Ersin Süzer

Ersin Süzer

esuzer26@gmail.com

Tüm Yazıları

Uzun yıllar sonra doğum günümde program yaptım. Gerçekten yıllardır doğum günlerimi kutlamıyorum. Bu yıl nedense kutlayasım geldi. ‘İstanbul dışına mı çıksak?’ derken, önce Four Seasons’taki yılbaşı alışveriş organizasyonun açılış gecesine dahil olduk. Oradan Arnavutköy’de yeni açılan Danış’a yemeğe geçtik. İlk doğum günü fitili orada ateşlendi.

DOĞUM GÜNÜMDE  ANNEMİ KAYBETTİM

Ardından Baoz’daki canlı müziğe dahil olduk. Sahne ilk kez dinlediğim Seda Mete var. Erken doğum günü kutlamaları burada da devam etti. Daha doğum günüm olmadan öyle kendimizi moda soktuk.

Haberin Devamı

Sabah erkenden ablam aradı

Nedense gece bir türlü gözüme uyku girmedi. Yatakta dönüp durdum. Sabah bir ara kalktım, telefona baktım arayan soran var mı diye. Biraz uyurum derken; sevdiğim, “Ersin ablan arıyor” diye seslendi. Ürkek bir sesle “Alo” diyebildim. “Annemi kaybettik” dedi ablam. Daha babamın acısı dinmemişti. Annem biraz daha yaşamalıydı. Her yerim uyuştu ne yapacağım bilmez durumda sanki kâbus görüyormuş gibi yatmaya devam ettim. Kâbus değil gerçeğin ta kendisiydi. Babamın ardından annemi de kaybetmiştik. Beni doğurduğu gün toprağa verdik. Annem, babamı kaybettiğimizden bu yana hiç kendine gelemedi. Her konuşmamızda “Babanız beni hiç tek başıma bırakmıyor. Nereye gitsem orada” diyordu. Uzun yıllar babama bakacağım diye kendini hayata karşı öylesine motive etmiş ki... Kendinden geçercesine adamış hayatını. Babamın yokluğunda annemin tüm bağışıklık sistemi çöktü, hayat enerjisini kaybetti. Doğum günüm, haberi aldığım an itibariyle aklımın ucuna dahi gelmedi. Son üç ay içinde önce babamı, sonra annemi ellerimle toprağa verdim. Hayat 48 yaşına giren bana hiç tecrübe etmediklerimi ardı ardına annemi babamın yanına toprağa verdiğim an yaşattı.

Ölüm bile onları ayıramadı

DOĞUM GÜNÜMDE  ANNEMİ KAYBETTİM

-Babam, annemi yanına çağırdı.

-Garip bir huzur kapladı tüm aileyi ikisini yan yana toprağa verince, kavuştular.

-Artık yalnız değil onlar yan yana sonsuza kadar birlikte olacaklar.

-Bizi yalnız bırakıp gittiler...

-Bu hayatta yaşadıkları büyük sevgiyi, sonsuzluğa taşıyarak gittiler.

Haberin Devamı

Acım o kadar taze ki...

-Bir an olsun aklınızdan çıkmıyor.

-Kalbi acıyor insanın, öyle bir kalp acısı var ki ağlamak bile dindirmiyor.

-Nefesim kesiliyor. Dün annemlerde, annemsiz kahvaltı yapmak. Lokmalar boğazımda kaldı.

-Annem güler yüzüyle hep yanı başımda sanki. Öyle de kalacak.

-En güç anım, annemi toprağa verdikten hemen sonra iki ablamı da aldım geçtim ortalarına ellerini tuttum, mezarın başına kadar yürüdük el ele, aynı acıyı paylaşan ben, ablalarıma “İkisi de birbirine kavuştular. Onlar kavuştukları için mutlular. Mutluluklarını bozmayalım” dediğime ben bile inanamadım. Ama gerçek bu, güçlü olman gerektiğinde, şartlar ne olursa olsun güçlü kalacaksın. Benim bu hayatta misyonum güçlüklere göğüs germek.

-Bu acı günümde, beni bir an olsun yalnız bırakmayan, dostlarıma, arkadaşlarıma, tanıdıklarıma ve sevdiğime sonsuz teşekkürler. İyi ki varsanız. Varlığınız beni onurlandırıyor.

Ellerimle toprak atmak

Son görev olduğunu babamı toprağa vereceğimiz gün öğrendim. Erkek çocuk mezara girermiş. Kendi eliyle toprağa verirmiş. Babamı sağa doğru yatırdım, altına toprak besledim ellerimle. İki gün önce de annemi sağa doğru yatırdım, toprağı koydum başının

Haberin Devamı

altına...
İkisinde de mezardan çıktığımda gözüme perde indi. Hiçbir şey net değildi. Bulutların ardından bakıyordum hayata.
Üstüm başım annemin toprağıyla bulandı. Başımın üzerinden gelen toprak hâlâ benimle…
Artık toprak, annem kokuyor, babam kokuyor...
Bu hafta Hayatın Temposu bu...