Ben bu filmi çok gördüm... Özel televizyon tarihinin kaç aşamasında bu filmi izledik? Arşiv diye gösterdikleri görüntüler aslında bu gördüğümüz filmden kareler. Arşiv yazmasan ne olur?
Uçaklar, silahlar, dağlar, yüzler, gözler, anneler, tabutlar, molotof, yangınlar ve kül olmuş hayatlar...
Başbakan, Amerikan heyeti, kalaşnikof, polis, jandarma, yargısız infaz, postallar, karakollar, demeçler, Irak, Suriye, Kürt, Türkmen, Sünni, Şii, Katar, emperyalizm, petrol, silah tüccarı, İran, peşmerge, Barzani, Talabani, CIA, MİT, İsrail ve kameralar...
Bugün, şu saat hepsi yeni çekilen filmde olması gereken yerlerde değiller mi?
Haber bültenindeki arşiv yazısını çıkarsan ne olur? O bomba, bugün mü atılmış yoksa, 10 yıl önce mi? Gazi Mahallesi’nde ne değişti? “Bir düşmanımız vardı, şimdi iki düşmanımız oldu” sözleri ekranda bolca tekrarlanıyor. Arşiv genişledi.
IŞİD, Kobani, doçka, bayrak, YPG, El Nusra, yeni harita, Kürdistan, koalisyon güçleri ve Suruç.. Bir şeyin arşiv olabilmesi için üzerinden 30 yıl geçmesi gerekiyormuş...
Bu kadar zamanımız yok bizim.
Arşivin de sabredecek gücü yok.
Her yeni görüntü, bir sonraki günün kopyası. Önümüzdeki 10 yılın belki de
arşivi, şimdiden hazır!
Biz ekranda, geçmişin ve geleceğin arşivini izliyoruz.