece kulübüne gidiyor. Romantik komedilerin bolca rastlanan genç kadınları gibi sarsak sarsak oraya buraya çarpmıyor, aşık oldukları adamı görünce masanın altına saklanmıyor, cazibelerini bu şapşallıktan almıyor. Mutluluğun bir erkeğin kanatları altında olduğunu da düşünmüyorlar zaten.

Unutulmaz bir sahneydi

Birkaç hafta önce mahkeme çıkışında canına tak eden Müjgan’ın kanatlanıp uçmaya karar verdiği ve öfkesini sokakta bağıra bağıra şarkı söyleyerek yendiği sahne unutulmazdı mesela... Sertab Erener’in ‘Çıktık Sokaklara/Bastırın Kızlar’ını Alasya, kendi sesiyle gümbür gümbür söylerken, yürüdüğü yollarda polisten avukata, temizlik işçisinden öğrenciye her yaş ve meslekten kadını yanına alıyor, farklı giyim tarzlarıyla rengarenk bir kadın topluluğu sokaklarda tozu dumana katıyordu.

Haberin Devamı

BU DİZİNİN RENGİ BOZULMASIN

O sahneyi izlerken içimden, “Bu diziye nazar değmesin” dedim. Müjgan bilinçlenip adım adım yeni bir hayat kurarken, saçını süpürge eden anneden çocuklarına “Yeterince büyüdünüz, kendi kahvaltınızı hazırlayabilirsiniz” diyen iş kadınına dönüşürken, annesiyle (Sacide Taşaner) kendisini yasaklarla, ayıplarla, ‘bir genç kız şunu yapmaz, böyle oturmaz’larla büyüttüğü konusunda muhasebeye girerken, anne de kendini sorgulayıp tozunu alacağım diye hayatını heba ettiği avizeyi parçalayıp atarken de...

Şimdi Sina Koloğlu’nun yazısında okudum ki, ‘Söz’ ve ‘Çukur’ karşısında irtifa kaybetmiş dizi. Kanal D, ‘Formatını değiştiriyoruz” demiş, “Daha merak edilir, romantik komediye dönüşüyor. Aradaki absürd montajları yokedip, merak ettiren unsurlarla daha da dizi formatına girecek” açıklamasını yapmış. Umarım bunları yaparken, diziye rengini veren unsurları yok etmezler. Böyle bir işe de ihtiyacı var bu ekranların. Hepsi aynı tornadan çıkmış gibi olmasın, lütfen...