DÜNYADA OLAN BİTENİ KİMDEN ÖĞRENİRİZ?

Altı yaş grubu ana sınıfı öğrencileri “Gazeteci kimdir, ne iş yapar?” diye merak etmişler. İçlerinden bu mesleği seçmek isteyenler çıkacak, korkutmamak lazım gözlerini...

Her şeyin karanlık göründüğü, ülke gündeminin insanı boğduğu, artık her sabah yeni bir dizi saçmalıkla karşılaşmaktan bıktığınız için gazetelerden, internetten, her şeyden uzak durmak istediğiniz zamanlar olur ya... Öyle bir sabahtı, gazeteyi bir cıvıltı sardı... Sarıyer Doğa Koleji’nin ana sınıfı öğrencileri “Gazeteci kimdir, ne iş yapar?” merak etmişlerdi.
Hani insanın “Otosansürü gelişmiş kimsedir, neyi yazıp neyi yazmaması gerektiğini bilir, haddini aşmaz. Çeşitli yetkili makamlardan azar işitir, bayramda el öper, harçlık alır, hakarete uğrar, hakaret edene ceza verilmez” gibi cevaplar veresi gelen durumlardan biri. Çünkü aynı saatlerde mesela, uyurken çekilen fotoğrafının bir gazetede yer almasına kızıp, kadın gazetecilere, “Ben sizin bacak aranızı çekip gazeteye bastırsam, ‘bunların gerçeği bu’ diye... Ahlaksız olurum değil mi?” diyen AK Parti Tokat Milletvekili Zeyid Aslan’a parti disiplin kurulundan ‘en hafif ceza’nın çıktığı haberini okuyoruz. “Uyarılacak”mış beyefendi. Ne kadar alınacaktır ve bir daha böyle bir şeyi aklından bile geçirmeyecektir, kim bilir... Öyle görüyor çünkü, kendisinin meclis kulisinde uyumasıyla bir kadının bacak arasının aynı mahremiyette olduğunu... Gazetecinin de icazet almadan hiçbir şey yazıp yayınlamaması gerektiğini...

Mesleğin vazgeçilmezliği
Yine aynı saatlerde, Marakeş’te düzenlenen News XChange Konferansı’nda konuşan Christiane Amanpour’un söyledikleri düşüyor sosyal medyaya... Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aslı Tunç’un tweet’leriyle başlıyorum izlemeye, sonra başka notlara ulaşıyorum. Mesleğin vazgeçilmezliğinden söz ediyor. Gezi olaylarına da değiniyor konuşmasında. “Beni alkışlayanlar kadar hapse atılmamı isteyenler de var” diyor. Neden? Kırılıp yen içinde kalması gereken kolu dünyaya gösterdiği için. İşini yaptığı için yani.
Dönüp etrafımızı saran cin bakışlı altı yaş grubunun gözlerine bakıyorum. “Dünyada olan biteni nereden öğreniriz?” sorusuna büyük bir coşku ve inançla “Sizden!” diye cevap veriyorlar. O kadar inanıyorlar ki buna... Belki içlerinden bu mesleği seçmek isteyenler çıkacak, korkutmamak lazım gözlerini...
Ama o arada birileri de Twitter’dan hâlâ Amanpour’a haddini bildirme hevesinde. Tehdit ediyorlar basbayağı... Hani dünya nereyeee, biz nereye...

‘Armudun iyisini herkes yiyebilir’

Hafta sonu için keyifli bir şeyler önermek lazım artık... Mesela bir kitap: Adı “Laf söyledi, balkabağı”. Yemek yazarı Güzin Yalın, içinden gıda, yeme içme geçen atasözlerini, deyimleri derlemiş. Neler, neler var, o kadar eğlenceli ki... Bir de bunu bir sözlük gibi yapmamış, aralarına o maddeyle ilgili hurafeler, fıkralar, maniler, oyunlar, türküler, şiirler, alıntılar eklemiş. Misal, elma maddesine bakıyoruz, meğer Artvin’de genç kızlar elmanın kabuğunu koparmadan tek parça soyup yastık altına koyunca rüyalarında kısmetlerini göreceklerine inanırlarmış.
Bazı atasözlerini beğenmemiş, ‘Şef buna kızdı’ diye yazmış; “Armudun iyisini herkes yiyebilir” demiş mesela... Araya son derece ilginç tarifler de eklemeyi ihmal etmemiş. Abdülkadir Tamer’in çizimleriyle de ortaya 450 sayfalık, son derece eğlenceli bir kitap çıkmış... Okuyalım, okutalım...