Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İnsanlar ünlülerin tercihlerine bakarak oy kullansalardı Donald Trump, ABD Başkanı olamazdı değil mi? Önce bu gerçeği hatırlayalım sonra devam edelim:

Murat Boz’un seçtiği bir kıyafeti ya da şarkısını beğenebilirim, Rıdvan Dilmen’in futbol yorumunu sosyal medyada paylaşabilirim, Arda Turan’ın Barselona’da başarılı olmasıyla gurur duyabilirim....

OYUNU MURAT BOZ YA DA RIDVAN’A  GÖRE Mİ KULLANACAKSIN


Ancak ne ben, ne de bir başka kişi, referandumda kullanacağı oyu bu saydığım isimlerin tercihine göre belirleyecek. Salı akşamından beri kıyamet kopuyor, sosyal medyada. Niye, bu saydığım isimler videolarla ‘Evet’ kampanyasına destek vermişler diye.

Karşısındakine hakaret etmeden, isteyen istediğini söyleme özgürlüğüne sahip değil mi? Demokrasiyi savunmak gerekçesiyle başkalarının fikrini söylemesine, yaymasına karşı çıkmanın manası var mı? Üstelik sadece karşı çıkmakla kalınmıyor; şunun bu planı, bunun şu menfaati var diye kişilik katliamları da yapılıyor. Bu yol, yol değil.

?Başkasına hakaret etmediği sürece “Evet” diyenler de “Hayır” diyenler de, ünlü olsun olmasın oylarını açıklama ve fikirlerini yayma hakkına sahip. Bu kadar basit aslında.

Haberin Devamı

İŞİN SIRRI SEYİRCİDE ARKADAŞ

Yıllar önce gazlı içecek pazarında üst düzey yönetici olan bir arkadaşım, elimdeki kendi şekersiz ürününü görmüş, “Tahmin et bakalım, Türkiye’nin yüzde kaçı bu ürünü içiyor?” diye sormuştu. Düşündüm, çevremdeki herkes aynı üründen içiyordu. O yüzden, “Yüzde 55 normal, yüzde 45 benim içtiğimden” diye yanıtladım soruyu. Uzun uzun güldü, sonra yüzde 92’ye yüzde 8 oranını verdi. Medya binalarında konuşulan ya da yapılanların, sokaktan ne kadar farklı olduğunu o gün anlamıştım.

Türkiye’de yabancı dizi çok seyredilmez, hatta alt yazılı film de çok seyirci bulamaz. Mesela CNBC-E, harika diziler yayınladı, sonra harika dublajlar yaptı ama yok olup gitmekten kurtulamadı. Kadir Kaymakçı kardeşimin, Habertürk’teki Netflix yazısını okuduğumda aklıma geldi tüm bunlar.

Netflix’in 600 saat içerik üretmesi ya da buna ayırdığı bütçe, Türk seyircisinin ne kadar umurunda acaba? Ya da dünya genelinde 93.8 milyon abonesi olması, Türkiye pazarında tutunmak için yeterli olabilir mi?

Haberin Devamı

Ekşi Sözlük’e bakınca, yabancı içeriğin çok çabuk tükendiğine, yerli filmlerin de yeterli olmadığına dair onlarca şikayet buluyor insan. Düzeltmem gereken iki hata daha var; birincisi dünyada her sene rüzgar estiren 1-2 dizi olur. Mesela bu yıl en çok konuşulan işlerin başında gelen Sherlock Holmes’un yeni sezonu TLC’de.

Yabancı içerik o kadar önemli olsaydı, TLC şu an Türkiye’de reytingleri siler süpürürdü. Sonra şu Online TV tanımlaması baştan sona yanlış. Netflix ve benzerleri, daha çok video kaset kiralama dükkanları gibi işler. Kendi yapımı olmayan işler de ancak DVD’ler pazara girdiğinde katalogda yer alabilir. Yerli yatırımlar Blue TV ve Puhu TV daha yolun başındalar, bu fikre katılıyorum ama yerli içerik Türkiye’de her zaman yabancıların açık ara önündedir. Yani son sözü medya binalarında konuşulanlar değil, sokaktaki seyirci söyler.

