Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sinemaya ya da televizyona adım atan, biraz da adı sanı duyulan erkek oyuncuların geçmesi gereken bir numaralı test bu: “Gay rolü oynar mısınız?” İlla ki sorulacak bu soru. Sorulmazsa anlayın ki yeterince ünlü, yeterince popüler değilsiniz...
Kadınsanız “Sevişir misiniz?”, erkekseniz “Gay rolü oynar mısınız?” sorularının yanıtlarını bu mesleği seçtiğiniz anda düşünmeye başlamalısınız... “Tabularınız var mı?” demek bu, “Şoray kanunlarınız?”

Kim merak ediyor?
Bu arada ben de şunu sormak istiyorum: Bunu cidden merak eden herhangi bir insanoğlu var mı? Televizyonun karşısına geçmiş “Beyaz Gelincik”i seyrediyorsunuz diyelim, - biraz eskiye gittim ama, sorunun muhattabı o diziyle girmişti hayatımıza - bakıp bakıp “Yahu bu Erkan Petekkaya burda böyle bıyıklı mıyıklı maço maço dolaşıyor, gelgelelim gay rolü teklif etse oynar mı ki?” diye geçer mi aklınızdan?
Peki, “Soyguncuyu, katili, garsonu oynarım; ama kesinlikle gay rolünü oynamam.” dediğinde, “Hah, helal olsun delikanlı adammış” mı dersiniz?
En son gene “Cem Özer gay rolü oynuyor” başlığını okudum da ordan gittim gerilere... “Kadri’nin Götürdüğü Yere Git” filminin oyuncularından biri, bir televizyon programında Cem Özer’in hangi rolü oynadığını açıklamış, böyle diyor haber. Açıklama da şu: “O, gay rolünü oynuyor”.

Cesaret ölçüsü mü?
“Gay rolü” diye bir şey var, başka bir özelliğini bilmemiz gerekmiyor bu karakterin. Neyin nesidir, ne iş yapar, söz gelimi ‘iyi kalpli bir öğretmen’ midir, ‘üçkağıtçı bir esnaf’ mıdır? ‘Gay rolü’ deyince siz aydınlanmış hissediyor musunuz kendinizi? Bana hiçbir şey ifade etmiyor filmle ya da rolle ilgili de...
Bu konuda uzun zamandır okuduğum en aklı başında cevapları ise Bülent İnal vermişti. “Hayatta hiç böyle bir şeyle karşılaşmıyoruz ki!” diyor, “Yapımcıların ya da vatandaşların ‘Bakalım bu gay oynarsa ne olacak’ gibi bir talebi yok! Bu sanki oyunculuktaki cesaretin ölçüsüymüş gibi soruluyor. Sanki bütün oyuncular gay rolünde oynayınca çok başarılı olacakmış gibi soruluyor. Çok da zor bir şeydir onu oynayabilmek...”
Ama ben iyimser buluyorum gene de İnal’ın yanıtını. Çünkü oyunculuktaki cesaretten çok, ‘erkekliğin’ ölçüsü gibi soruluyor bu soru. “Oyunculuk adına ne kadar taviz verebilirsiniz kendinizden?” “Delikanlılığınıza halel gelmesinden korkmaz mısınız?“ “Ya bir de üzerinize bu yafta yapışırsa?”

Rol ile gerçek
Neyse, biliyorum hepsi boş, nasıl ki kırk yıl sonra, kendisi bile çoktan unutmuşken hala kadın oyunculara Türkan Şoray kanunlarını soruyorsak, erkek oyuncularımız da bu soruyla döne döne muhattap olacak belli ki.
Çok şükür bir Haluk Bilginer var mesela, en çok oynamak istediği rolün bir kadın olduğunu söylüyor hep. Gay rolünü çoktan geçti. Ve onun gibi birçok örnek var, artık bu sorular sorulamıyor bile kendilerine. Diğerleri de, üzgünüm ama katil oynuyorlarsa gerçek hayatta adam öldürmeyeceklerine, hırsız oynuyorlarsa çalmayacaklarına ikna etmek zorunda kalacak bizi... Değil mi ki rolle gerçeğin karışmasına bu derece hizmet ediyorlar...


Gonca hamile, ne olacak şimdi?
Türk halkı “Annem” dizisindeki ‘skandala’ geç aydı biraz. Medya da orada Türk örf ve ananelerine uymayan bir şeyler olduğuna dikkati çekti, haydi bakalım gelsin yeni bir dert: “Gonca sizin kızınız olsa ne yaparsınız?”
Hakkını teslim etmeliyim, “Kaç yüz bin dolar karşılığı bir gece yatarsınız?”dan daha manalı bir tartışma hiç değilse. Hiç öyle olmayacak bir şey değil, insanın başına gelirse ne yapacağını düşünmesinde sakınca yok.
17 yaşındaki liseli kızların bizim ülkemizde de - hem de onyıllardır - pekala hamile kaldığı, ama bunu anne babalarıyla paylaşmayı akıllarından bile geçirmeden arkadaşlarının yardımıyla, el yordamıyla hallettiği bir sır değil. Sizin için sır idiyse, Gonca’nın başına gelenlere pek şaştıysanız, ‘günaydın’ demek isterim, uyanmanın vaktidir.

Şirazeden çıkmak
Dizide kısmen sıradışı olan tek şey, bu hamileliğin ‘hallediliş’ biçimi. Ailenin kızı ‘öldürme’ yoluna gitmeyişi, hadi daha hafifinden ‘bacaklarını kırmayışı’... Ona hayatı hakkında söz hakkı tanıyışı. Bu gerçekten bazı yazılarda söylendiği gibi dünyanın ‘şirazesinden çıktığı’ anlamına geliyorsa önce o ‘şirazenin’ sorgulanması gerekmez mi?
Ayrıca dizi bu sonuçta, dizi... Başka derdiniz mi yok hayatta? Konuyla ilgili bir haberin son cümlesi şöyle: “Diziyi heyecanla takip eden anneler, Gonca’nın hamile kalması karşısında ne yapacağını şaşırdı.” Allah allah! Ne yapabilirsiniz ki? Heyecanla takip etmeye devam...