Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir otobüs dolusu aydınlık yüzlü genç insan, güle oynaya yola düşüyorlar... Şiirle, müzikle, umutla, kahkahayla... Yüzlerine bakarken içi burkuluyor insanın. Dönüşü olmayacak bu yolun, biliyoruz. Daha şunun şurasında ne kadar oldu, Suruç’a giden çocuklar dönmeyeli? 22 yıl önce Sivas’a gidenler de dönmemişti işte...

Aralarında biri var; Hollandalı Carina. 22 yaşında henüz. Ailesinin, sevgilisinin bütün endişelerine, karşı çıkmalarına rağmen kalkmış bu toprakların kadınının yaşamını araştırmaya gelmiş. Gözleri yıldız yıldız. Her öğrendiği şeye merakla, şaşkınlıkla bakan dost gözler... Son olarak korkuyla, dehşetle “Asker gelmeyecek mi artık? Buradan çıkamayacak mıyız?” diye soran gözler... Ve biz bu kez Carina’nın gözleriyle görüyoruz, onun son nefesine kadar tuttuğu günlüğünden izliyoruz, Sivas katliamını.

Haberin Devamı

Aynı anda çok şey anlatılıyor

Ulaş Bahadır’ın ‘Madımak: Carina’nın Günlüğü’ filmi, sosyal medyada yazılıp çizilenlerden görülüyor ki, o günleri görmeye yaşı yetmemiş, üzerine özel olarak düşüp öğrenmeye çalışmamış epeyce insan için bir ‘Sivas katliamına giriş’ niteliği taşıyor.

Ama sahiden ‘giriş’ niteliği taşıyor, çünkü aynı anda birçok şeyi anlatmaya çalışıyor... Epeyce didaktik Alevilik dersleri de var, misal içinde. Ya da Türkiye’de kadının kocasından, babasından ne tür baskılar gördüğüne de değiniliyor. Denise Ankel’in oynadığı Carina neye şaşırıyorsa, yönetmen bize de onları aktarmak istiyor, hal böyle olunca film adeta ikiye bölünüyor. Uzun bir Hollanda’dan geliş, Türkiye’de arkadaşının anne babası olan Sultan ve Ali Sivri’nin evine yerleşme, üniversitedeki öğrencilere, kadınların altın gününe alışma faslı... Ki bu bölümler Sultan ve Ali Sivri’yi oynayan Füsun Demirel ve Rıza Akın sayesinde su gibi akıyor...

Derken karanlık tarafa geçiyor, Sivas’taki Pir Sultan Abdal şenliklerine, yer altında tezgahlanan katliam hazırlıklarına ve o korkunç 2 Temmuz gününe gidiyoruz. Fakat ne yazık ki, özellikle camilerdeki provokasyon sahnelerinde inandırıcılık uçup gidiyor. Provokatörler, aralarında yönetmenin kendisinin de bulunduğu kişilerce canlandırılmış ve amatör kalmış çok.

Haberin Devamı

Boğazınızda bir yumru oluyor

Öte yandan Metin Altıok’u Altan Erkekli, Behçet Aysan’ı Mustafa Alabora, Hasret Gültekin’i Umut Kurt, Nesimi Çimen’i Meray Ülgen gibi usta oyuncular canlandırıyor. (Ulaş Bahadır Taraf’taki söyleşisinde Mazlum Çimen’den ‘Nesimi Çimen’in kardeşi’ diye söz ediyor, oğlu olduğunu bilmiyor olamaz, herhalde bir hata oldu.) Aziz Nesin (Muhlis Asan) ve Tansu Çiller sahneleri de filmin talihsiz anlarından.

Ama sonuca gelirsek, ‘Carina’nın Günlüğü’, boğazınıza bir yumru olup oturmayı başarıyor. 1993’te Madımak’ta yaşanan, öyle kabul edilmez, öyle anlaşılmaz, öyle kapanmaz bir yara ki, ne kadar yazılsa, çizilse, çekilse az. Ve yüzleşme özürlü toplumumuzda yaşanan her acı gibi üstüne toprak atılıyor habire. O yangın toprakla söndürülebilirmiş gibi... Bu yarayı örtbas etmek yerine anlatmayı seçen böyle bir çaba, desteklenmeyi hak ediyor.