Cadde ‘Çocuklar salgının kaynağı’

‘Çocuklar salgının kaynağı’

18.11.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

Tıp dünyasında domuz gribi aşısıyla ilgili farklı görüşler var. Aşıları üreten merkez “Aşı olun”; Prof. Dr. Teoman Sırrı “Kimse kimseyi mecbur edemez” dedi. Yazı dizimizin son gününde ise sadece doktor değil, bir anne olan Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Direktörü’ne kulak verdik

‘Çocuklar salgının kaynağı’

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Avrupa Bölgesi Sağlık Programları Direktörü Dr. Nedret Emiroğlu, Kanada’da yaşayan 18 yaşındaki kızına öncelik tanınması için Sağlık Bakanlığı’na baskı yaptığını itiraf etti. Bir konferans için Türkiye’ye gelen Dr. Emiroğlu, tartışılan domuz gribi aşısını da İstanbul’da yaptırdı.
Domuz gribi vakalarının tahmin edildiği kadar yüksek olmadığını belirten Dr. Emiroğlu, “Tek amacımız, bir an önce risk gruplarını aşılamak. Korunan sayısını artırarak salgını en az düzeyde hastalık yükü ve ölümle geçirmek istiyoruz” dedi. Emiroğlu, domuz gribiyle ve aşıyla ilgili merak edilen sorularımızı cevapladı.

Haberin Devamı

Avrupa’da aşıyla ilgili tartışmalar neler?
Herkeste kafa karışıklığı ve gereksiz bilgi bulanıklığı var. Geçen hafta bazı seçilmiş ülkelerin sağlık bakanlarıyla toplantı yaptık. Hepsi İsveç, Norveç örneğini gösteriyor. Bu ülkelerde hasta sayısı artmadan önce aşı yaptırmak isteyenlerin oranı yüzde 20’lerdeydi. Bir hafta içinde hastaneye yatanların sayısı artınca, aşı olmak isteyenlerin oranı yüzde 70-80’lere çıktı. “Herkes aşı istiyor, yetiştiremiyoruz” diyorlar.

Türkiye, 43 milyon doz aşı anlaşması yaptı. Hepsi uygulanabilecek mi sizce?
İddiaya girerim, hepsi bitecek. Türkiye’nin elinde 43 milyon doz olursa, endişem kalmayacak. İngiltere, Fransa, İsveç, İzlanda, Danimarka gibi ülkeler, aşıyı üç yıl önce sipariş etti. Kuş gribinden sonra da, pandemi (salgın) olacak hesapları vardı. Bu ülkeler olası bir pandemide üretilecek aşının ilk dozlarını bloke ettiler. Türkiye’nin o ülkelerle aynı anda aşı almasının ne büyük bir avantaj olduğunu anlamayıp, sorgulayanlara çok üzülüyorum açıkçası.

Aşı yaptırmak istemeyenleri nasıl ikna etmeli?
İnsanlar neden aşı yaptırmak istemiyor, anlamıyorum. Aslında, “Şanslıyız” diye düşünmeleri lazım. Bu kadar kısa zamanda aşı geliştirildi, bu çok önemli bir şey. Bana her gün Avrupa’daki bakanlardan rica geliyor, “Ne olursunuz aşı bulun” diye. İnsanların sağlıklarını ciddiye alıp, doğru bilgiye ulaşmak için çabalaması lazım. Güvenilir kaynaklara, otoritelerin söylediği sözlere bakılmalı. Güven çok önemli.
Türkiye’de çok ciddi bilimsel kurullar tarafından tutarlı bilgiler veriliyor. Dünyada kimse kafasına göre karar almıyor. Kimse, insanların sağlığını tehlikeye atacak bir şeyin altına imza atmak istemez. Toplu ölümler olsa, sorumluluğunu kim alacak? Dünya çapında bize danışmanlık yapan uluslararası aşı danışma kurulu var. Dünyadaki birçok aşıyla ilgili immunolog, epidemiyolog, virolog ve mikrobiyologlardan oluşan geniş bir grup tamamen bağımsız görüşleriyle WHO’ya önerilerde bulunuyor. Bu aşıyla ilgili 3-4 kez toplandılar. En son ekim ayında aşının güvenliğine, etkinliğine, risklerine, hastalığın son verilerine baktılar ve aşıyı önerdiler. Türkiye’de de hem pandemi hem aşı danışma kurulu var. Tamamıyla bağımsız bilim adamlarından oluşan bu ekip, aşının yapılması gerektiğini söyledi.

Yan etkiler için 2-3 hafta beklemek gerektiği söyleniyor. Bu süreyi tamamlayan ülkelerde ciddi yan etkilere rastlandı mı?
Şu ana kadar bize bildirilen ciddi, şiddetli yan etki bildirilmedi, sıfır. Çok ciddi bilimsel kurullar tarafından yan etkiler izleniyor ve önümüzdeki günlerde bunları açıklayacağız.

En çok korkulan yan etki anafilaksi (Ölümcül alerjik reaksiyon) değil mi?
Ben anafilaksiyi açıkçası telaffuz bile etmiyorum. Kişisel olarak da inanmıyorum.

