Cadde 'First lady' adayları medya imtihanında

'First lady' adayları medya imtihanında

16.08.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Türkiye'deki cumhurbaşkanlıÇı seçimi tartışmalarında kimileri "adayın eşine neden karışılıyor" diyor. Oysa ABD'de medya, "first lady" adaylarını yerden yere vuruyor!

First lady adayları medya imtihanında

iyezdani@milliyet.com.tr Batı demokrasileri bizdeki gibi sadece "seçilmiş çoÇunluÇun üstünlüÇü" üzerine deÇil, aynı zamanda "çok seslilik, ifade ve basın özgürlüÇü" gibi kavramlar üzerine de kurulu olduÇundan, siyaset kültüründe de bizde görmeye ve göstermeye alışık olmadıÇımız türden bir tolerans söz konusu oluyor. Hatta bu tolerans kimi zaman siyasi figürlere - ve onların eşlerine - karşı yöneltilen eleştirilerin, dozajı aşıp hakarete varmasına kadar gidebiliyor. Yanlış anlamayın, ne Türkiye gündeminin peşini aylardır bırakmayan cumhurbaşkanlıÇı seçimlerinden, ne de AKP'nin tekrar ve tekrar aday gösterdiÇi Abdullah Gül'den bahsedecek deÇilim. Hatta her ne kadar burası bir kadın köşesi olsa da, "gündemlerin gizli maddesi" olan Hayrünnisa Gül'den bile bahsetmeyeceÇim. Benim asıl bahsetmek istediÇim, genel anlamda gelişmiş ülkelerdeki, özellikle de ABD'deki "first lady" adayları, basında onların hakkında yazılıp-çizilenler ve de neredeyse "hakarete varan" eleştiriler karşısında gösterilen sonsuz tolerans. Nasıl mı? ABD'de 2008'deki başkanlık seçimleri öncesinde gerek Cumhuriyetçilerin, gerekse de Demokratların aday adaylarının eş durumlarına bir bakacak olursak, basındaki haber ve yorumlarda aday eşlerinin özel hayatlarına o denli derinlemesine giriliyor ki, bırakın giyim-kuşamı, ortada ne eski kocaları kalıyor, ne bilinmeyen skandalları, ne de çocukluk sırları. ÖrneÇin, "first lady"lik yarışında şu ana dek en fazla dikkat çeken ve hakkında en çok olumsuz şey söylenen aday, eski New York Belediye Başkanı-yeni Cumhuriyetçi Parti başkan aday adayı - Rudy Giuliani'nin eşi Judith Giuliani. Vanity Fair dergisinde hakkında çıkan uzun bir portre yazısında, Judith Giuliani'den "entrikacı bir kadın" diye söz edildi. Yazıda ayrıca Giuliani'nin, eşinin seçim kampanyası uçaÇında Louis Vuitton marka çantası için ekstra yer talep edecek kadar "alışveriş düşkünü ve müsrif" olduÇundan bahsedildi. Hatta Judith Giuliani'nin bir zamanlar deneylerinde hayvanları kullanmakla suçlanan bir ilaç şirketinde çalışmış olduÇunu keşfeden gazeteciler, Judith'e "köpek katili" yaftasını yakıştırmaktan bile çekinmediler! "Entrikacı, köpek katili" Cumhuriyetçilerin başkan adayı olma ihtimali yüksek olan bir başka politikacının, Fred Thompson'ın ikinci eşi Jeri Thompson hakkında yazılanlara bir bakalım: Aralarındaki 24 yaş fark olmasına raÇmen kocasıyla "konumundan" dolayı evlendiÇi öne sürülen Jeri'ye, basın, "sarışın ganimet avcısı" adını taktı. Jeri'nin mini etekle çekilmiş fotoÇrafının gazetelere yansıması ise ABD'deki TV sunucusu Joe Scarborough'nun Jeri için "Sizce striptiz kulübünde mi çalışıyor" şeklinde bir yorumda bulunmasına yetti de arttı bile!Aynı şekilde Demokratların aday adaylarından John Edwards'ın eşi Elizabeth Edwards, kanser tedavisi gördüÇü halde muhafazakâr eleştirmen Ann Coulter'ın ulusal bir kanaldaki talk-show programına konuk olduÇunda, Coulter, Elizabeth Edwards'ı, hayatına ilişkin beÇenmediÇi şeylerden dolayı azarlamaktan imtina etmedi. ABD'deki first lady adaylarının tüm bunları hak edip etmediÇini bilemeyiz, zaten asıl mesele de hak edip etmedikleri deÇil, bunların yazılıp konuşulabilme özgürlüÇü!Bizdeki durumlara dönecek olursak, tabii ki bunlar bizler için "ekstrem" örnekler. Siyasi hayatta olsun, başka hayatlarda olsun, kamuoyuna mal olmuş kişilere karşı "hakaretengiz sözler" bizim kültürümüzde pek hoş görülmez. Ama bizde bırakın eleştiriyi, gazetelerde politikacı ve lider eşleri hakkında "Aman da filanca hanım falanca devlet başkanının verdiÇi resepsiyonunda ne kadar da güzel giyindi" dışında "gülden aÇır" bir söze biraz zor rastlıyoruz. Üstelik rastlasak dahi -söz konusu olan hangi iktidar olursa olsun- onun şemsiyesi altında nemalananlar, en ufak bir eleştiri karşısında hemen suçlama oklarını size yöneltiyorlar. Sizce de her ne kadar "kırılgan" da olsa, AB yolunda düşe-kalka ilerlemeye çalışan bizim demokrasimiz de artık biraz daha fazlasını hak etmiyor mu? "Sarışın ganimet avcısı"