ALEYNA TİLKİ’YE HAKSIZLIK

Fizik sınavından 100 aldığı kağıdı sosyal medyada paylaştığı için Aleyna Tilki’nin tüm sınavlarını iptal etmiş okulu. Genç kız yeniden sınavlara girmiş, daha önceki paylaştığı fotoğrafı silmiş. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda çeşitli yönergeleri olduğunu bilmiyor değilim ama sınav kağıdını paylaşmanın nesi kötü?

OYUNU MURAT BOZ YA DA RIDVAN’A  GÖRE Mİ KULLANACAKSIN


Şöhret olmuş, para da kazanan genç bir kız, sınavdan 100 almanın sevincini paylaşıyor. Bırakın kötü örnek olmasını, herkes için özendirici bir paylaşım bu. Ayrıca ceza verilecekse de neden sadece fizik değil de tüm derslerin sınavları iptal edildi? Ceza dediğimiz şeyin bir oranı olması gerekmiyor mu?

Haberin Devamı

EMRE ALTUĞ’UN YENİ İLİŞKİSİ

Emre Altuğ, Şişli Terakki’den arkadaşımdır. Ayrıca adam gibi adamdır, çok severim. Çağla Şıkel’i hiç tanımadım, yaptıklarını eleştirdiğim de oldu, övdüğüm de.

En son Emre’ye yöneltilen, Türkçe özürlü ‘cici baba’ olma sorusuna itiraz etmiştim, şimdi bir daha yazmak gerekti. Emre Altuğ ve Çağla Şıkel boşanalı çok uzun zaman oldu. Karı-koca sıfatları bitti ama çocukları için anne-baba sıfatları devam ediyor.

OYUNU MURAT BOZ YA DA RIDVAN’A  GÖRE Mİ KULLANACAKSIN

Birinden birinin yeni bir ilişkiye başlaması, Emre’nin kız arkadaşının geçmişte Şıkel’in jüri üyesi olduğu bir programda yarışmacı olması ve hatta ona övgüler yağdırması magazin haberidir. Ancak, “Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” diye taraflara soru sorup, manşetlik cevap almaya çalışmanın manası yok. Arkadaşlar sormuşlar, o da “Mutluluklar dilerim” demiş, tamam dağılabilirsiniz.

ÖĞLE YEMEKLERİ CEPTEN...

3.5 milyon çalışan, öğle yemeği için dışarıya çıktığında şirketten aldığı kartla yemek yiyemezse ne olur? Ben söyleyeyim; Türkiye’nin en çok konuşulan eylemi olur. Görünen o ki, bu ihtimal giderek kuvvetleniyor. Tüm Restoranlar Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği, kartla ödenen yemek paralarından kesilen komisyondan ve paranın hesaba geçtiği sürenin uzatılmasından ciddi anlamda şikayetçi. Son çare olarak 200 bin civarında iş yerinden uygulamayı kaldırmayı düşünüyorlar.
Bırakın uygulamayı tamamen kaldırmayı, bir hafta bile boykot uygulasalar, yer yerinden oynar. Aslında tek sıkıntı bu değil. İnsanların paket sipariş verdikleri yerler de bir süredir yükselen komisyon oranlarından şikayet ediyor. Hatta kimi işletmeler, kendi internet sitesinden sipariş verenlere avantajlar sağlamaya da başladı. Her siparişin yanında aracıyı ortadan kaldırmak için bir sürü broşür ve magnet gelmesinin sebebi de bu.

OYUNU MURAT BOZ YA DA RIDVAN’A  GÖRE Mİ KULLANACAKSIN


Görünen o ki, bu işte yer alan tüm tarafların bir masa etrafında oturup konuşması gerekiyor. Yoksa olan öğlen yemeklerini cepten yemek zorunda kalacak personele olacak.