Aşının kısa sürede yapıldığı, yeterince denenmediği endişesine ne diyorsunuz?
Şu an Faz 4’teyiz. Bu, uygulamadan sonra sahada izlemedir. Faz 4’te yapılan çalışmalar aşıların birçoğunda çok kısıtlı rakamlarla yapılır, bazen yapılmaz. Bu aşıda sıkıntımız yoktu. Çünkü mevsimsel aşının üretimine benzer bir teknoloji kullanıldı.

Anne babaların kafası soru işaretleriyle dolu. Büyük bir ikilem var. Ne önerirsiniz?
Okul çağı çocukları, tüm salgınlarda salgının kaynağıdır. Bulaşma kaynağı onlardır. Eğer salgını ve vakaları durdurmak istiyorsak, çocukları aşılamamız lazım. Ölümleri durdurmak için de risk grupları aşılanmalı. Ne kadar çok aşı yaparsak o kadar iyi. Benim yaşadığım Danimarka’da salgın nedeniyle olağanüstü hal ilan edildi. Okullar bir hafta süreyle kapatıldı. Çocukların yüzde 25’inin evde hasta olduğunu biliyoruz.
Çocuğuna aşı yaptırmak istemeyen anne babalar, umarım zamanla kötü deneyimler yaşayıp, fikirlerini değiştirmezler. Bence çocuğunu aşıyla korumamak büyük bir sorumluluk. Herhalde bir şey olsa ben kendimi asla ve asla affedemezdim.

Sizin çocuğunuz aşı olacak mı?
18 yaşındaki kızım Kanada’da üniversitede okuyor. Orada Sağlık Bakanlığı’nda arkadaşım var ve sürekli yazıyorum. “Ne olursun kızıma öncelik tanıyın, erken aşı olsun” diye.

Siz aşı yaptırdınız mı?
Önceki gün Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde yaptırdım. Çünkü Danimarka’da risk sıralamasına göre ancak aralık ya da ocak ayında aşı yaptırabilecektim.

Türkiye’de doktorlar arasında da aşıya karşı çıkan, yaptırmayı düşünmeyenler var.
Fransa’da karşı çıkanların oranı daha fazla. Çok üzülüyorum. O kadar çok yayın var ki, aşının etkinliğiyle ilgili.


“UKRAYNA’DA ÖLÜ SAYISI 220 OLDU”
Amerika, neden adjuvansız aşı kullanıyor?
Amerika baştan beri teknolojisini değiştirmedi. Adjuvanlı (katkı maddesi) aşı üretmeye başlamak, ek külfet getirecekti üreticiye. Şu anda adjuvanlı aşıya dönmeleri, üretim sürelerini 5-6 ay daha uzatacaktı ki bu mümkün değildi.

Adjuvanlı ve adjuvansız aşının farkı nedir?
İki aşı da etkinlik ve güvenilirlik açısından onay aldı. İkisi arasında fark yok. Hatta adjuvansız aşının biraz daha az etkinliğinin olduğu tartışılıyor. Adjuvanlar her aşıda var. Niye şimdi bu kadar olay oldu anlayamıyorum. Sorgulanan maddelerin hepsi milyonlarca kişiye uygulanan şeyler. Şu an dünyada adjuvanlı aşı tüketimi daha fazla. Avrupa Birliği’nin Avrupa İlaç Değerlendirme Ajansı (EMEA) onaylıyor. Çok ciddi, en ufak detayına kadar standart denetimler, araştırmalar yapılıyor bu birlik tarafından.

Aralık ayında salgın artacak mı?
Gördüğümüz ilk vakalardan sonra o eğri yükselmeye başladı. Sonra iki hafta içinde ciddi şekilde salgın dediğimiz sınırın üstüne çıkıyor. Ondan sonra da güney yarım küreden en az altı hafta yüksek düzeyde seyredip sonra yavaşlıyor. Bu süreç, Türkiye’de de başladı. İki ay daha giderek yükselecek, sonra düşüşe geçecek bir eğri bekliyoruz. Biraz da görerek, yaşayarak öğreneceğiz.

İsteyen her sağlıklı kişi aşı yaptırabilir mi?
Bunun kararını vermek elinizde değil. Ne kadar aşı olduğuna ve öncelik gruplarına ne kadar yapıldığına bakılıp, ona göre verilir. Eğer bir koruyucu madde varsa ve eğer imkan da varsa ben korumayı sağlayan maddenin herkese verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Zaten Avrupa’da birçok ülke, tüm nüfusunu kapsayacak şekilde aşı aldı.

Salgının dünya genelindeki durumu nedir?
Rakamlar daha yükselecek. Şu an Ukrayna’da bir salgın var. 11 kişilik ekibimiz orada. 8 Kasım itibariyle bir milyon vaka, 50 bin hastaneye yatış, 220 ölü var ve rakamlar sürekli artıyor. En önemlisi ellerinde aşı yok. Deli gibi aşı ve ilaç yardımı istiyorlar. Dünya Sağlık Örgütü’nün elinde 178 milyon doz aşı bulunuyor.

İlaç riskli gruplara hemen verilmeli mi?
Antiviral kullanımına ilişkin önerimizi önceki gün değiştirdik. “Doktorun kararına bırakın, hastasının durumu kötüleşirse verin” diyorduk. Şimdi, “Kötüleşmesini beklemeden risk gruplarında hemen antivirale başlayın” diyoruz.


BiTTi