Serfiraz Ergun

Serfiraz Ergun

serfiergun@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cuma günü 17 gazeteci Katalonya’ya yola çıktık ve İspanyol gerçeküstü (sürrealist) ressam Salvador Dali’nin ayak izlerinin peşine düştük. Ünlü Dali üçgenini; oturduğu ev Portlligat (Portligat), Tiyatro-Müze, Torre Galatea’nin (Gala Kulesi) bulunduğu Figueres (Figeres) ve karısı, idolü, ilham kaynağı Gala’nın evi Pubol Şatosu’nu gezdik, tüm hayatı bir performans olan Dali’yi ve onu fırıl fırıl parmağında oynatan Gala’nın özeline girdik. Neden mi? Sabancı Müzesi 20 Eylül’de Dali’nin yaşadığı kentteki Gala-Dali Müzesi’nden 300 parçalık bir sergi getiriyor, biz önceden Dali’yi tanıdık. Milliyet’ten Filiz Aygündüz’den okuyacaksınız, kaçırmayın. 

Biraz uçuk, biraz gerçeküstü aşk
Ben Dali-Gala aşkını anlatmak istiyorum, biraz uçuk, biraz gerçeküstü biraz da olağanüstü aşkı... Aşkın başlangıcı 1927 yazı. Yer, İber Yarımadası, İspanya-Fransa sınırına birkaç kilometre uzaklıkta Pireneler’in eteğindeki Cadaquès (Kadakez) sahil kenti. Şirin mi şirin bir Akdeniz kasabası. Dali’nin doğup büyüdüğü, 21 yaşına kadar oturduğu baba evi. O yıllarda, Dali, Bunuel’den Garcia Lorca’ya, Aragon’dan Picasso’ya kadar arkadaşlarını bu küçük sahil kasabasına davet ediyor. 
1927 yazında Dali’nin yakın arkadaşı Fransız ozan Paul Eluard, Gala adını verdiği Rus karısı Helena ve kızı Cecile (Sesil) de yazı dostları Dali ile geçirmek üzere Cadaquès’e gelip bir otele yerleşiyorlar. Dali, Gala’ya âşık oluyor. Yaz sonunda Eluard ve kızı Paris’e dönüyor, Gala kalıyor. Gala, Dali’den 10 yaş büyük üstelik. Dali ailesi oğullarıyla ilişkiyi kesiyor. Eluard 1934 yılında tekrar evleniyor ama Gala o ölmeden Dali’yle evlenmiyor. Dali ve Gala nihayet 1958’de, Figueres tepelerindeki bir kilisede gözlerden uzak, sessiz sakin evleniyorlar. 

Bu evlilik tuhaflıklarla dolu
Her olayı bir performans gibi değerlendiren, propogandasını yapan Dali için tuhaf bir evlilik değil mi? Zaten Dali-Gala evliliği tuhaflıklarla dolu. Rivayete göre Cadaquès noteri olan zengin babası genç Salvador’u aktif bir seks hayatından ve dolayısıyla o sırada pek yaygın olan frengiden korumak için evin çeşitli yerlerine seksüel yolla geçen hastalıklarla ilgili kitaplar koyarmış, bu yüzden genç Dali de pek tutuk büyümüş. Gala ise cinsel yaşantısı oldukça aktif olan bir kadınmış. Bu durumu da gözönünde bulundurursak Dali’nin Gala’ya olan marazi tutkusunu da belki anlarız. Hastalıklı mastalıklı, bizim gruptaki tüm kadınlar bu aşkı hayranlıkla ve kıskançlıkla karşıladılar. Kocası onu süreki mutlu görmek arzusunda ve ona yakınlarda, Pubol’da 14. yüzyıldan bir şato hediye etmek istiyor. Ama Gala’nın bu hediyeyi kabul etmek için bir ön koşulu var. Salvador Dali buraya randevu almadan adımını atmayacak. Dali bunu hemen kabul ediyor, çünkü karısının özgürlüğünü yaşamasını istiyor.
Gala bu arada gelmiş 74 yaşına ama çeşitli genç sevgilileri de var. Bunlardan birisi de Broadway’de Jesus Christ müzikalinde başrol oynayan henuz 30’larındaki sarışın, yakışıklı Jeff Fendholt.  

Her adım Gala, Gala...
Pubol Şatosu’nun ikinci katın salonunda bir cam kahve masası var. Bu masanın camına bakınca alt katta içi doldurulmuş bembeyaz bir at gözüküyor. Bu atı vaktiyle Dali, Gala’ya hediye etmiş. Hem de Gala’nın doğumgününde ikinci kat penceresinden atı içeri sokup  sürpriz yaparak. Dali’nin gerçeküstü çizgileriyle bir yağlıboya Meryem Ana var, suratı Gala, kucağında küçücük bir oğlan çocuğu tutuyor, suratı Dali. Her adım Gala, Gala...
Dali bir asilzade. Nasıl mı? İspanya İç Savaşı’nda Paris’e taşınıyorlar, İkinci Dünya Savaşı’nda da New York’a. Ülkesine döndüğü zaman Franco diktatör. Dali, Franco’yla hemen yakınlaşıyor, Franco ölüp Juan Carlos kral olunca da onunla... Juan Carlos da Dali’ye Pubol Markizi ünvanını veriyor.
Karısının ölümünden sonra Dali Pubol Şatosu’na taşınıyor, alt katta gömülen Gala’ya yakın olabilmek için. Bir gece yangın çıkıyor ve Dali ölüm tehlikesi atlatıyor, bir daha Pubol Şato’suna gitmiyor. Gala bugün Pubol Şatosu’nda yatıyor, Dali ise Figueres’teki Tiyatro-Müze, Torre Galatea’da. 

‘Kahvaltıda Caz’ başladı
İki hafta önce PR uzmanı Deniz Adanalı aradı, “Bu pazar ‘Kahvaltıda Caz’ başlıyor” dedi. Tam altı yıldır müzik prodüktörü Hakan Erdoğan yaz gelince Sabancı Müzesi bahçesinde “Kahvaltıda Caz” dinletiyor bizlere. Sabah 11.00’de gazetelerimizi ve eklerini, eşimizi dostumuzu, yeğenimizi toparladık, attık kendimizi çimenlerin üzerine.
Yastıklar yenilenmiş ve çoğalmış. Armada Otel’in sahibi Kasım Zoto’nun kahvaltı kalitesi yıllardır hiç değişmez ve insana annesinin sofrasını hatırlatır, doldurduk tepsilerimizi. Piyanoda Kent Mete...
İlk kez dinliyorum. Neredeymiş bugüne kadar Kent Mete? Davulda Nikolai Uryupin, kontrobasta Selahattin Yazıcıoğlu. Estonyalı misafirlerim vardı. Büyülendiler. Mekân Boğaz, Sabancı Korusu, müzik Kent Mete’den, kahvaltı da Zoto’dan olunca kim olsa büyülenir.