Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tatilcilere Kaş önerileri...



Eğer bu aralar tatil planlıyorsanız, size bir önerim olacak. Büyük bir keşif değil elbette, bilen biliyor, giden gidiyor ama “Siz hâlâ Bodrum-Çeşme arasında kalanlardansanız, ama her defasında da kazıklandığınız duygusuyla noktalıyorsanız tatilinizi, bir de Kaş’ı deneyin” diyeceğim. Belki en yakın havalimanı Dalaman 160 kilometre uzaklıkta olduğundan hâlâ yeterince ‘bozulamayan’ bir küçük cennet bulacaksınız karşınızda.

İşte benim Kaş önerilerim:

-Küçükçakıl’da şahane bir butik otel olan Per Se. Sahibi Cengiz Bey ve dünyanın en güleryüzlü personeli sizi rahat ettirmek için 24 saat iş başında. Kimsenin gözü üstünüzde değil, ama bir şeye ihtiyacınız olduğu anda biri yanınızda. Terasında geçirilen bir saat dünyaya bedel.
- Denize girmek için Nur Beach ve süper meyveli frozen’ları... Tek sorun, saat 18.30’da kapanıp akşam yemeğine hazırlanmaya başlamaları. Bence yemeğe kalın ve Nur Soslu Karides’i deneyin...
- Kaya değil plaj sevenler için Limanağzı. Merkezden dolmuş teknelerle gidiliyor, 20 dakikada nefis bir deniz ve huzura kavuşuluyor. Sadece dört tane tesis var, biz Nuri’nin Yeri’ni tercih ettik, pişman olmadık.
- Kaş’ta tekne seçenekleri muhtelif. Kekova turları var, ada turları var. Ama siz başınıza buyruk bir tekne günü geçirmek istiyorsanız, Ercü Kaptan’ı bulun. Eroğlu teknesinde geçireceğiniz günü ve Kaptan’ın karısı Güler Hanım’ın yemeklerini unutamayacaksınız.
- Bir gününüzü Yarımada’da Hidayet’in Koyu’na ayırın, denizi ve çiğ börekleri nefis. Ama tam oraya sapan dar yolun başında Lütfiye Hanım’ın evi var, siparişle sac böreği yaptığını, bir yiyenin bir daha vazgeçemediğini söyleyelim.
- Kaş’ta yemeğin ilk adresi, Bahçe Balık. Cihangir’deki Demeti’nin sahibi Demet Hanım’ın yeri burası, şimdi de oğlu işletmeye devam ediyor. Hemen yanında ise Üzüm Kızı var, şahane mezeleri ve maalesef çok vasat servisiyle. Saat 20.00’de buz bitebiliyor...



Cihangir’in sessizliğe hakkı var, Gümüşsuyu’nun yok mu?

Beyoğlu’nun her yerinde, Asmalımescit’ten Cihangir’e yoğun bir sokak ‘temizliği’ harekatı başladı ya, çok şükür artık herhangi bir sokakta tek bir masa-sandalye-tabure kalmadı. Bu yaz sıcağında kimse içeriye tıkılmak istemediği için de kafeler-meyhaneler sinek avlıyor, mekan sahipleri kan ağlıyor.
Bu yeni uygulamadan darbe almadan çıkan, hatta daha da kıymete binen mekanlar, kendi arka bahçesi, balkonu olanlar. Cihangir’de çok fazla yoktur onlardan ama olanlarda hayat devam ediyor. Misal, Demeti, balkonunda müşterilerini ağırlıyor.
Ama geçen akşam gördüm ki, artık en fazla rağbet edilen yer White Mill. Tamam, oranın arka bahçesi her zaman sevilirdi. Serin, ağaçlı, ferah bir mekan. Fakat artık bütün Cihangir orada, bahçe adam almaz vaziyette.
Yeni düzenin White Mill’e tek etkisiyse, saat 24.00’te kapatma mecburiyeti olmuş. İçeride oturmaya razıysanız 01.00’e kadar yolu var ama bahçenin saat 24.00’te kapanması, mahallenin sessizliğe kavuşması gerekiyor. Bu yolda sıkı bir denetim var ve bunu tabii ki anlıyorum.
Gelgelelim, aynı hakka Gümüşsuyu sakinlerinin neden sahip olmadığını sormak hakkım herhalde. Daha önce yazdığım, çeşitli gazetelerde de haber olan durum, gecesi gündüzü olmayan Park Otel inşaatı, aynı biçimde devam ediyor çünkü. Mahalleli ayaklandı, her gece toplanıp bir denetim masası kurar oldu.
Gece 12 oluyor, inşaat son sürat devam ediyor, denetim masasındaki nöbetçiler polisi arıyor, bu arada inşaat görevlileri gece gece evinden sokaklara dökülen insanlara deli muamelesi yapıp laf atıyor, polis geliyor, inşaat durduruluyor. Önceki gece, bu da kâr etmedi, saat 01.00’de hâlâ molozlar dökülüyordu tepemize.
Cihangir halkının sessizlik hakkını cansiperane savunan belediyemizin Gümüşsuyu’na neden bu muameleyi reva gördüğünü buradan sormak istiyorum...Bir cevabı vardır herhalde...