Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dizi dünyasındaki kaypak zeminden hepimiz şikayet ediyoruz. Yeni başlayan bir işin üç bölüm süreceğinin bile garantisi yok, reyting ölçüm sistemi artık iyice evlere şenlik, AB grubunu dikkate alan kalmadı. O yüzden sürekli aynı çoluklu çocuklu, acıklı, gönül telimizi ‘kemiren’ dramlarla birbirinin aynı ‘komedi’lere mahkumuz. Biraz eli yüzü düzgün bir iş gördük mü üzülerek helvasını kavurmaya başlıyoruz. Nasıl olsa bugün var, yarın yok...
Sansür desen aldı başını yürüdü. İçki şişesine, bardağına, alkolün sözcüğüne tahammül yok. Hikayede o olmasın, bu olmasın, öpüşülmesin, sevişilmesin, aman ‘genel’ ahlak kuralları çiğnenmesin diye diye hep beraber ilkokul düzeyine indik çok şükür.
Dizilerin iki saati geçen sürelerinden oyuncusundan yazarına bütün sektör şikayet ederken bir arpa boyu yol gidilemiyor. Her hafta ciklet gibi uzayan hikayeler izlemek zorunda kalıyoruz.
Neyse, bütün bu feci halleri sıralama sebebim tünelin ucunda bir ışık görünmüş olması. Dizi sektörü RTÜK ve reyting sisteminin yardımıyla kendi kendini imha ederken, bir süredir alt yapı çalışmalarının sürdüğünü duyduğumuz dijital dünya hayata geçmeye hazırlanıyor.

İnternetten yayın yakında
Doğuş grubunun büyük bir dijital yayın portalıyla ortak olarak internet yayınına başlayacağı piyasada bir müjde olarak dalga dalga yayılmakta. Bunun için beş büyük yapım şirketiyle anlaştıkları ve içerik topladıkları da gelen haberler arasında.
Aynı şekilde Kanal D’nin de yakında internet yayınına başlayacağı, hatta ilk olarak sekiz bölüm yayınlanacak ‘Ulan İstanbul’ dizisinin şansının deneneceği konuşulmakta.
Öyle görünüyor ki artık içinde yaratıcılık da barındıran alternatif işlerin, hikayeyi çekip uzatmak gerekmeyen ‘mini dizilerin’, “Türk izleyicisi bunu tutmaz, fazla kaliteli” diye diye çöpe atılan projelerin hayata geçme şansı olacak. Bu tip bahaneler de kalmayacak, sansür ve otosansür kılıcı sallanmayacak yazarların, yönetmenlerin önünde.
Bu arada eli yüzü düzgün işler görmek isteyen izleyiciye de görev düşüyor tabii. Umarım bu içeriği bedava izleme yollarını
icat etmeyiz üç günde. Yoksa sahiden sektörün son nefes borusunu da kesmiş olacağız. Çaresizlikten doğan bu çarenin kıymetini bilmek lazım.

Haberin Devamı

RTÜK ARTIK +18 DE DİNLEMİYOR!

Haberin Devamı

Tam “Ne olacak bu sansürle halimiz?” noktasında, RTÜK’ün son marifeti: Moviemax Premier kanalında, +18 işaretli ve gece 01.00’den sonra yayınlanan filme ceza kesiyor kurul. ‘The Normal Heart’, 80’li yıllarda AIDS virüsüne karşı başlattığı kampanyayla dikkat çeken aktivist yazar Ned Weeks’in hikayesini anlatıyor. HBO’nun filmi, Emmy ödüllü bir film. Yani elalem halihazırda televizyonda yayınlanmak üzere çekmiş bu filmi. Çünkü izleyicisinin dünyadan bihaber kalmasını değil, AIDS’e dair bilinenleri ters yüz eden bu filmi izleyip bilinçlenmesini istiyor.
Bizimkiler ne yapıyor?
“Filmde iki erkek dudak dudağa öpüşürken ve çıplak görülüyor. Toplumsal yaşam alanı içinde kabul görmesi zor olan gay erkeklerin yaşadığı aşk ve cinsel yaşamlarından kesintilerin ekrana taşınması, toplumun utanma duygularını örseleyen ve genel ahlak sınırını zorlayan hususlar olarak değerlendirilmiştir” diyor ve para cezası veriyor kanala.
Saat 01.00’den sonra, artı 18 ibaresi varken... Yani çoluk çocuk zaten ekran başında değilken ve böylesi ayrımcı cümlelerle... “Toplumsal yaşam alanı içinde kabul görmesi zor olan gay erkekler”... Bu nasıl bir uzman görüşü?
Sizin kabullenmeniz zor olabilir ama toplumsal yaşam alanı içinde gay erkekler ve kadınlar var. Ve insanlar öpüşüyorlar. Ekranda karlasanız da, buzlasanız da, cezalar verseniz de gerçek bu. Gerçeğe karşı durmak yerine işe filmleri kabullenmekle başlamaya ne dersiniz?