Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Eşcinsellik yasak cinayet serbest


‘Bir İstanbul Masalı’, 2002 yılında en çok izlenen dizilerden biriydi.

‘Bir İstanbul Masalı’nı sansürleyen kanalın, bir baba oğlunu öldürttüğünde kılı kıpırdamıyor

Bir haber vardı geçen hafta kimi gazetelerde, Kaos GL kaynaklı: 2003 - 2005 yılları arasında memleketin en çok izlenen dizilerinden ‘Bir İstanbul Masalı’, yedi yıl sonra yeniden yayınlanırken sansüre uğramıştı.
Dizide Emre Karayel’in oynadığı Zekeriya karakteri vardı ve bir gün patronu ve en yakın arkadaşı olan Selim’e (Mehmet Aslantuğ) eşcinsel olduğunu itiraf ediyordu. Bu konuda herhangi bir Türk dizisinde yer almış en insani bölümdü. Zekeriya da komedi unsuru olsun diye karikatürize edilmemiş tek eşcinsel karakterimiz... Sonrasında da iş arkadaşlarının baskısını üzerinde hissettiği için istifa edip gidiyordu. Bu da muhakkak ki gerçeğin ta kendisi...
İşte atv şimdi diziyi yeniden yayınlarken o ‘itiraf’ bölümünü kesivermiş. Bir zamanlar onca sevilen bir karakterin yedi sene sonra uğradığı muamele ülkemiz açısından çok iç açıcı gerçekten. RTÜK’ün artık kılını kıpırdatmasına gerek kalmıyor, oto sansür tavana vurmuş vaziyette çünkü. Sevişilmeyecek, öpüşülmeyecek, sigara içilmeyecek (Digitürk’te ‘Casablanca’da Humphrey Bogart’ın efsanevi sigarası buzlanıyor, insaf bari paralı kanallara huzur verin), argo konuşulmayacak... Eşcinselliğin adı bile anılmayacak, şayet dalga geçilmiyorsa... Çocuklar özeniyor, Türk aile yapısı sarsılıyor.

Haberin Devamı

Bu nasıl iş?
Ama defalarca söylendiği gibi şiddetin, cinayetin her türü mübah. Aynı atv ‘Aşk ve Ceza’ dizisinde baba oğlunu boğdurttuğu zaman hiç rahatsız olmuyor. Türk aile yapısı cinayetlerden incinmiyor. ‘Aşk-ı Memnu’da yeğen amcasının karısıyla sevişince sarsılıyor, baba oğlunu öldürünce kaya gibi sapasağlam duruyor. Ekranda sigara gören çocuk tiryaki oluyor, eşcinsel gören ‘yoldan çıkıyor’, cinayet gören özenmiyor. Nasıl iştir bu?


İyi oyuncu, iyi film
Bartu Küçükçağlayan’ı kendimce ‘keşfedişim’ Yeni Kuşak Tiyatro’nun sahnelediği ‘Şeylerin Şekli’ oyununda olmuştu. Meğer daha önce Kent Oyuncuları’nda ‘Inishmore’lu Yüzbaşı’ ve ‘Kumarbazın Seçimi’ oyunlarında da oynadığını, hatta ‘Binbir Gece’deki sünepe Gani’nin de ta kendisi olduğunu öğrendim sonra.
Henüz 27 yaşında, klasik anlamda yakışıklı denemez, ‘jön’ olamaz ama seyirciyi büyülüyor. İlginç bir bukalemun hali var, her rolde fazla da bir fiziksel değişime uğramadan başka bir yüze bürünüyor sanki.

Haberin Devamı

Su gibi bir oyunculuk
Son dönemde Tiyatro Krek’in oyunlarında izlediğimiz Küçükçağlayan’ı nihayet tam hak ettiği gibi bir sinema filminde görünce nasıl bir ferahlık hissine kapıldığımı anlatamam.
Mertkan diye çevremizde sayısız örneğine rastladığımız bir çocuk, orta sınıftan mutsuz, iletişimsiz, sözsüz sohbetsiz bir ailenin amaçsız, tatminsiz çocuğu. Ailesinin, kendisine benzeyen arkadaşlarının asla onaylamayacağı bir aşk hikayesiyle başka bir hayatı tanıyacak, mutluluğun kapısına kadar gidecek gibi oluyor ama sonra ‘çoğunluğun’ çağrısı galip geliyor. Su gibi akıp giden bir oyunculuk, karşısında da Settar Tanrıöğen gibi bir usta, hakikaten ikisini izlemek büyük keyif. Bu arada Esme Madra’nın da hakkını yemeyelim, o da çok başarılı Mertkan’ın sevgilisi Gül rolünde.

Haberin Devamı

İyi filmleri öksüz bırakmayın
Zaten Seren Yüce’nin önce Venedik’ten sonra Antalya’dan ödülle dönen ilk filmi ‘Çoğunluk’, baştan sona sevinç kaynağı bir sinemasever için. Ben filmi Altın Portakal’da, hınca hınç dolu bir salonun balkonundan ayakta izledim. Buna rağmen filme kitlenip kaldığımı anlatmak için söylüyorum bunu: Bir filmden bu koşullarda keyif alabiliyorsanız o cidden iyi bir filmdir demek için.
Ve Selim Demirdelen’in ‘Kavşak’ı için söylediğimi ‘Çoğunluk’ için de tekrarlamak istiyorum: Ey Türk izleyicisi, iyi yerli filmleri öksüz bırakmayınız, onlar ‘azınlık’talar. Bu genç yönetmenlerin film yapmaya devam etmesi, sinemaların adını vermeyeceğim birtakım zevzekliklerden başka da Türk filmi yüzü görebilmesi için iş size düşüyor. Belki böylece “Çoğunluk iyi bir film, acele edin, çok uzun süre gösterimde kalmayabilir” demeyeceğimiz günleri de görürüz...