Reha Arar

Reha Arar

reha.arar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Son yıllarda İstanbul yeme - içme dünyası, kendini devamlı yeniliyor, geliştiriyor. Bunun tipik örneklerinden biri de The Galliard. Her ne kadar açıldığında daha çok bir fine - dining mekan olsa da şimdilerde alt kat brasserie, üst kat finedining’liğini koruyor. Alt salon ise daha çok davet ve toplantı mekanı oldu. Bir döneme hakim caz, yerini Sinem Aydıner’in müziğine bıraktı. Son yenilik ise çok enteresan. Artık erken uyumak isteyenler Suat Ateşdağlı’nın ve Doğuş Çabakçor’un çaldığı o güzel müzikleri 21.30 - 01.00 arası dinleyebilecekler. İnanıyorum ki bizim gibi yetişkin sonrası yaştakiler, rahatlıkla eğlenip dans edebilecekler. Perşembe, cuma ve cumartesi geceleri brasserie farklı bir atmosfere bürünüyor. Hoşuma giden bir hususta; dekoratör Murat Atabarut’un yaptığı dekorasyon. Zaten The Galliard’ın sahibi Ahmet Uras, Amerika’da edindiği yiyecek - içecek tutkusunu ve eğitimini burada gösteriyor.

Haberin Devamı

İSTANBUL’UN  ENDER LEZZETLERİ
Atıştırmalıklar devamlı değişiyor. Şu anda en popüler olanlar; kadayıfta karides, pane tavuk kanadı, kalamar sote, galisya usulü ahtapot, acılı patlıcan koltukta köfteler, espanada ( İspanyol böreği). Salatalarda; anasonlu pancar carpaccio, Akdeniz yeşillikleri, taze otlar, kuru kayısı, kuru üzüm, ricotta ve keçi peyniriyle ızgara levrek salatası. Ana yemeklerde tavuk paillard, The Galliard’ın çok beğendiğim süzme yoğurtlu etli pazı sarması, kibrit patates, baharatlı ıslak pide, domates ve yoğurtla sunulan kebap, cafe de paris özel sosuyla ızgara et. Makarnalarda ise ıspanaklı tagliatelli, İspanyol köfteleri ve lungirini.

Üst kattaki menü daha farklı

Üst kattaki restoranın menüsü, akşamları çok daha geniş ve farklı. Orada, başlangıç için sunulan fırında dana ilik. Bu spesiyalitenin takdim üstadı ise Kenan Haray, hijyenik eldivenleriyle masanızda servis yapıyor. Yanında ılık karamelize arpacık soğan marmelatı ve baharatlı ekmekler...

Salatalarda tercihim; deniz taraklı salata danyana. Ana yemek menüsü ise çok zengin. Fransa’nın gastronomi mutfağı Lyon’dan başlayalım. Eskilere gidelim. Fırında uzun süre ağır ateşte pişmiş taze patates ve balkabağı püresi, kuzu göbeği mantar sosuyla gelen dana yanak, fırında barbekü sosla pişirilmiş Kuzu İncik, karamelize arpacık soğanlar, sarı kız mantarlı sosla bezelyeli risotto, ızgarada çikolata yağıyla pişirilmiş bonfile, baharatlı fırın patates, risotto eşliğinde sebzeli arpa şehriye. Son olarak beyaz şarapta sote olmuş taze baharat ve domates soslu deniz kabukluları (midye - deniz tarağı - kum midyesi).

Haberin Devamı

Bunların dışında İstanbul’da ender bulunan bir tat; ağır ateşte zencefilli yeşil mercimek ve portakallı sosla uzun süre pişmiş ördek confit. Özel vakumlu kavanozu içerisinde masaya geliyor. Bunların yanında gramajlarına göre fiyatlandırılıp pişirilen dana ve kuzu etleri mevcut. Tatlılarda ise muz şöleni, portakallı çikolata sufle denenebilir. Fakat benim tercihim sizin için çikolata fincanında cappucino aromalı parfe. Şarap menüsü gayet zengin. Sipariş vermeden önce kavı mutlaka görmek lazım.