Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir şarkı, şarkıcı farklı kuşaklar üzerinde aynı etkiyi bırakır mı? Türk bayrağı giyinmiş Müşerref (Akay) Tezcan’ın ‘Türkiyem Türkiyem Cennetim’ şarkısı çocukken, 12 Eylül’de Metris’te işkence niyetine dinletildiğini bilmezken de tüylerimi diken diken ederdi; “Düşmanlarım mert değil hepsi de namert” gibi sözleriyle. Siyasi mahkumların sinirini bozmak için bütün gün avaz avaz bu şarkı çalınırmış hoparlörlerden...

Bu yazıyı yazarken Ertuğrul Mavioğlu’nun Radikal’de çıkan yazısından öğrendim ki Cem Yılmaz adlı eski bir Metris tutuklusu, yıllar sonra Unkapanı’ndan o şarkının bulunduğu albümün kalıbını satın almış, bir daha kimse yayınlayamasın diye. İlginç tesadüf, 30 yıl sonra başka bir Cem Yılmaz, Yüksel Aksu’nun o şarkıyla başlayan ‘İftarlık Gazoz’ filminin başrolünde.

Haberin Devamı

MASALIN SONU HAKİKAT...
Herkes biraz çocuk kalmış

80’li yıllarda ölüm oruçlarıyla başlıyor hikaye. Ardından 70’lerin Ege’sine, Yüksel Aksu’nun kendi kasabası Ula’ya dönüyoruz. Onun büyüdüğü yıllara, bir masal şehri gibi anlattığı kasabaya. İnsanlar neşeli, şakacı, hep beraber yeniliyor içiliyor, ‘Dondurmam Gaymak’taki gibi tatlı bir cami hocası (ki Macit Koper nasıl şahane bir seçim olmuş) çocukları toplayıp iyi insan olmayı, dürüstlüğü öğretiyor. “Siz çocuksunuz, oruç tutmayın” da diyor mesela.

Maç teravihle çakışıyor diye namazı ertelemesi önerilebilen, şakalaşılabilen ve en nihayet birlikte maç da izlenen bir hoca. Yazlık sinemalar, plajlarda hep beraber içilen rakılar, şarkılar, türküler, oyunlar. Dediğim gibi, gamsız, mutluluk dolu bir kasaba. Herkes biraz çocuk kalmış sanki, öyle bir şaka neşe dozu...

Parlar’ı beklediğine değmiş

Adem diye çakır gözlü, cin gibi bir çocuğumuz var (Yüksel Aksu yıllarca bu filmi çekebilmek için çocuk oyuncu aramış, Berat Efe Parlar’ı beklediğine değmiş), en büyük hastalığı gazoz. Herhangi bir gazoz değil ama Cibar Kemal’in (Cem Yılmaz’ın oyunculuğuna bir kez daha şapka çıkarmak için izlenmeli) kendi eliyle yapıp şişelediği gazoz.

MASALIN SONU HAKİKAT...
Okul tatil olunca Adem de Cibar Kemal’in yanına çırak giriyor ve biz onların arasındaki bu sıcak, öğretici, matrak ilişkiyi izlemeye başlıyoruz. Elimizden tutup taytay durduran, başarılı olduğumuzda kendileri övülüyormuş gibi sevinen ustalarımızı anarak. Nitekim Yüksel Aksu da bu filmi kendi ustası Yusuf Kurçenli’ye adamış. Aksu’dan beklediğimiz bütün o Ege insanı matraklıkları, küçük cinlikler, kurnazlıklar, yaratıcı deyişler, küsmeler, barışmalarla masal gibi akıp gidiyor sonrası. Halkevinde buluşan, tütün işçilerine gazoz ısmarlayan, Adem’e emek bilinci anlatan devrimci abiler (Burada da Almanya’dan gelen Yılmaz Bayraktar’ı anmazsak olmaz, çok parlak bir keşif olmuş. Adem’in annesi ve oyuncu koçu Ümmü Putgül ve babası Okan Avcı da öyle) sonunda varacağımız yeri hatırlatıp bizi tedirgin etmese, biz de güle oynaya akıp gideceğiz hikayeyle birlikte.

Haberin Devamı

Ama biliyoruz bu masalın sonunda o ‘çocuk insanları’ büyüten hakikatın tokadı var, 80’ler var. Şimdiden “Bu sefer ağlattı” başlıklarını görmüşsünüzdür, daha fazla tadını kaçırmayalım, ‘İftarlık Gazoz’u izlerken bir gülüp bir ağlamaya hazır olun diyelim.