Cadde Benim lisanım tasarım

Benim lisanım tasarım

17.08.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Dünyaca ünlü tasarımcı Zeynep Fadıllıoğlu, işine olan aşkını şu sözlerle açıkladı: “Kendimi tasarımla ifade ediyorum. Beynim ve vücudum izin verdiği sürece mesleğimi yapacağım”

Benim lisanım tasarım

Cemiyet hayatının ödüllü tasarımcısı, Ulus 29 ve Çubuklu 29 gibi mekanların sahibesi Zeynep Fadıllıoğlu, adından dünya çapında bahsettiren isimler arasında. Başarılı işkadını, çocukluğu, tasarımları ve sanat projelerini CADDE’ye anlattı.

Haberin Devamı

Nasıl bir çocukluktu sizinki?

Yeniköy’de doğdum. Annemin babasından kalan yalıda geçti çocukluğum. Mahalle havası içinde naturel bir ortamda büyüdüm. En büyük faaliyetlerimizden biri, birbirimizin evine yüzerek gitmek ve komşu çocukları olarak açık hava sinemasında buluşmaktı.

Sanatla iç içe bir aileniz var. Bir de sizden dinleyelim…

Evet. Halamın oğlu Mehmet İleri, ressam. Teyzemin oğlu Rıfat Özbek ise dünyaca ünlü modacı.

Siz kaç yaşında mesleğe başladınız?

Çok erken başlamadım. Ben aslında hobi olarak resim toplardım. Mesleki bağlamda matematik odaklı bir dal seçtim. Bilgi - işlem bölümünde okudum. Ardından sanat tarihi ve tasarım okudum. Sonra Metin’le evlendim. Eşimin işinde çalışırken kendimi tasarım yaparken buldum. Düğün ve davet organizasyonundan keyif aldım. İlk olarak Çetin - Bilge Emeç’in evlilik yıldönümü davetini tasarladım. Benim lisanım tasarım. Kendimi böyle ifade ediyorum. Beynim ve vücudum izin verdiği sürece bu işi yapacağım.

Haberin Devamı

‘Torunlarımla aklımı oynatıyorum’
Dünya tatlısı iki torununuz var. Nasıl bir aşk var arada?
Aklımı oynatıyorum. En yakın arkadaşım onlar oldu. Hayat enerjim. Aşkın en saf halini yaşıyorum. Gerçekten torun sevgisi bambaşkaymış.
‘Aile değerlerine sahip çıktık’
Eşinizin, işinize ne gibi katkısı oldu?
Okul gibi oldu. Hayata dair çok önemli bilgiler aşıladı. Bana hep, “Dünyaya açıl, sınırlarını zorla” derdi. Nitekim öyle yaptım. İyi bir takım çalışması oluşturdum. Ve şu an dünya çapında birçok projede imzam var.
‘Gözbebeğim’ dediğiniz bir proje var mı? Varsa hangisi?
Tüm projelerim çok değerli ama tabii ki ‘Şakirin Camii’nin yeri ayrı. Çünkü inanılmaz özveri ve ruhla çalıştık. Yatırılan bütçe de çok önemliydi. Genelde bir yere hibe edilen esere biraz daha hesap kitap yapılarak para harcanır. Ama bu projede aksine bütçe artırıldı. Şakir ailesi namına ben de çok gurur duydum.
Dekorasyon yapmanın püf noktalarını sorsam, ne söylersiniz?
Dekorasyon, iyiyi ortaya çıkarıp kötüyü gizlemektir. Ben ışığın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Örneğin, avize ve aplik ışığı yukarıda kalır. Ancak önemli olan, ışığın orta seviyede yüze yansıması. Evin tonları, ruhunuza uygun olmalı. Çok vurgulu renkler, insanın gözünü yorabilir.
Mobilya ve aksesuardan oluşan koleksiyonunuz beğeni topladı. Konseptten bahseder misiniz?
Koleksiyonumuz iki senedir satışta. Fakat arkasında benim ve ofisimin uzun yıllarda oluşmuş birikimi, 500’ü aşkın projede kullandığımız malzeme ve el işçiliği var. Görselliğin yanı sıra fonksiyonelliği de ön planda tutan, herkesin bizden birkaç parçayla evini değiştirebileceği koleksiyon hazırladık.
Yeni projeleriniz neler?
Yurt dışında iki otelin yanı sıra, yabancı bir markanın İstanbul’daki otelini çiziyoruz. Yine İstanbul’da eski bir eseri projelendiriyoruz. Londra’da bir daire, Katar’da iki restoran ve önemli bir şahsın evi üzerine çalışıyoruz. Devam eden projelerimiz, Hacı Abdullah Lokantası Zorlu Center, Kapalıçarşı bünyesinde bir proje ve Atasay için bir mücevher tasarımı var.
Eğlence sektöründe, aile ilişkilerinde dağılmalara daha sık rastlıyoruz. Ancak sizde tersi bir durum söz konusu. Ahlaki değerlere sahip çıkan bir aile yapınız var. Bu durumu nasıl muhafaza ediyorsunuz?
Dediğiniz gibi olmaya çalışıyoruz. Eğlence sektöründe ortam biraz daha farklı. Bu konuda özellikle dikkatliyiz. Biz hep işimizi yaptık. İnsanlara hizmet sunduk. Eğlenmeyi müşterilerimize bıraktık. Senelerce lokantalarımızda yemek yemedik. Çünkü insanlar yemek yediği sırada biz iş yaptık. Ailem çok kıymetli. Her şeyin başında onlar gelir.
Nasıl bir annesiniz?
Kuralcı bir anneyim ama yerine göre esnerim. Annem bana göre çok daha kuralcıydı. Çünkü ailesinden daha sıkı kurallar görmüş. Belirli sınırlarım var. Metin, benden daha kuralcı. Kızım Selin ise çok ölçülü davranan biri. Bu konuda onu takdir ediyorum.
Zeynep Fadıllıoğlu’nun bir günü nasıl geçer?
Ailece kahvaltıda buluşuruz. Annem bitişik evimizde oturuyor. Kahvaltının ardından herkes kendi programına göre dağılıyor. Akşam saatlerinde ise mekanlarımızda bir aradayız genelde.
Mekanlarınızda dünya mutfağından lezzetli tatlar var. Sizin muftakla aranız nasıl?
Hiç iyi değil! En son Metin’e bir mantı yapmıştım. Beğenmedi ve yemedi. Eşim, bu konuda benden çok daha yetenekli.
‘Nureyev, sirtaki Metin, bale yaptı’
Rudolf Nurevey’in Türkiye aşkını anlatan ‘Düşlerinin Adası’ adlı bir belgesel çekildi. Siz de bu projeye destek verdiniz. Nasıl geçti bu süreç?
Sevgili Yasemin Pirinçcioğlu sayesinde tanıdım kendisini. Belgeselin bir bölümü evimizde çekildi. Yıllar önce onun şerefine Türkiye’ye geldiğinde büyük bir davet vermiştik. Çok heyecanlandık. O gece Nureyev sirtaki, Metin de bale yaptı. Bizim evde çok değerli antika bir piyano vardı. Rudolf hayran kaldı. Evdeki avizemden de aynı şekilde etkilendi. “Bana sürekli olarak bir gün satarsanız lütfen haberim olsun” dedi. Hayatta gördüğüm en güzel selam veren insandı.