Cadde İstanbul sokaklarını arşivledi

İstanbul sokaklarını arşivledi

30.09.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Türk seyircisinin hafızasına kazınan filmlerin unutulmaz yönetmeni Osman Fahir Seden ve Seden’in İstanbul’u, 1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi’nin dokuzuncu sayısına konu oldu

İstanbul sokaklarını arşivledi

Okuyucusunu 1952 - 1990 yılları arası Osman Seden’in filmlerindeki İstanbul’da nostaljik bir geziye çıkaran yazıyı, eleştirmen Gülşah Maraşlı kaleme aldı. Osman Seden’in film sektörüne girişiyle başlayan makale, satır aralarında Seden’in başarı öyküsünün izlerini de sürüyor. Osman Fahir Seden, İstanbul’un kalabalık caddelerini, trenlerini, raylarını, denizini, Boğaz’ını hep üstten bakacak şekilde, Boğaz Köprüsü’nü, Eminönü’nü, Sultanahmet Meydanı’nı, Alman Çeşmesi’ni, gençlik döneminde bir ara oturdukları Pendik taraflarını, Büyükada’yı ve Dilburnu’nu filmlerinde sıklıkla kullandı. İşte bütün bu muazzam mekanlar, Türk sinemasının usta yönetmeni Osman Fahir Seden’in İstanbul’unu özetliyor.

Haberin Devamı

Amcası Şakir Eden’in tavsiyesi
Ülkemizin ilk özel yapımevi olan Kemal Film’in sahibi ve başarılı bir yönetmen olarak tanıdığımız Osman Seden’in film sektörüne girişi; babası Kemal Seden’in vefatı üzerine amcası Şakir Seden’in yeğenini babasının koltuğuna oturtarak “İşte bak, baban burada otururdu. Sen de adam ol bir gün gel de oraya otur” demesiyle başlar. İstanbul’un dar sokaklarında başlayan ve kaçış ve kovalamaca sahneleriyle neredeyse tüm şehrin dekor olarak kullanıldığı ‘İstanbul Kan Ağlarken’ (Hrisantos) filmiyle Osman Seden çok istediği ilk başarısını yakalar.
Seden’in Ömer Lütfi Akad’a yaptırdığı ve ‘Sinemacılar Dönemi’ni başlatan ikinci filmi ‘Kanun Namına’, 1952 İstanbul’unda geçen bir olaydan yola çıkılarak yapılmıştı ve hareketli bir üslupla çekilen bu filmin en önemli dekoru yine İstanbul’du. Maraşlı, yazısının bu bölümünde, 2000 yılında Ömer Lütfi Akad’la ‘Kanun Namına’ filmiyle ilgili gerçekleştirdiği sohbetten de alıntı yapmış. Akad’ın filmin hem halk hem de eleştirmenler tarafından büyük beğeni görmesini; İstanbul’un çeşitli semt ve sokaklarında çekimler yaparak İstanbul’un günlük hayatının içine girilmesine bağladığı belirtiliyor.

Haberin Devamı

Filmlerle İstanbul’a 30 senelik bir yolculuk
‘Kanun Namına’ filmini, 1953 Ayhan Işık’ın Pendik tren istasyonunda rayların üzerinde kaçışıyla hafızalara kazınan ‘Katil’, Kasımpaşa’nın sakinliğinden Beyoğlu’nun ışıltılı yaşamına bir yolculuk yapılan ‘Öldüren Şehir’, 1959 sahnelerinin çoğunun İstanbul’un fakir semtlerinde çekildiği ve Zeki Müren’in başrolünü oynadığı ‘Kırık
Plak’, 1961 Milli Mücadele’nin dekorunun İstanbul’a taşındığı ‘Aşktan da Üstün’, İstanbul’un gecekondu mahallelerini mesken tutan ‘Mahalleye
Gelen Gelin’, 1962 Orhan’ın (Orhan Günşiray) fakir mahallesinden Belgin’in (Evrim Fer) zengin mahallesine İstanbul’un kalabalık ve gürültülü trafiği eşliğinde yapılan yolculuk ‘Külhan Aşkı’, 1963 Adana’dan İstanbul’a uzanan ‘Ne Şeker Şey’, aynı yıl bu kez İzmir’den İstanbul’a uzanan ‘Sayın Bayan’, 1965 taşralı kahramanların İstanbul’da toplandığı ‘Severek Ölenler’, konunun yine İzmir’den İstanbul’a taşındığı ‘Hırsız’, 1968 İstanbul’un isminin film isimleriyle birleştiği ‘Cilali İbo İstanbul Kaldırımlarında’, ‘Urfa - İstanbul’, 1976 Seden’in ray, tren, deniz ve vapur tutkusunun İstanbul dekorunda peş peşe karelere yansıdığı ‘Nereye Bakıyor Bu Adamlar?’, 1979 şoför Şaban eşliğinde İstanbul turunun yapıldığı ‘Dokunmayın Şabanıma’, 1980 başrol oyuncusunun
taşradan İstanbul’a geldiği ‘Beddua’, 1985 TRT’ye dizi olarak çekilen ve siyah beyaz filmlerden sonra İstanbul’a
renkli bir bakış sunan ‘Çalıkuşu’, 1990 Büyükada Dilburnu’ndaki unutulmaz sahneleriyle ‘Gurur’ izledi.