PORTiSHEAD iÇiN SON GÜN

İstanbul’da ilk kez sahne alacaksınız. Neler söyleyeceksiniz?
Umarım performansımızı beğenirler ve gelip bizi izlerler. Bu turnemizde İzlanda, Finlandiya gibi daha
önce gitmediğimiz yerlere gitmek istiyoruz. İstanbul da bu şehirlerden birisi.

Konser için ne gibi sürprizler hazırladınız?En iyi şarkılarımızı seçtik. Üzerinde çalıştığımız bazı yeni materyaller var ama sanırım konsere yetişmesi çok da mümkün olmayacak. Yeni şarkı çalmayacağız maalesef.

Bu sizin İstanbul’a ikinci gelişiniz. Şehri nasıl buluyorsunuz?
Türkiye kültürel olarak çok büyük bir mirasa sahip. Özellikle de İstanbul. İlk gelişimde biraz alışveriş yapma şansım olmuştu. Hatta ses sabitleyicimizi ordan almıştım. Davulum için zil bakmıştım. Ve hatta ikinci el satan bir dükkandan film afişleri almıştım. Etrafta oturdum, kafelerde vakit geçirdim. Oldukça farklı bir hissi var İstanbul’un.

AİLE GİBİ OLDUK

Turnelere çıkmak yorucu olmalı. Grubun ilk günlerinden bu yana neler değişti?Hayır aslında, çok yorucu değil. Uçuyoruz evet ama bizimle ilgilenen, her isteğimizi gerçekleştirmek için çalışan insanlar var. Bize düşen sahnede 1-1.5 saat boyunca iyi bir performans sergilemek.
20 yılı aşkın bir süredir aynı teknik ekip ile çalışıyoruz. Ana ekip aile gibi. İyi bir sinerji yakaladık.

90’lı yıllar müzikte Bristol akımının en popüler ve ticari olduğu yıllardı. Bristol akımının geldiği yer hakkında neler düşünüyoruz?

Pek çok ülke ve şehir bugün birbirinin içine karışmış halde. Büyük mağaza zincirlerinin olduğu aynı dükkanlara sahipler. İnsanlar genel olarak aynı şeyleri yemeye, aynı şekilde bakmaya başladı.

Müzikler de birbirine benzemeye başladı.

Böylelikle bu tarz şeyler yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Bristol’un bence müzikte o kadar da büyük başarıları olmadı. Bizim müziğimiz de oldukça yumuşak ama bence içinde çok sert söylemler var.