GÜNEY FRANSA’DA LEZZET ZAMANI
Güney Fransa’nın sosyal hayat, lüks tüketim ve jet sosyetesinin merkezi Nice’de mevsim kış da olsa, hafta sonu geçirmek keyifli oluyor. Sahil yolundan giderseniz, her koyda motor yatlar, birbirinden şık lokantalar, son model arabalar, her tepede başka tarihi konsept ve Orta Çağ’dan kalma mini yerleşim merkezleri görmek mümkün...
Ne mutlu ki her yer çiçeklerle kaplı, tertemiz ve bakımlı. İnsanın içinden gezdikçe gezmek, keşfettikçe daha ileri noktaya gitmek geliyor. Sahillerde tek bir çöp ve bir damla atık yok. Dilenciye dahi rastlamıyorsunuz, en fazla gördüğünüz yaşlı alkol bağımlıları... Yeme-içme mekanları tarz olmuş, kışın bile bütün lokantalar, hem gündüzleri hem de geceleri dolu. Basit bir sandviççiden Michelin yıldızlı restoranlara kadar...
Gelelim bu haftaki mekanımıza... İstinye Park’ta yer alan İstanbul’un en iyi lokantalarından La Petite Maison’ın ağa babası, Nice’in eski şehir bölümünde, çiçek pazarında yeşil gizli bir vaha içinde bulunuyor. İçeri girdiğinizde, bembeyaz örtülü mütevazı bir lokanta fakat menüyü incelediğinizde Güney Fransa’nın engin mutfağının tümüyle mevcut
olduğunu görüyorsunuz.
Oturur oturmaz, klasik kruton (fırında kurutulmuş, ince kesilmiş bölge ekmeği) ve yeşil&siyah zeytin ezmesi, şampanya kadehindeki pembe içkiyle geliyor. Arkadan çok sevdiğim kabak çiçeği kızartması geliyor. Hoşuma giden, derin kızgın yağda midye gibi soslanarak pişirilmiş olması.
Deniz ürünlerini seviyorlar
Tercih edilen lezzetler arasında Marsilya mercimek salatası, endive salatası, avokado ve kral yengeç parçaları var. Ayrıca çeşitli sebzeler eşliğinde yenen çiğ balık da aranan tatlardan...
Ülkemizde çok fazla menüye girmeyen sarımsaklı kurbağa bacağı, Nice’de rağbet görüyor. Sıcaklar aslında bölgesel değil, daha çok İtalyanlar’a ait olan trüflü makarna ve risotto tercih ediliyor. Hemen arkasından da deniz mahsulleri geliyor. Masalarda en çok gördüğüm canlı böcekler, mavi
ıstakoz ızgarası ve salatası.
Ana yemeklerde ise yine deniz ürünleri önde. Kalamar tava, iri karides, kıtır sebzelerle sunulan kalkan, yeşil sebzeler eşliğinde gelen file levrek ve Dover’dan gelen tereyağında pişmiş muhteşem dil balığı, tavsiye edilebilecek lezzetler arasında. Balık tercih etmeyenler için ise bonfile ve şatobiryan bulunuyor. Bunları da istemeyenler, antrikot ve pirzola tercih edebilir. Son olarak tavsiyem, açık arazide yetişmiş, ızgara köy tavuğu olabilir.
Tatlılardan krem brulee haliyle çok istek alıyor. Tadını çok nefis buldum, bir de meşhur tiramisuları var. Bunun dışında çilekli, frambuazlı ve limonlu sorbeler de menüde yer alıyor.
Aslında Nice’e gidildiğinde mütevazı bir dekorda, şaşaasız ama aynı zamanda da pahalı yemek, La Petite Maison’da yenir. Lezzet, kalite ve el emeği konusunda ödediğiniz paranın çok daha fazlasını alacağınızdan emin olabilirsiniz.