Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sivas’ın Gürün ilçesinde doğup, devlet okullarında okuyup, iki ayrı üniversite bitirmiş üzerine İsviçre’de master yapmış biridir Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz.

Çarşamba günü kayıt sırasında “Para istemek suçtur” deyip, tüm personeline “Vatandaştan para almayın” talimatı verdi.

O zaman olana dair biraz daha bilgi paylaşmakta fayda var.

Sultangazi’de devlet okulunda öğretmen seçmek isteyen velilerden 500 TL isteniyor. Erenköy’de, çocuğu özellikle Birsen Hanım’ın talebesi olsun isteyenlerden talep edilen paraysa 5 bin TL.

Haberin Devamı

Atıyorum, Ahmet Bey ya da Fatma Hanım gibi hocaların talebesi olmak daha ucuzdur, bilemem.

Levent civarındaki okullarda kayıt işlemleri sırasında velilerden istenen para, 2 bin TL’ymiş.

Okmeydanı’ndan farklı farklı rakamlar geldi ama sosyetik semtlere göre çok daha hesaplı bunlar.

Bu paralar birilerinin cebine gitmiyor, okul aile birlikleri hesabına yatıyor sonra da okulların ihtiyaçları için harcanıyor ama fark etmez.

Parası olmayanı okula almamak ya da parasını ödemeyene öğretmen seçtirmemek ne demek?

Kaldı ki genç ve velinin, çocuğu okusun diye para vermediği öğretmenler için de son derece sinir bozucu bir durum bu.

Sayın Bakan, lütfen emir veriniz, kayıtlarla ilgili kurulan şikayet hattına gelen başvuruların içeriğini çıkarsınlar size.

KAYIT TARİFESİ BURADA SAYIN BAKAN

İstatistiklerde ‘Şu kadar başvuru oldu, şu kadar çözüm bulundu’ denir ama içerik inanın daha önemli.

Mesela 2017 yılı başından beri iş arayan bir anne ve babanın, evlatları daha iyi eğitim alsın diye utana sıkıla ekonomik durumlarına dair yazdıklarını okusanız, inanın sizin de içiniz çok acır.

O yüzden Sayın Bakan, devlet okullarında parayla öğretmen seçilmesine, sözlük anlamına bile ters ama zorla bağış yaptırma işine el atınız, tespit ettiğiniz olaylarda da yaptırım uygulayınız. Başka türlü çözülmeyecek bu sorun...

Nâzım’ın olmayan şiiri

KAYIT TARİFESİ BURADA SAYIN BAKAN

Eskiden ünlü şairlerin mısralarının altına kendi adını yazan sahtekârlar çıkardı karşımıza.

Şimdi sosyal medyada ünlü şairlerin imzalarını atanlarla karşılaşıyoruz. Fotoğraftaki, Nâzım Hikmet’in yazdığı iddia edilen şiire bir bakın lütfen. Bir başka kullanıcının da dikkatini çekmiş konu, “Hangi kitabında var bu şiir?” diye soruyor haklı olarak.

Haberin Devamı

Herhangi bir kitabında yok Nâzım Hikmet’in, zira bu mısralar onun mısraları değil.

Yıllar önce Mehmet Coşkundeniz’in yazdığı ‘Sen Git Aşk Bana Kalsın’ kitabındaki bir düz yazıdan alınmış o bölüm. Ama Google hafızasına bakacak olursanız bir sürü yerde Nâzım Hikmet’in şiiri diye paylaşılmış, üzerine bir de övgüler düzülmüş. Oysa bırakın tüm şiirlerini bilmeyi 3-5 Nâzım Hikmet şiiri okumuş herkes bu mısraların Nâzım Hikmet’e ait olamayacağını anlar ilk bakışta.

Şiir sanılanın aksine son derece ciddi bir iştir, Google hafızasıyla şiir paylaşırsan böyle olur.

Kalanı için de pes diyorum başka da bir söz bulamıyorum...

Yaşanmışlık iyidir

KAYIT TARİFESİ BURADA SAYIN BAKAN

İpek Tanrıyar, ‘Şahane Pazar’ programıyla girmişti hayatımıza.

O dönem aynı yapım şirketinde çalışıyorduk, TEM Stüdyoları’nın o uzun koridorlarında koşturan biri olarak kaldı aklımda. Ekranda sıcak ve en önemlisi gerçek bir portre çizmişti. Yıllar sonra Bodrum’da kır saçlarıyla çıktı karşımıza Tanrıyar.

Haberin Devamı

Yüzündeki çizgiyi, saçındaki akı ve daha önemlisi yaşanmışlıkları yok sayan o kadar çok insan var ki...

Botoks yaptıran isimlere bakın, giderek mimiklerini kaybediyorlar.

Erkek ya da kadın saç boylarına bakın hatta erkeklerin bıyık boyalarına, gerçeklik giderek kayboluyor.

Gerçek, her zaman yapay olandan daha iyidir bana göre.

İki resim arasındaki benzerlikler

- Her iki fotoğrafta da Sibel Can beyaz bikini giymiş.

- Her iki karede de fotoğrafının çekildiğinin farkında. İlkinde biraz daha belirgin, ikincisinde daha usta işi olmuş.

- Her iki fotoğrafta da önemli ve değerli olan fiziği değil, sesi ve şarkıları.

KAYIT TARİFESİ BURADA SAYIN BAKAN


- Her iki kare de insana “Haberim yokmuş gibi çek pampa” sözünü hatırlatıyor nedense.

- Her iki fotoğrafta rahatsız edici olan şey Sibel Can değil. Özellikle son resmin “Yakalandı!” diye sunulması zekamıza ayıp oluyor. Kimileri de buna gündem yarattık diye seviniyor.

KAYIT TARİFESİ BURADA SAYIN BAKAN

Kapınızı da devlet mi değiştirsin?

KAYIT TARİFESİ BURADA SAYIN BAKAN

17 Ağustos demek, bizim için deprem ve kötü hatıralar demektir. Her 17 Ağustos’ta, beklenen Marmara depreminin tarihini ve devletin buna ne kadar hazır olup olmadığını konuşuruz.

Bu sene de öyle oldu ama kimse kusura bakmasın, depreme tek hazırlanması gereken devlet değil. Mesela apartman kapınız içeriye doğru açılıyorsa, deprem olduğunda önünde izdiham yaşanır, ezilenler olur. Doğru olan sokak kapılarının dışarı doğru açılmasıdır.

Beklenen depremde İstanbul’a doğalgaz akışı kesilecek ama borulara pompalanmış gaz, yangınlar çıkaracak.

Her apartmanın bina girişine anında gaz akışını kesecek bir aparat taktırması mümkün ve son derece ucuz bir işlem bu.

“Peki bunları yaptıran kaç kişi, kaç apartman var?” derseniz, yok denecek kadar az yanıtını vermek mümkün.Tamam devlet üzerine düşeni yapsın da, bir zahmet biz de üzerimize düşenleri yapalım...