iLiŞKi

Klişe ama doğru demiştik: Kaçan kovalanır, kovalanan kaçar. Erkeklerle olan ilişkinin yüzyıllara dayanan DNA’sal kodları var. Buna göre en basit ifadesiyle erkek avcı, kadın av.
Yani... Kadına kafayı taktığı erkeğin peşinden agresifçe koşmak, onu zorlamak, ikna etmeye çalışmak pek yakışmıyor. Bunlar hep doğanın erkeğe biçtiği roller.
Kız arkadaşlarımla bu konuyu konuştuğumuzda küçük bir azınlık dışında hepsi ‘ben hayatta erkeği kovalamam’ havasında.
Soru şu: Farkında olmadan kovalıyor olabilir misiniz?
Sevdiğim ilişki ve yaşam koçlarından Rori Raye’e kulak verelim şimdi...

ERKEĞİN PEŞİNDEN KOŞMA LİSTESİ

Evet efendim, böyle bir liste var. Bakın bakalım yeni tanıştığınız ve gizlice ilgi duyduğunuz erkeğe, kaçta kaçını yapıyorsunuz?
- Erkeği aramak:
İlginç bir şey duydunuz -sevdiğini söylediği grup bir yerde sahne alıyormuş, mesela- ya da ilgileneceğini sandığınız bir hikaye duydunuz ve paylaşmak istediniz. Bir programa davet etmek istediniz.
“Aa merak ettim, ararım demiştin, aramadın da...” dediniz. Hiç sormadığı bir konuda bilgi vermek için aradınız. “Geçen gün konuşmuştuk ya, aklıma geldi” diye...
- Diğer ‘arkadaşça’ kontak kurma çalışmaları:
Email yazmak, kısa mesaj atmak, Facebook’ta direkt mesaj atmak, egzersiz yaptığı salona ‘tesadüfen’ uğramak...
Herhangi şekilde diyalogu başlatan kişi olma çabası.
- İşleri ileri götürmek:
‘Haydi birlikte şunu yapalım!’ önerilerinde bulunmak. Plan yapmak, durduk yere evine yemeğe davet etmek, onun için parti vs planlamak. Ona yemek yapmaya kalkmak (ısrar etmediği halde), evine yemek, dolma, vs yollamak. Fiziksel teması ilk başlatan kişi olmak. “Biz neyiz, benim için ne hissediyorsun?” tarzı gelecekle ilgili sorular sormak.
Birlikte -yalnız ya da bir grupla- yapılması ‘iyi’ olacak seyahat teklifi. Gelecek aylarda yapılabilecek tatil planlarıyla ilgili konuşmak.
İlişkinin sosyal direktörü gibi davrandığınız her durum.
Kadınlar bunları farkında olmadan yapıyor artık. Çünkü iş hayatında aktifler, istedikleri bir erkeği gördüklerinde de aynı şekilde dizginleri ele alıyorlar. Oysa bu bir marifet değil. Aksine, erkek rolüne bürünme hali!
Ray’e ilaveten erkek okurlarımdan birkaç izlenim daha ileteyim: Gereksiz ve zamansız hediye vermek. Erkeğe durduk yere hediye vermeyin!
Tanışmadan sonraki ilk doğumgününe abartılı bir hediye almayın. Evine uğradıysanız, durduk yere eşyaların yeriyle oynamayın. Evde ne nasıl olmalı, önerilerde bulunmayın. Hele sormamışsa...
Kendi eşyalarınızı bırakmaya kalkmayın. Bunların hepsi, erkekler tarafından ‘peşimden koşuyor’ gibi algılanıyor ve kadının değerini düşürüyor.
Son sözü erkek okurlara bırakıyorum: Lütfen kadınlar kadın gibi davransın, erkeksi hareketleri bize bıraksın.

Haberin Devamı

CIMBIZ

Haberin Devamı

HAYVAN ALMAMASI GEREKENLER

Onun bir hayat partneri olacağını, ona bakmanın madden ve manen büyük külfet olacağını bilip…
Buna rağmen sınırlı ömrü boyunca size vereceği sevgi karşılığında, siz de onun sorumluluğunu taşıyacaksanız…
Nefes aldığı son güne kadar...
O zaman bir ‘pet’ edinin.
En sevdiğim arkadaşlarımdan birinin beni çıldırtan tek huyu… ‘Çocuğu istedi, o önerdi, bu da aldı’ diye evine devamlı süs gibi köpek alıyor. Sonra tüyüydü, kokusuydu, kakasıydı derken birkaç ay sonra “Ay ben uğraşamayacağım” diye köpeği evden atıyor.
Sokaklar cins köpek kırmalarıyla dolu. Şımarık insanların bir heves pet shop’lardan dünyanın parasına aldığı hayvancıklar, ailesi belledikleri insanların yanından önce barınaklara, sonra sokaklara düşüyorlar.
Eğer bir hayvanla bu tip bir yol arkadaşlığına hazırsanız, lütfen pet shop’lara değil de barınaklara gidin.
Yavru ve şekerken bir eve girip de büyüyünce evsiz kalmış dostlarımızdan birine yuva verin.

Haberin Devamı