Bu hafta planlasam bu kadar olmaz dediğim şekilde, ‘koca’ üzerine çeşitlemeler yaşadım.
İlki 8 yaşındaki yeğenimden geldi. Durup dururken bana dönüp; “Teyze, neden senin kocan yok?” dedi. Sanki çocuk çok mühim bir şey sormuş gibi herkes bir anda gözünü üzerime dikti ve derin bir sessizlik…
Blöfü görüp, eli yüksetmeye karar verdim:
“Canım, sinek kadar kocam olup başımda bulunacağına, olmamasını tercih ettim” deyip zafer kazanmış bir edayla bakışlarımı başka yöne çevirdim. Çocuktan cevap:
- Teyze ne diyorsun? Ben sana, neden senin kocan yok, diyorum; hiç olmadı mı? Biz çok merak ediyoruz…
- Siz? Siz derken?
- İşte ben, kuzenlerim, arkadaşlarım…
Aklımdan geçen: “Ne! Siz odalarda evcilik yerine benimle mi oynuyorsunuz!!!”
Ağzımdan çıkan: “Canım bak, ben annenin babanı, babanın anneni sevdiği gibi kimseyi sevmedim, kimse de beni öyle sevmedi. O yüzden de evlenmedim. Her insan mutlaka evlenecek diye bi durum yok. Sen de sakın insanlar büyür ve evlenir diye düşünme. Bazı insanlar büyür, biriyle tanışır, onu çok sever, ona güvenir ve hayatının kalanında o insan hep yanında olsun ister, o zaman evlenir. ‘Sinek kadar kocam olsun başımda bulunsun’ dersen eğer, işte o zaman hayatın çekilmez hale gelir… Bunu hem sen kafana yaz hem de arkadaşlarına böylece anlat…”
Konu hakkında daha konuşurdum da kızkardeşimin müdahalesiyle hayat dersim yarım kaldı.
Hale bakın, çoluk çocuk bile bekarları evlendirme derdinde!

‘Köpek, Kadın, Erkek’
Koca konusuyla ikinci sözleşmem, Moda Sahnesi’nde, Barış Yıldız, Zamire Zeynep Kasapoğlu ve Caner Cindoruk’un oynadığı ‘Köpek, Kadın, Erkek’ adlı oyundaymış.
40’lı yaşlarına kadar yalnız başlarına mutlu mesut yaşamış ancak ortak arkadaşlarının; “İlla ki hayatında biri olmalı” dayatmasıyla tanışıp, kalan hayatlarını birleştirerek birbirlerine zehir etmiş iki kişinin ve bir köpeğin hikayesi.
Sibylle Berg’ün hikayesinin güncel olma sebebi pek tabii genlerimizde olan ‘İki kişilik yalnızlık tek kişilik yalnızlıktan iyidir’ inanışının korunması. Oyunun metni de bize uyarlanınca, ortaya ağlanacak haline katılarak güldüğün bir oyun çıkmış.
Bazı sahneler, mesela ‘alışveriş’, ‘durduk yere çıkan kavga’, ‘birbirine batma’ ya da ‘içinin başka dışının başka konuşması’ öyle tanıdık ki...

Haberin Devamı

‘Kocan Kadar Konuş’
Ve ‘koca’ ile üçüncü buluşmam da ‘Kocan Kadar Konuş’ filminde oldu. Şebnem Burcuoğlu’nun romanından uyarlanan filmde ‘Kocan varsa varsın’ mantığıyla tüm ailenin evlilik baskısının ‘Efsun’ gibi aklı başında bir kadını nasıl koca manyağına dönüştürdüğünü kahkahalarla izledik.
Ezgi Mola, Murat Yıldırım, Nevra Serezli, Gülenay Kalkan Ünlüoğlu ve İsmail İncekara gibi çok değerli oyuncuların rol aldığı, Kıvanç Baru-
önü’nün yönettiği filmde, börek sahnesini izlerken çoğunuz; “Dejavu mu bu? Bir yerden biliyorum” diyeceksiniz. Biliyorsunuz tabii, ya kendi evinizden ya komşunuzdan ya da arkadaşınızdan…
Kadınlara ‘evlen baskısı’ sürdükçe, onlar için evlilik ‘kazanılmış sosyal statü’ olmaya devam ettikçe, sektör buradan daha çok malzeme çıkarır. Baksanıza, filmin ikincisi hazırlanıyormuş bile…

Haberin Devamı